Sansasyonel bir uyuşturucu operasyonu, 4 ay boyunca kamuoyundan neden saklandı?
Sabah’ın “uyuşturucu baronu çıktı”ğını söylediği, hapisten önce iktidar albümüne de giren fotojenik bir “holding patronu” yakalanmıştı.
Kimlerle aynı karede değildi ki, bir Bay Kemal’le fotoğrafı eksikti!
Ali Osman Akat’ın, uyuşturucu ticareti suçlamasıyla 4 ay önce tutuklandığı, kamuoyuna yeni yansıdı.
Bu sarsıcı bilgi, önceki güne kadar nasıl gizli kaldı, neden şimdi Sabah’ta haber oldu? Siz, biz nereden bilecek!
Ahmet Kaya şarkısı, “Siz benim neden sustuğumu nereden bileceksiniz” diyordu.
Ama aşağıda neden bahsettiğimi, eminim hepiniz gayet iyi bileceksiniz.
Uyuşturucu çetelerinin, organize suç örgütlerinin, pudra şekerci büro elemanlarının, hırsızlık ve rüşvet komitalarının adresi, iktidara sorarsanız, CHP Genel Merkezi’ydi. Onları orada toplayan da Bay Kemal...
Dolayısıyla hepsi bir aradayken basmak vardı, nerede aranacakları belliydi.
Gerçi suçlamanın üstünden onca zaman geçti, polis hala CHP’nin kapısını çalmadı. Ama eli kulağındaydı, her an bekleniyordu.
İşte bu esnada, ilginç bir olay gelişti.
Kolombiya’dan kargoya verilip Almanya üzerinden İstanbul’a yollanan bir kokain sevkiyatının teslim adresi, başka yer çıkmasın mı!
Hedef şaşırtmaca mıydı, büyük oyuna mı gelinmişti, nasıl olabilmişti?
Haberdeki bir detay, bunu açıklıyordu. Operasyonun arkasında, güzergah ülkesi Almanya vardı. Kargodaki uyuşturucuyu görmüş ama alıcısını bulmak için geçmesine izin verip Türkiye’ye bildirmişlerdi.
Yani Almanlar işin içindeydi. Jandarmanın ‘kontrollü teslimat’ operasyonu, onların ihbarı ve işbirliğiyle yapılmıştı.
Engellenemez bir operasyondu. Ama medyaya sızması engellenebilirdi ve 4 ay boyunca engellendi.
O arada ‘büyük oyun’un çözüldüğü anlaşılıyor.
İçişleri Bakanı Soylu, Altılı Masa’da hazırlanan Parlamenter Sistem teklifinin izini, bir AB büyükelçiliğine kadar sürdü.
Meğer 6 muhalefet lideri bir olup AB perspektifiyle ilgili birkaç cümleyi doğrultamamıştı. Bay Kemal de düzeltmesi için, Türkçe metni bir yabancı büyükelçiye göndermişti.
O büyükelçinin hangisi olduğu da her nasılsa Yeni Şafak’a sızdı.
Bingo, Almanya Büyükelçisi suçlanıyordu elbette, başka hangisi olacaktı!
Tesadüf bu ya; “uyuşturucu baronu çıkan holding patronu”yla ilgili “şok gerçek”, Sabah’ta patlatılmadan hemen önce büyükelçiliğin ismi Yeni Şafak’a sızıyordu.
Zamanlamadaki manidar rastlantı üstüne, Sabah ve Yeni Şafak’ta ne komplolar yazılmaz mıydı!
Almanya Büyükelçiliği, bu desteksiz yaveyi fazla ciddiye de almadan yalanladı.
Fakat siz, ‘uyuşturucu bahane, hedef Türkiye, Almanlar siyasi operasyon çekiyor’ gibi göstermek için Bay Kemal’in ta nereden karıştırıldığını, nasıl bilecektiniz!
MADEM FAİZ DÜŞÜRÜLMEYECEKTİ NİYE YOKSULLAŞTIK?
MB, faizi yüzde 14’te sabit tuttu. Dün 4. kez düşürmeme kararı aldı.
Yüzde 14’ten aşağı indirilmeyecektiyse ne demeye 19’da tutulmadı? Enflasyonu 7 ayda yüzde 19’dan 61’e, doları 8 liradan 15 liraya zıplatmaya değdi mi?
Ekonominin üstatları da bu muamma soruya cevap arıyor.
Hepsi, faizi sırf yüzde 5 daha düşük tutmak için olamaz.
Madem ürkütülen kurbağaya değmeyecekti, o taş niye mi atıldı?
Faizi düşürünce dolar yükselecek, ihracat artarken ithalat azalacak ve cari açıktan cari fazla vermeye geçilecekti.
Böylece açığı kapatmak için dış borç aramaktan, hukuk ve demokrasi güvencesi isteyen yabancı yatırımcıların dırdırından kurtulacaktı iktidar.
Ekonomik bağımsızlık savaşı dedikleri de buydu.
Yani hukuk ve demokrasiyi düzeltmeden ekonomiyi toparlamak için, halkı enflasyona ezdirerek yoksullaştırmak bile göze alındı.
Hesap buydu ama tutmadı. Cari açık kapanmadığı gibi azalmadı da. Borçlanma ihtiyacı sürüyor, hem de fahiş faizle.
Adalet ve demokrasi yoksunlukları da yanımıza kâr kalmış oldu.
