Kaşıkçı cinayetindeki sorumluluğu dünya kamuoyu tarafından açıkça bilindiği halde, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman´ın hâlâ dünya basınında ve kamuoyunda ?parlatılmaya? çalışıldığı görülüyor. Cinayetten hemen sonra gerçekleşen G-20 zirvesinde, Fransa cumhurbaşkanı tarafından kendisine olayla ilgili verilen dostane nasihatler kameralara yansımıştı. Yine aynı zirvede Putin ile samimi görüntüler vermesi, Şubat ayında çıkmış olduğu Asya turunda Pakistan Başbakanı İmran Han tarafından devlet başkanı düzeyinde ağırlanması, Hindistan Başbakanı Modi tarafından kucaklanması ve son durağı olan Çin´de Xi Jinping tarafından gösterilen itibar, cinayetteki rolü herkes tarafından bilinen birine kahraman gibi muamele edilmesi bağlamında dikkat çekiciydi. Veliaht prense gösterilen bu yoğun ilgi ve bahse konu cinayetin faillerinin başka yerlerde aranması tiyatrosu, artık dünya liderlerinin de inandırıcılığını yitirmesine sebep oluyor. Petro-dolarlardan, Suudilerin yatırımlarından ve finansörlüğünden yararlanmak isteyen önde gelen ülkeler, Prens Muhammed´in cinayetteki rolünü görmezden geliyor.
Geçtiğimiz günlerde, cinayeti işleyen 16 kişilik suikast timi üyelerinin ABD´ye girişinin yasaklandığı duyuruldu. Bu listede Muhammed bin Selman´ın eski yardımcısı Saud el-Kahtani ve prensin yurtdışı seyahatlerinde daima yanında bulunan Mahir Mutreb de bulunuyor. Fakat bu şahısların Muhammed bin Selman ile hiçbir bağlantısı yokmuş gibi davranılması ve cinayetin sorumluluğunun bu 16 kişiye yıkılması hayret verici bir gelişme. Cinayetin işlenmesi talimatını bizzat verip vermediğini bilemeyiz ama o timin İstanbul´daki konsoloslukta Cemal Kaşıkçı için prensin talimatıyla beklediği apaçık bir gerçek. Fakat kaçırma operasyonunun bir cinayete dönüşmesinin Muhammed bin Selman´ın ve arkadaşlarının bir beceriksizliği olduğu da ayrı bir gerçek. 1979´da Suudi Arabistan´da rejim karşıtı Vehhabi fanatikler Kâbe´ye baskın düzenlediğinde, Muhammed´in amcası Kral Halid´in tavrı daha farklı ve ihtiyatlı olmuştu. Çünkü o ülkesinin güvenlik güçlerinin potansiyelini gayet iyi biliyordu. Kral Halid´in o anda bulduğu formül (Fransız güçlerinin Kâbe´ye getirilmesi ve operasyonun onlara yaptırılması) bir bakıma büyük bir trajediyi de önlemişti.