İYİMSER OCAKBAŞI:
Bu hafta Ocakbaşını yenilenen İstanbul seçimlerinin sonucuna bağlanan olumlu ruh hali ile oluşturdum. Sadece pozitif içerikli haberleri toparlamaya çalıştım. Daha ilk hafta o yüzden biraz fazla örnek bulamasam da umutla bakmak için nedenimiz fazla.
Tanıl Bora üstada teşekkürlerimle ?Zamanın Kelimeleri´ bölümünü geçen hafta itibariyle sonlandırdığımı belirtmeliyim. Merak eden bu güzel kitaptan döne döne okusun.
Haftanın filmi-kitabı-müziği vardı. Bu hafta bir de şiir ekledim. Umarım beğenirsiniz.
Malum yaz aylarındayız. 24 Haziran itibariyle huzurlu insanlar tatil yörelerine doğru yol aldı. En azından yaz ayları boyunca bir dünyadan bir ülkemizden tatilde görmeye değer az bilinen yerleri sizinle paylaşacağım.
Hepsini tabii ki görmedim ama en azından görmeye değecek yerler. Kolay ulaşılır ve hesaplı olmalı. İnternet sağolsun bize bu konuda gayet geniş imkanlar veriyor.
Seçimlerin yoğun gündeminden her gün yazan bir yazar olarak bu şekilde çıkmayı denedim.
Her gün yazıya devam.
Veysi Dündar´ın yıllık izinde olduğundan okurların haberdar olmasına gerek yok. Bir tablet, bir telefon, bir notebook kafidir.
Yıllık izine kaçan ve zaten her gün yazmayanlara selam.
1 dil 1 insan çok dil çok insan. Ellerinize sağlık diyorum.
Bu ülkenin kadim sakinleri hele ki Antakya toprağında her zaman münhasırlığa haiz. Bunu da not etmek lazım.
İşte bu iyi haber. Balıklara da uyku haram olmasın. Martılara da.
Beyaz Ruslar devrimden sonra İstanbul´u doldurmuştu. İstanbul bir çok Rus´a ev sahipliği yapmıştı. Bundan daha güzel haber olabilir mi?
Ahmet Hakan 9 ay önceden 9 ay yanılma ile haber vermiş olsa da kimse bunu hatırlamayacak. Ama biz hatırlıyoruz. Zarrab´ın cezasını çeken Atilla´nın tıpkı tüm suçsuz mahkumlar gibi kurtuluşu adaletin tecellisi olacaktır.
Eski bir yapımcı olarak ne kadar mutlu olduğumu ifade edemem. Antalya´da da her şey çok güzel olmuş belli ki.
Bu ülkede huzur plajlarda işgal bitince gelecek. Bunu anlamak bize gerçekten çok şey katacak.
Sanatçılar ileri görüşlüdür vesselam. Tam da bizim dediğimiz gibi.
Bu gereksiz diyalogun neticelenmesinden daha güzel ne olabilir?
Şimdi atların huzur içinde emeklilik geçirme dönemi başlamış olmalı. Hem 120 beygir hem 1 beygir bir arada olmuyordu. Teşekkkürler İzmir?
Herkes konuşacak diyerek yola çıkıldı ise, geri dönmek olmazdı zaten.
HAFTANIN OCAĞI SÖNENİ:
Enis Fosforoğlu´nu haftanın kayıp listesinde en üste koymak zorundayız. Bir zamanların en bilinen yüzü idi. Yıllar yeni bilinenlerle ona ayrılan süreyi eritse de ölümü her ölüm gibi erken oldu.
HAFTANIN KİTABI:
Gündemi yumuşatsak da, seçimleri din pazarına çekenleri unutmak mümkün değil. İşinden edilmiş bir eğitimcinin Cemil Kılıç´ın anlattıklarına kulak vermek hepimiz için öncelikli olsa gerek.
HAFTANIN FİLMİ:
Ekrem İmamoğlu´nun başardığı biraz da çılgınca bir hikaye değil mi? Bana Cevat Fehmi´nin ?Buzlar Çözülmeden´ hikayesini ve bu hikayeden uyarlanan ?Deli Deli Küpeli? filmini hatırlattı.
Ak Parti bize İstanbul´un kendisine ait olduğuna dair öyle bir senaryo çizdi ki, Ekrem İmamoğlu´nun seçimi alması gerçeküstü bir hikaye olarak lanse edildi. Görülen o ki İmamoğlu o cesarete sahip olmasa ne 31 Mart ne de çılgın 23 Haziran olacaktı. Teşbihte hata bulan çıksa da ben bu filmin haftanın gündemine uyduğuna gayet inanıyorum.
HAFTANIN ŞİİRİ:
Benim memleketim Beyoğlu. Beyoğlu deyince akla Attila İlhan gelir. Başkaları da gelir ama en çok o gelir. Taksim´e yakın Beyoğlu. Ayazapaşa biraz. Biraz Cihangir. Onun dizelerinde anlatılan hikaye yıllar geçse de terennüme devam etmektedir. Beyoğlu müdavimi olarak ilk şiirin hakkı Attila İlhan´ındır tereddütsüz.
Maria Missakian
Şair: Attila İlhan
yüksekkaldırım´da bir akşam
maria missakian´i düşündüm
eğer kendimi bıraksam
yağmur olabilirdim yağardım
kasım´da bir çınar olurdum
yaprak yaprak dökülürdüm
kalbimi sıkı tutmasam
döküp saçıp boşaltsam
içimde yükselen şiiri
kaldırımlara döküp harcasam
gözleri balıkçıl gözleri
dudaklarında tutup rüzgarı
maria missakian adında biri
gelse göğsüne kapansam
gece gölgesine sokulsam
gökyüzünde bulutlar büyüseler
yağmuru dinlesem anlatsam
şimşekler kırılıp dökülseler
bizi sokaklarda bıraksalar
leylekler üşüyüp gitseler
dönüp arkalarına bakmadan
yine akşam oldu attilâ ilhan
üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı
belki paris´te maria missakian
avuçlarında bir çarmıh acısı
gizlice bir sefalet gecesi
çocuğunu boğarmış gibi boğup paris´i
sana kaçmayı tasarlar her akşam
HAFTANIN TATİL KÖŞESİ (YERLİ):
Günü birlik bir yolculuk da denize olmasa da göle girip serinlemek, üstüne üstlük tarihten de biraz feyz almak için ideal rota: İznik?
Gezi rehberi olarak bu link kafidir.
Ama illa bir tüyo gerekirse size Grand Nicea otelini ve Karamürsel´e çıkan dağ yolundaki Kızderbent köyündeki köftecileri ve çok gezilmeyen Dikilitaş´ı görmeyi tavsiye edebilirim.
HAFTANIN TATİL KÖŞESİ (YABANCI):
Arnavutluk´a hiç gitmedim. Ama ufak bir araştırmada benim gibi dar bütçeliler için para biriminin hala Türk Lirasını ezmemiş olması gayet kifayetli. Bu aralar biraz karışıklık haberleri gelse de kimin başı kalabalık değil diyeceğim. Zaten mevsim yaz. Amaç biraz da denizden istifade olduğuna göre gideceğimiz yer Arnavutluk Rivierası olmalı.
Tarihte Avlonya diye bildiğimiz şimdi Vlora denilen kıyılar uçsuz bucaksız sahilleri ile gayet cazip duruyor.
Türk mutfağını en ucuza yiyeceğiniz yer olarak da düşünebilirsiniz.
Ayrıca günübirlik gezilerle Osmanlı tarihine yolculuk da mümkün.
Bence denemeye değer. Gidersem size de mutlaka güzel yazılarla durumu iletirim.
HAFTANIN MÜZİĞİ :
Şaşırmadık.
Oldu Olacak?