Serbestiyet: Televizyonlarda güvenlik uzmanı sıfatıyla konuşan yorumcular bu yıl PKK’ya büyük bir darbenin vurulacağından, bu bağlamda özellikle Sincar’a planlanan operasyondan sık sık söz ediyorlar. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Bağdat ve Erbil ziyaretleri bu çerçevede değerlendiriliyor. Sorularımız şöyle:
Türkiye’nin PKK’ya ağır bir darbe indirmesi bağlamında Sincar neden öne çıkıyor?
Bağdat ve Bölgesel Kürt Yönetimi Türkiye’nin istediği desteği verebilir mi? Hulusi Akar’ın oralardan nasıl bir cevap aldığını biliyor muyuz?
Bu destek olmaksızın da Türkiye müdahalede bulunabilir mi?
ABD’nin böyle bir operasyon karşısında tavrı ne olur?
Vahap Coşkun: Hepsi birbirinden önemli sorular. Kısaca değinmeye çalışayım. İlk olarak, Sincar’ın neden önemli olduğuna değineyim. PKK, IŞİD saldırılarından sonra Sincar’a yerleşti ve orada giderek kendi alanını tahkim eden bir siyaset izlemeye başladı. Türkiye, PKK’nin burada yeni bir güç merkezi inşa etmesinden rahatsız. Çünkü Sincar çok stratejik bir bölge. Hem Irak’tan Suriye’ye hem de Suriye’den Irak’a geçiş yolu üzerinde. Herhangi bir örgüt burada hakimiyet kurduğunda kendi kaynaklarını bir noktadan diğer noktaya rahatlıkla aktarabiliyor, çok rahatlıkla mobilize olabiliyor. O nedenle PKK’yi Sincar’dan çıkartmak ve hareket alanını daraltmak istiyor Türkiye. Kamuoyunda çok kullanılan bir ifade var, Sincar’ın PKK için ikinci bir kandil olması ile ilgili, Türkiye bunu engellemeye çalışıyor.
Akar’ın ziyaretine gelince, hiç kuşkusuz bu ziyaretin merkezinde PKK var. PKK’nin Sincar’daki varlığından sadece Türkiye’nin değil, Irak merkezi hükümetinin de, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de rahatsız olduğu bir gerçek. Zaten kısa bir süre önce Irak ile Kürdistan Bölgesi bir anlaşma imzalamıştı ve bu anlaşmanın en önemli maddesi PKK’nin ve Haşdi Şabi’nin buradan çıkartılmasıydı. Şimdi Türkiye, bu anlaşmanın gereğinin mümkün mertebe kısa bir süre içerisinde yerine getirilmesini sağlamaya çalışıyor.
Ziyarete ilişkin olarak resmi açıklamaların dışında çok bilgi yansımadı kamuoyuna ama büyük bir ihtimalle Türkiye’nin masaya iki seçenek koyduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan bir tanesi kendi operasyon yapması için zemin yoklamak diğeri ise Irak Merkezi Yönetimi ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bir operasyon yapması halinde bu operasyona askeri ve istihbari destek sunmak.
Ancak bir operasyon şu anki koşullarda iki opsiyon için de çok kolay gözükmüyor. Hem Bağdat’ın hem Erbil’in birtakım çekinceleri var. Bağdat, Ankara’nın Irak’taki askeri varlığının giderek artmasından rahatsızlık duyuyor ve hemen hemen her görüşmede bunu dile getiriyor. Erbil ise, Kürtler arası bir kavga görüntüsü verebilecek bir tablo ortaya çıkmasını istemiyor. Bir de Erbil’in daha önemli öncelikleri var. Örneğin IŞİD’le mücadele gibi.
Hiç kuşkusuz Bağdat da, Erbil de PKK’nin Irak’tan çıkmasını istiyorlar fakat askeri operasyondan ziyade başka yollarla bunu gerçekleştirmek gibi bir niyetleri var. Muhtemelen önceliği askeri operasyondan ziyade buna verecekler diye düşünüyorum.
ABD’nin rolüne gelince, tabii Biden’ın gelmesiyle birlikte dengelerin nispî olarak değiştiğini söylemek mümkün. Çünkü ABD’nin yeni yönetiminin hemen hemen tamamı Kürt meselesini yakından bilen isimlerden oluşuyor. Başta Başkan Biden olmak üzere, dışişleri ile ilgili neredeyse tüm isimler Kürt meselesine vakıflar. Bu isimlerin ortak özelliği ise Ortadoğu’da Kürtlerle daha yakın bir iş birliğinin savunucuları olmaları. Bu kadronun asıl ilgisi Suriye Kürtlerine yönelik. SDG ile ilgililer. Dolayısıyla Türkiye’nin Suriye’deki Kürt bölgesine bir operasyon yapmasına bu kadronun yeşil ışık yakacağını zannetmiyorum. Aksine bu kadro SDG’yi uluslararası bir forma sokmak istiyor. Bunun için çeşitli çabaları var. SDG yönetimi ile bu konuda çalışıyorlar. Nitekim Mazlum Kobani’nin son günlerde medyaya yansıyan açıklamalarında yeni yönetim ile bu konu üzerine çalıştıkları da ifade ediliyor. Ama Amerika, Türkiye’nin Irak’ta PKK’ye karşı girişeceği bir operasyona karşı çıkmaz ya da çok sert bir tepki göstermez. Amerika’nın Irak’ta asıl ilgilendiği ve asıl güçlenmesini istediği, Kürdistan Bölgesel Yönetimi. Bu yönetimin doğrudan ya da dolaylı olarak gücünü artıracak bir operasyona karşı çıkmaz ve hatta buna destek bile verebilirler.
Bütün bu verileri topladığımızda şunu düşünüyorum, genel olarak PKK için işler giderek zorlaşıyor. Hem uluslararası dengeler hem de bölgesel dengeler PKK’nin aleyhine işliyor. Yeni bir oyun kurulmasından bahsediyorsak eğer, bu oyunda PKK’ye düşen çok bir rol yok. Ya bu oyunu kendisi olarak değiştirme yoluna gidecek ya da daha güç günler PKK’yi bekleyecek diye düşünüyorum.