Veysi Dündar; Bunca Pişkinlikten Ben Utanıyorum, Pes Vallahi…

Kötülüğün sıvı hali “aman İstanbul’a yağmur yağmasın” idi, katı hali de “Ankara’ya kar yağsın” olarak tescil oldu.

Veysi Dündar; Bunca Pişkinlikten Ben Utanıyorum, Pes Vallahi…

Kötülüğün sıvı hali “aman İstanbul’a yağmur yağmasın” idi, katı hali de “Ankara’ya kar yağsın” olarak tescil oldu.
İstanbul’a yağmuru Hidiv Kasrı’ndan haber vermiştim
Son 10 yılın en kötü 2. baraj doluluk oranını yaşıyoruz Belediye websitesine göre. Ancak sadece 10 günde %30’dan 40’a yükselen oran muhtemel ki kuraklıkta son sıradan yükselişi işaret ediyor. Bu tempo devam ederse Arap atı gibi sonradan açılan İstanbul kuraklık riskini bertaraf eder diye umuyorum.
İyi düşünelim iyilik olsun…

‘İstanbul’a yağmur yağmasın’ diyerek duaya çıkanların, başka versiyonunu Ankara’ya yağan karla beraber gördük. Bu defa Ankara’da araçların yolda kalma görüntüleri servis edildi. Ankara’nın neredeyse 25 yıllık başkanı da bu koroya katıldı.

İstanbul ve Ankara’yı toplamda 50 senedir yöneten AKP’li belediyeler; görevi bıraktıkları senenin ardından susuzluk ve kar mücadelesi konusunda aciz gördükleri haleflerine, nasıl olumsuz bir miras bırakmış olduklarını düşünüyor olmalılar ki, bu tavrı gösterdiler.

Bir şehrin suyunu ya da mevsim şartlarına göre tedbirini 25 senede garanti edememiş olmanın hicabını duymayan AKP’li eski belediye ricali için ayna sipariş etmekten başka bir yol görünmüyor.

Türkiye başkentini ve en büyük şehrini son 25 yıl AKP’ye emanet etti. AKP’liler her iki şehre 25 senede altyapı alanında eklediklerinden o kadar güvensiz ki, daha sene geçmeden felaket senaryosu çizdi.

Ankara ve İstanbul’da mağlubiyeti hazmedemeyen iktidar, ülkenin benzer büyük metropollerinin hiç birinde de, seçim kazanamamasının anlamını kavramamakta direniyor. Algı manipülasyonu bile denemeyecek kadar derin bir mantık hatasını, boşa geçmiş çeyrek yüzyılı ve toplandığında yarım yüzyılı yüzümüze vuruyor.

İstanbul’a yapılan ihanetleri, Ankara’nın “AnkaraVM” haline dönüşmesi gibi aleni kent suçlarını bile, “biz yaptık, oldu” diyerek hasır altı eden bu anlayışın şehirlere en asgari yatırımı dahi yapmadığını itiraf etmekten çekinmiyor.

Ülkemiz için 2019 yerel seçim(lerin)in önemi bir kez daha anlaşıldı bu vesile ile. Halkın kahir ekseriyetinin nasıl bir ferasetle oy verdiğini gördük. Kendi eksiklerini iyi bilen bir iktidarın kaybettiği seçim için uydurduğu bahanelerin ne denli geçersiz olduğu anlaşıldı.

Doğruyu söylemek gerek, iktidar Ankara seçimini 2. defa İstanbul’u ise tabii ki 3. defa bu vesileyle kaybetti. İstanbul’a yeni bir “ihanet ettik kusura bakmayın” repliği hediye edecek Kanal Projesi ise bu yenilgiyi açık ara 4’e çıkarttı.

Bir yerel yönetim partisi olan ve başta İstanbul olmak üzere yereldeki başarı ve potansiyelini merkezi iktidarla taçlandıran AKP için yerel seçimleri kaybetmek aslında iktidarın kaybı demekti.

Normal demokratik ülkelerde böyle mühim seçimleri kaybeden siyasal partiler güven tazeler ve erken seçim talep eder.
AKP’den böyle bir olgunluk beklemedik.
AKP tam da tersini yapan parti. Seçim kazanan yerel yöneticiler hapislerde, seçimi kaybeden partinin atadığı kamu görevlileri ise onların yerinde. Sanki bu ülkede YSK diye bir kurum var olmamış gibi onun müsaade ettiği adaylara seçimden sonra defolu etiketi yapıştıran bir iktidara tabiyiz.

Bırakın 25 yılı sadece iki dönem yani 10 yıl dahi bırakın belediyeyi apartman yönetseniz apartmanın bir tane adreslenmemiş sorununu bırakmamanız gerekir.
Hele ki apartmanın içinde olduğu siteyi de 18 senedir sizin tarafınızdakiler idare ediyorsa.

Trollerin ya da havuz gazetelerinin yaptıkları bu kabil her haberin, AKP’li siyasetçilerin uluorta ettikleri her sözün, arka planında bu kendi kalesini gole boğma hali saklıdır.

AKP için Ankara’nın yoluna, İstanbul’un suyuna edilen her laf kendi kalesine rövaşata ile efsane gol atan Beşiktaşlı Recep Çetin’i anımsatır.