Trakya ile Sivas Cumhuriyet üniversitelerinden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Üstad Sezai Karakoç’a fahri doktora verdi. Genelde yapılan değerlendirmeler de geç kalındığına dairdi.
Üstad Sezai Karakoç’a verilen fahri doktora töreni ile ilgili Diriliş Yayınları’nda yapılan tören bir görünüş…
Üstad bir büyük düşünür ve bir şair. İslâm medeniyet düşüncesinin, pozitivist, milliyetçi, Batıcı savrulmaların içinde bulunduğu zamanda; yeniden, yenilenerek doğuşu büyük ölçüde Üstad ile kendini buldu. Diriliş, düşüncenin yenilenişi ve yeniden gündeme gelmiş olmasıdır.
Döneminde, elbette düşünceyi ortaya koyanlar olmuştur. Batı düşüncesiyle hesaplaşan, yeni bir dil ve bakışla yeniden yorumlayan bir bakışa sahip. Diriliş dergisinde yayımlanan hatıralarında üzerinde durduğu yıkımlar ve bunların milletimizde oluşturduğu travmalar ve çıkmazlardır. Bir anlamda da büyük bir savruluş söz konusudur. Sindirilmiş bir milletin kendi sesini bulması zaman almıştır. Mehmed Âkif, Bediüzzaman, Yahya Kemal, Üstad Necip Fazıl… Bunların her biri kendi durumlarıyla ilgili bir sınırlılık içinde. Koşulların ağırlığı da bir bakıma bunu âdeta zorunlu kılıyor. Üstad Sezai Karakoç ise yazı ve söz söyleme hayatına başladığı andan itibaren sistemli, programlı ve düzenli bir başlangıç yapıyor. Bir yandan sorunları, çıkmazları gündeme getirir eleştirilerde bulunur hesaplaşırken bir yandan da İslâm medeniyet düşüncesinin özünü ortaya koyuyor. Çok yönlü, kapsamlı bir bakışa sahip.
Batı ruhlu düşünüşlerin dalgalar hâlinde milletimizi kuşattığı bir dönemde özgün bir ses ve bakış ile bir diriliş gerçekleştiriyor. Var olan, âdeta küllenen, ötelenen, yadsınan düşüncenin yeniden gündeme gelişi ve anlatışı ile kendini buluyor.
Üstad’ın sürekli gündeme gelmesi, bilinmesi, eserlerinin okunması bu dönem için bir zorunluluk. Özellikle, savrulan ve düşünceden uzaklaşan gençliğin bilinç kazanması bu donanımlı ve öncü bakışa gereksinimi var.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın öncülüğünde, üniversite senatosunda Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’nın aldığı kararla Üstad’a fahri doktora verilmesi kararlaştırıldı. Üstad’ın geçmişte İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ile bir bağı var. Sabahattin Zaim Hoca döneminde asistan olarak başlayan, ama kaderin ve kendi iradesiyle tercihini bağımsız olarak İslâm inanç ve düşüncesine adamıştır. Yoksa kurumların bağlayıcılığı, sınırlılığı onun alanını daraltırdı. Bu anlamda da Üstad hiçbir zaman belli kurum, kişi ve çevrelere bağımlı olmadan varoluş çabasını sürdürdü.
Her şeyin bir zamanı var. Nasip ve kaderin tecellisi de böyle. Geç kalınmış gibi görünen durumun bir bağlayıcılığı belli dönemlerde olabilir. Ancak önemli olan düşüncenin sürekli ve kesintisiz aktarılmasıdır.
Doktora töreni, İstanbul Üniversitesi Doktora Salonu’nda yapıldı. Katılımcılar üniversite hocaları, Üstad’ı sevenleri ve medya vardı. Pandemi koşullarından sınırlı bir katılımla yapıldı.
Süreçte Üstad’ı Diriliş Yayınevi’nde ziyaret ve güreşme ile başladı. Programda Rektör Mahmut Ak Bey’in açış konuşması öz, kısa ve takdir ile oldu. Gözlerindeki mutluluk ve sevinç ışıltısı ve heyecanı belirgindi. Bu takdirin ve onurun kendisine nasip olması elbette ki hakkıydı.
Cumhurbaşkanı ve Başdanışmanı ve Sözcüsü İbrahim Kalın’ın konuşması kapsamlı, derinlikli oldu. Bu entelektüel bakışın boyutlu oluşu Diriliş Düşüncesi’nin etkilerini de yansıtıyordu.
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi’nin gerekçeli takdim konuşması, Üstad için nelerin yapılması gerekliliğini ortaya koyması da anlamlıydı.
Toplantıyı yöneten Hayati Develi, kendisi ön konuşma yaptığı için toplantıyı söz kalabalığına boğmadan asıl konuşmacılara sözü bıraktı.
Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan “Diriliş Düşüncesinden Ekonomiye Bakış” konuşmasında, dünya ekonomik sisteminin çıkmazlarını anlatırken diğer yandan İslâm’ın ekonomiye bakışını Üstad’ın baş eserlerinden İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü eserini merkeze aldı. Bu aynı zamanda Batı düşüncesiyle de bir hesaplaşmadır.
Prof. Dr. Durmuş Günay “Sezai Karakoç, Diriliş ve Medeniyet” başlıklı tebliğini sundu. Diriliş’in günümüz insanlığının İslâm medeniyetine olan gereksinimleri ve özünü sundu.
Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk “Şair ve Fikir Adamı Yönüyle Sezai Karakoç”u, her eserinin düşünce bağlamındaki yoğunluğunu örnekleriyle anlattı.
Şair Doç. Dr. Ahmet Murat Özel: “Sezai Karakoç ve İslâm Klasikleri” bağlamında Üstad’ın medeniyetimizin önemli isimleri, kaynak eserleriyle olan bağlarını ele aldı. Üstad’ın eserlerinin kaynaklarının farkında oluş hem kendisinin hem de düşüncesinin yeniden gündeme getirilişi dikkati önemli.
Program bitiminden sonra üniversite heyeti belgeyi takdim için Diriliş Yayınları’na götürdü, Üstad misafirlerini ağırladı ve kabul etti. Bu örnek davranışın daha yoğun hâle getirilmesi, eserlerinin bakışını ilgilendiren her alanın bu anlamda takdir edilmesi, Üstad’ın eserleriyle sürekli gündemde tutulması milletimizin geleceği için bir zorunluluk.