Uyan Ey Bilal Ezan Vaktidir

Zeynep Kılıç Yazdı;

Uyan Ey Bilal Ezan Vaktidir

Gelsin rahmet ayları, hoş gelsin, sefa gelsin vefa gelsin. Ahmed-i Mahmud-u Mustafa gelsin. Bu aylar bizi bize getirsin Gökleri, vahyi bize getirsin. Kurandan deste, deste ayetlerle dualarla, zikirle, vitirle gökle yer arsındaki trafik dilerim kilitlensin.  Arzla arş arasındaki rabıta saf, saf kenetlensin. Malayaniden kaçarak rahmet-i Rahmana sığınarak. Tezkiyenin, terbiyenin en güzeliyle süslenilsin. Ve yepyeni bir aşkla, şevkle, heyecanla adam gibi adam Âdem gibi adam olunsun, insan, yine insani kimliğine bürünsün.

Elinde güllerden, karanfillerden buket buket… Havada buram buram kokan bir rahmet. Kokan misktir, kokan amber. Kendimizi  kendimizden alırcasına. Kokan hasrettir kokan hüzündür belki de bir esintidir Yusuf’tan. Şehitler serveri Huseyn’den. Şeyh Şamilden Sait’lerden İskilipli Atıftan, Hasan El Benna’dan, MalcolmX’ten, Metin Yükselden.  Allah’ınıza kurban diyesi gelen erlerden şehitlerden. Taşı toprağı sıksan şüheda fışkıracak şüheda olan toprağın özünden hassından. Sevgiliden en sevgiliden can sevgiliden… Değil tek mallarıyla, canlarıyla, kanlarıyla kurban olunanlardan.

Şubat ayı renksizdir, gridir belki de soğuktur ama sıcaklığını şehitlerin hararetinden rengini oluk oluk al kanından alır. Bu anlar içimizde muştuların, özlemlerin, hasretlerin büyüdüğü andır. Sabır ile meşakkatin sineye usul usul çekildiği an. Bir ömür kulakları çınlayasıcalar neslimize şahadet bir çağrıdır şahadet bir özlemdir bir muştudur tüm nesillere, çağlara sloganını, mirasını bıraktılar. Ve nice nice isimsiz kahraman. Nice tomurcuk tomurcuk, çiçek çiçek açan körpe şehitler. Cennet bahçelerinde adn cennetinde. Rahmanın yolunda korkusuzca gittiler. İlk akıncılar gibi tozu dumana katıp akın, akın ettiler. Ufukta eşsiz benzersiz iz bıraktılar. Heyecanlı, coşkulu yepyeni taptaze izciler için. İzin izimizdir yolun yolumuzdur ey şehit. Ve ey şahadet sen bizim aşkımızsın, can özümüzsün. Ey şahadet sen bize neden nazlar edersin..

Ne Medine eski Medine’dir ne minber eski minber

Ne er ne komutan ne süvari ne piyade

Uyan ey Bilal ezan vaktidir

Kesildi semadan bak bağımız rabıtamız

Ne bir hışırtı ne bir ses, ne bir seda var kapısından göklerin

Ne bir esinti kanatlarından Cibril-i Eminin

Elleri çıktı ellerimizden Resul-i Kibriyanın

Uyan ey Bilal ezan vaktidir.

Çoktan kesildi düştü sancağı tutan elleri, omuzları Caferi Tayyar’ın Zeyd’in  Abdullah’ın

Topladılar tasını tarağını, misk-u anberi unuttu Mekkeli kızlar şahadetiyle Musap’ın

Uyan ey Bilal ezan vaktidir

Dağılsan dökülsen tarumar olsan da

Allah aşkına Allah adına  ruhu ölmüş naşımıza, şu ümmete sal bir Davudi seda

Gün bulsun Beyt-i makdis seninle, beti benzi sararmış solsa da

Aydınlat bembeyaz avazınla çehreni Beytullahın karalara bürünmüş olsa da

Uyan ey Bilal bu gün ezan vaktidir

Şad olsun yad olsun yeniden bütün bir alem

Gafletten bir uykuya derin derin mışıl mışıl dalsa da

Uyan ey Bilal inan ezan vaktidir…

 

Kaynak: Farklı Bakış