Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kars´ın Sarıkamış ilçesinde, Sarıkamış Harekatı´nın 104. yılı anma etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen yürüyüşün ardından Ayyıldızlı Tören Alanı´nda yaptığı konuşmada, Sarıkamış´ta şehit verilen tüm kahramanları rahmetle, minnetle andıklarını söyledi.
Sarıkamış´ın bizi millet yapan, bu toprakları vatan kılan, tarihin dönüm noktalarından biri olduğunu vurgulayan Varank, şunları kaydetti:
"Sarıkamış´ın bize anlattığı çok ders var, bıraktığı çok miras var. Buradaki kahramanlık destanı gün gibi ortadadır. Cihan devleti Osmanlının birçok beldesinden gelen Mehmetçikler, ezan sesini bu topraklardan dindirmemek, bayrağımızı indirmemek için gözünü kırpmadan şehadete yürüdüler. Burada gösterilen kahramanlık cesaret, adanmışlık sayesinde üzerinde nefes alıp verebildiğimiz bir vatanımız var. Şu Allah´u ekber dağları ki başlı başına bir kahramanlık anıtıdır."
Varank, Sarıkamış´ta girişilen mücadele ruhunun iki ay sonra Çanakkale´de zaferi getirdiğini anlatarak, bu ruhun bir yıl sonra da Kut-ul Amere´de zaferi getirdiğini anlattı.
Sarıkamış´ın İstiklal Savaşı´nda mutlak bir zafere yol açtığını vurgulayan Varank, "Rabbim Sarıkamış Şehitlerimizden razı olsun. Onların o adanmışlığı, o kahramanlığı, o cesareti bugün bizlere yön veriyor. Bin yıldır bizi bu topraklardan atmaya çalışanlarla Sarıkamış ruhu ile mücadele ediyoruz. 15 Temmuz´da, Fırat Kalkanı´da Zeytin Dalı´nda işte o ruhla mücadele ettik." ifadesini kullandı.
Bakan Varank, gençlere şöyle seslendi:
"İşte bu yüzden her alanda bağımsızlığımız güçlendirecek adımlar atıyor, bilimde sanayide teknolojide, Güçlü bir Türkiye´yi inşa ediyoruz. Sevgili gençler dedelerimizin zorlu mücadelesini bir nebzede olsa tecrübe etmeye çalışıyoruz. Allah Sarıkamış gibi zor mücadeleyi bir daha bizlere ve çocuklarımıza yaşatmasın. Siz gençlerden beklentimiz aziz şehitlerimizin mücadelesini daha da yukarıları taşımasıdır. İlimde teknolojide sanayide, kültürde, sporda sanatta ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin ötesine ulaştırmanızdır."
"Bizim Mehmetlerimizi de o karda, boranda, fırtınada yola düşüren bir sevdadır"Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Ayyıldızlı Tören Alanı´nda yaptığı konuşmada, tüm şehitleri rahmetle andıklarını söyledi.
Mehmetçiğin zor şartta görev yaptığını belirten Kasapoğlu, "104 yıl önce Allahuekber Dağları´nın dondurucu soğuğunda şehadet şerbeti içen yiğitlerimizi harekete geçiren bir ruh vardı. O ruh bu milleti Sarıkamış´ta zor şartlara, Yemen´de kavurucu çöllere, Çanakkale´de alçak istilalara karşı ayakta tuttu." dedi.
Bugün aynı ruhun dağlarda, sınır boylarında vatanı için nöbet tutan, "ülke huzur içinde uyusun" diye kendi uykusundan feragat eden Mehmetçiklerin gözlerinde parladığını ifade eden Kasapoğlu, "Yiğidi yola düşüren derttir derler. Bizim Mehmetlerimizi de o karda, boranda, fırtınada yola düşüren bir sevdadır, bir derttir. Bu dert, ´Ben toprağa düşeyim ama bu sancak yere düşmesin´ diyen fedakar vatan evlatlarının vatan derdidir, istiklal derdidir, memleket derdidir." diye konuştu.
Kasapoğlu, Sarıkamış şehitlerini anma etkinliklerini sadece Sarıkamış´ta değil Türkiye´nin her yerinde düzenlediklerini anımsatarak, "Yüz binlerce gencimiz bu şekilde ortak bir ruhta birleşmeyi, yoldaş, gönüldaş olmayı, bir ve beraber olmayı öğreniyorlar. Tıpkı farklı yörelerden gelip burada, Sarıkamış şehitliğinde omuz omuza yatan kahraman ecdadımız gibi." dedi.
"Vatanın her köşesinden Sarıkamış dağlarına akın eden Mehmetler burada yan yana yatıyor"Hiç kimsenin gücünün bu topraklara nifak tohumları yeşertmeye yetmeyeceğini vurgulayan Kasapoğlu, "Sarıkamış şehitleri listesine baktığımızda, millet olarak en büyük gücümüz ve zenginliğimiz olan birlik şuurunun en güzel nişanesini görüyoruz. İzmir´den Van´a, Hakkari´den Trabzon´a, Diyarbakır´dan Rize´ye vatanın her köşesinden Sarıkamış dağlarına akın eden Mehmetler burada yan yana yatıyor. Bütün dünya bilmelidir ki bu birlik ve beraberlik sarsılmadan devam edecek. Hiç kimsenin gücü bu topraklarda nifak tohumları yeşertmeye yetmeyecek. Aziz şehitlerimizi dualarla olduğu kadar, bize emanet ettikleri şuura sahip çıkarak da yad edeceğiz." ifadesini kullandı.
Kasapoğlu, Anadolu insanının yıllar boyu yaşanan acıları dile getirmek için yaktığı ağıtlardan örnek vererek, şunları kaydetti:
"Buradaki ağıtlardan birinde şöyle söyleniyor, ´Yüzbaşılar binbaşılar, tabur taburu karşılar, yağmur yağıp gün değince, yatan şehitler ışılar.´ Işıldayan sadece Mehmetçiğin o mübarek bedenleri değildir. Allahuekber Dağları´nda esas ışıldayan Anadolu´nun temiz evlatlarının ortaya koyduğu ve Allah´ın izniyle kıyamete kadar sürecek feda ve beka ruhudur. Eskilerin deyimiyle ´dinü devlet, mülkü millet´ sarsılmasın diye, kendini ortaya atan imandır. Malazgirt´i bu iman gücü kazanmış, İstanbul´u bu iman fethetmiştir. Çanakkale´nin, Sarıkamış´ın, Kut Zaferi´nin ve İstiklal Harbi´nin membaı işte bu ruh, bu şuurdur. 15 Temmuz´da da milletimiz zorba ihanet çetesine karşı bu inançla sokaklara çıkmış, bir istiklal destanı yazmıştır. Geleceğin Türkiye´si de inşallah yine bu inanç ve bu ruh tarafından inşa edilecektir."
"Gerektiğinde bu vatan için ecdadımız gibi canımızı vermek boynumuzun borcudur"Ecdadın bıraktığı bayrağı hakkıyla taşımanın herkesin en mukaddes görevi olduğunu vurgulayan Kasapoğlu, "Gereğinde bu vatan için ecdadımız gibi canımızı vermek kadar, bu ülkeyi geleceğe taşımak için var gücümüzle çalışmak da boynumuza borçtur. Hepimiz can vererek kazanılmış istiklalimizin, bastığımız her karış toprağın, bu aziz ve cennet vatanın kıymetini bilmeliyiz, bileceğiz. Bu uğurda vatan için nöbeti bekleyen güvenlik güçlerimizden, laboratuvarlarda sabahlayan bilim insanlarımıza kadar herkesin Allah yardımcısı olsun. Memleketi birlik, dirlik ve huzur içinde yaşatmaya, büyütmeye, zenginleştirmeye gayret eden herkese selam olsun." diye konuştu.
"Hep birlikte daha güçlü, dünyada sözü hüküm haline gelen millet olduk"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ayyıldızlı Tören Alanı´nda düzenlenen programda yaptığı konuşmada, bu anlamlı günde burada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bu asil ve büyük milletin yüzlerce yıl İslam´ın bayraktarlığını yaptığını anımsatan Soylu, şöyle devam etti:
"Ezan, bayrak, namus, vatan, özgürlük, hürriyet ve bağımsızlık deyince her şeyi göze alıp feda-i can´ diyen bir millet düşünün. Yüzlerce yıl dünyaya hükmeden, nefsi büyümeyen, özünden ayrılmayan, dünyanın neresinde olursa olsun, yüzyıllar geçse de öksüzün, yetimin, el uzatanın ´bana bakan yok mu´ diye haykıranın yanında olan bir millet düşünün. Hep beraber bir millet düşünelim, merhametinden, vicdanından, ahlakından, tarihinden ve medeniyetinden ayrılmayan büyük bir milletiz. Her biri Allahuekber Dağları´nı, Kut´ül Amare´yi , Çanakkale´yi, 1. Dünya Harbi´ni, İstiklal muharebelerini, Trablus´u, 93. Harbi´ni, 15 Temmuz´u, Aliboğazı´nı, Tendürek´i, Çemçe´yi, Madur´u, Şırnak´ı, Hakkari´yi, Yüksekova´yı düşünün. Terörle mücadele eden gençlerimizi adım atarken dualarıyla zırhlandıran, tarihin emanetini sorumluğuyla kendinde hisseden büyük bir medeniyetin evladı olan bir millet düşünün."
Soylu, Türkiye´nin çok büyük ülke olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Biz kolay millet olmadık, büyük millet olduk. Dinimiz, inancımız, geleneğimiz, göreneğimiz, Kurban ve Ramazan bayramında ezan okununca saf tutarak, namaz kılarak Kabe´yi kendimize hedef alarak büyük bir millet olduk. Sadece 780 bin kilometrekareden kendi ülkesini ve sorumluluğunu, kendi topraklarını bilen bir millet değil, bütün dünyaya haksızlığı haykıran bir millet olduk. Şehitlerimizin bize burada bıraktığı emanetin ne olduğunu bilen bir millet olduk. Bugün boynu eğik gezen, elini açan millet değil, dünyanın en büyük yardımlarını yapan millet olduk."
"Sarıkamış´a, bize emanet ettiklerini yarına aktarmaya geldik"Bugün insansız hava aracı, Hürkuş´u, Atak helikopterini üreten millet haline geldiklerini aktaran Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bugün dünyada haksızlıklara feryat eden, söz söyleyen, Allah´ın izni ile de hep birlikte daha güçlü, dünyada sözü hüküm haline gelen millet olduk, bir millet olacağız inşallah. Biz Sarıkamış´a bir şey söylemeye gelmedik. Sarıkamış´ın bize söylediklerini ve bize emanet ettiklerini sorumlulukla birlikte yarına taşımaya, bunları anlamaya ve bunu bizden sonraki nesillere aktarmaya geldik. Allah bizi şehitlerimize, gazilerimize, ecdadımıza, tarihimize ve bize bırakılan büyük medeniyete mahcup etmesin. Çok çalışıp, çok güçlü, kudretli, zengin olup, başımız göğe değecek kadar hür ve özgür olup bütün dünyaya bu medeniyeti anlatmak ve aktarmak bizim sorumluluğumuzdur."