Anayasa Mahkemesi wikipedia yasağında hak ihlali teşhis ederek “Eyyyy” cephesinde ciddi bir gedik açtı.
Oysa ki biz bu ülkeyi 17 senedir tek başına yöneten AKP/Erdoğan siyasetinden 2 madde öğrenmiştik :
Madde 1/ İktidar hep haklıdır.
Madde 2/ Haksız olduğunda 1. Madde geçerlidir.
AKP’ye sonsuz bir kredi sağlayan bu 2 maddelik yasa wikipedia’yı yasaklayıp üzerine bu yasağı bize harika bir başarı olarak servis etmişti.
Wikipedia bir dış güç olarak ülkemizin altını oymaya niyetlenmişti ve bu nifak odağı 2017’den bu yana yani neredeyse 3 yıldır susturulmuştu.
Anayasa Mahkemesi dün aldığı kararla ‘wikipediayı erişime engellemek hak ihlalidir’ dedi.
3 yıldır bu ülkede ‘AYM var mıydı yok muydu?’ ya da ‘AYM içinde hala 6 üye bu karara karşı geldi’ gibi ayrıntılara takılmıyorum.
Bardağın dolu tarafına ve bu tarafın bardağın ekseriyetine tekabül etmesine odaklanıyorum.
Bugünün yazısı umut üzerine…
Başlangıcı wikipedia yasağının kalkması olan bir hayal ve ortak akıl üzerine söz söylemek istiyorum.
AKP’nin aldığı kararların iyi ve kötü yanlarını teraziye koyan makul bir iktidar olduğunu/olmak istediğini varsayıyorum.
Wikipedia’ya konulan yasağı düzelten AYM iradesinin, AKP’nin ‘hatalarımızı görüyoruz’ diyerek bağrına bastığı bir hal olduğunu düşünmek için ümitleniyorum.
Wikipedia’ya konulan yasağın hiçbir Cumhurbaşkanına nasip olmayan kadar hakaret davasının düşmesi için bir ilk moment olduğunu hayal ediyorum.
Hapisteki gazetecilerin, siyasetçilerin, öğrencilerin, akademisyenlerin artık serbest kalacağı günlerin yakın olduğunu bir ümitle kanıksıyorum.
Wikipedia Başkanı Wales’in Türkiye’ye ‘tekrar hoş geldin’ demesinin sadece bolca internet reklamı için el ovuştumaktan kaynaklanmadığını düşünüyorum.
Wikipedia’nın diğer adının “özgür ansiklopedi” olması ile gayet ilişkili bir durum bu. Dünyanın dört bir yanından insanların ortak üretimi olan bilginin, birbirini denetleyen demokrasisi, Türkiye için su-ekmek-hava kadar ihtiyaç.
Tam da Ali Babacan’ın umudu tabana yaydığı gün aldık bu haberi. Babacan’ın söyledikleri yeni değil. Zaten Türkiye kaygısı olan herkesin bildiği gerçekler bunlar. Ben:
-“Ekonomiyi 30 günde toplarız” sözünü sevdim. En çok buna ihtiyacımız olduğu için değil. Çok önceden yazdığım üzere Ali Babacan için ekonomi konusunda ispat yükümlülüğünün olmadığına dair inancım teyit olduğu için sevdim.
-Selahattin Demirtaş’tan ve Osman Kavala’dan çekincesiz bahsedilmesini önemsedim. İktidar aklının belki de en fazla gerçekliği terk ettiği demokrasi alanındaki en kıymetli ataklar bunlardı bana göre. Kavala sivil toplumun, Demirtaş sivil siyasetin dolaysız mümessili olarak ilk maddede yer almaktadır.
-Kanal İstanbul’u “bir rant projesi” olarak tespitin
altını çizdim. Rantın hayatımızı nasıl istila ettiğini ilk elden “özeleştirmenin” belki de bu projenin ülkemizin güneşini nasıl perdelediğini bundan iyi anlayamazdık.
-AİHM’yi dinlemeyenlere yüksek sesle itiraz AB’nin ayak sesi demek aslında. AB için gerek şart insan hakkıdır ve bunun ilk öğretimi AİHM’dir. Bu yalın realiteyi dillendiren Babacan, bize Avrupa Birliği’nin tünelin sonundaki ışık olduğunu ifade ediyor.
-Herşeyin hesabını vermeye rıza göstermek ise aslında bir toplumsal mutabakat için girizgah niteliğinde. Devri sabık’ın çağrıştırdığı kötü tadlar değil “neyi neden yaptık” sorusunun ortak bir platformda müzakeresi.
AKP’nin Türkiye’nin gerekli ve gereksiz tüm biblolarını dizdiği zücaciyeci dükkanına soktuğu filin kırdığı her obje lüzumlu değildi.
Türkiye sanayi devrimi ve iç savaş görmemiş, koskoca dünya savaşına uzaktan bakmış bir ülke olarak, belki de dünyanın en gerçeklikten uzak ve naif toplumuydu.
AKP; dünyanın modern çağda başına gelen ama bizim biraz da tepeden gelen siyaset etme ya da basitçe askeri/bürokratik vesayet diyebileceğimiz koruyucu kalkanla, uzak kaldığımız onca tuhaflığı bize hatırlattı.
Ülkenin ilk defa ayağı suya değdi.
Kırılan işe yaramaz bir sürü obje vardı. Ama kurunun yanında yaşlar da gitmişti.
Şimdi düzeltme zamanı.
Bütün yanlış kapıları pencereleri zorladık.
Artık çıkış için başka kapı kalmadı.
Wikipedia’ya özgürlük öneren AYM ile Babacan’ın bu kısa başlıklarda özetlenen hatırlatmalarının çakışması tesadüf değil tam da bu doğru kapıyı bulma halidir.
Türkiye artık hata yapma haklarının tamamını kullanmış ülkedir.
Bundan sonra üst üste hatalara değil tek bir hataya dahi tahammül edilemez.
Bunu bilmek için wikipedia’dan bakacağımız ilk madde demokrasi ve iktisadi gelişme olmalıdır.
Ondan sonrası sadece teferruat olarak kalacaktır.