Diyarbekir, İslâm medeniyetinin önemli merkezlerinden. İslâm’ın yayılmasında ve fütuhatında Diyarbekir önemli bir yer işgal eder. Bir merkezdir, İslâm’ın bir merkezidir. Peygamberler beldesi, uğrağı olması bakımından da oldukça eskidir. Hazreti Peygamber’den önce de bir İslâm beldesidir. Peygamberlerin olduğu her yer İslâm beldesidir. Burada birçok geçişler olmuş, farklı milletlerin merkezi, farklı yönelimleri olmuş. En sonunda İslâm’ın asıl yurtlarından birine dönüşmüş. Ruhuyla ve cismiyle. Toprağıyla ve solumasıyla.
Bu beldenin insanları Müslümandır. Müslümanlar dünya yüzünde Allah katında azizdirler.
Merhum Üstad Sezai Karakoç’un sağlığında ve ertesinde Diyarbekir’de birçok hamleler ve gelişmeler oldu. Üstad, Diyarbekir’e doğduğu topraklar olması bakımından değer veriyordu. Zülküfl Makam’ının olduğu Ergani’yi önemsiyordu. Bir insanın ruhunun toprağını özlemesi doğaldır. Bu özlem aile köklerinin, çocukluk ve gençlik yıllarının bir kısmının orada olması insan psikolojisi açısından da önemli. İnsan, doğduğu evi ve bölgeyi özler. Ruhen beslendiği yerlerin çekiciliği olur.
Anadolu’nun, Mezopotamya’nın, bölgenin önemli merkezi olması bakımından da değerlidir.
Üstad’ın ortaokul yıllarını Maraş’ta, lise yıllarını Gaziantep’te geçirmesi de önemli. Sonra Ankara dönemi başlıyor. Bu da sanat ve düşünce bakımındaki etkileri açısından da bir değer taşıyor. En son gelip yerleştiği ve bir daha hiç ayrılmadığı başkentler başkenti İstanbul O’nun ebedî yurdu oldu. Hem bu dünyada hem de öteye açılan kapıda.
Üstad, bir yere, bir beldeye, bir şehre sıkıştırılamaz. Hayatını İslâm’a adamış, bu uğurda ödünsüz yaşamış İstanbul’da ebediyete göçmüştür. O artık İstanbulludur.
Sağlığında Diyarbekir’de olan faaliyetlerden memnuniyet duydu. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin hemşerilik beratını kabul etmiştir. İstanbul Üniversitesinde başladığı asistanlığa devam etmeyişi, sonra da İstanbul Üniversitesinin takdim ettiği fahri doktoradan da memnun kalmıştır. Gaziantep de sahiplenseydi bundan da memnun olacaktı. O, İslâm medeniyetinin bu yüzyıldaki zirve ismi ve İslâm’ın bir temsilcisiydi.
Diyarbekirliler Üstad ile övünürler, övünmelidirler. Diğerleri de böyledir. İslâm’ın ve insanlığın evrensel değerlerinin çağdaş bir zirvesi olduğundan bütünün temsilcisidir.
2022 yılının, Mayıs ayının 25-28 tarihleri arasında Üstad Sezai Karakoç adına uluslararası bir sempozyum düzenlendi. Çok sayıda bilim insanı, yazar, akademisyen davetliydi. Dicle Üniversitesi, Hacı Bayram Veli, Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi, Cihannüma derneğinin ortaklaşa desteğiyle çok katılımlı ve kapsamlı olarak başladı ve bitti.
Bu toplantıya İstanbul’dan İsmail Kıllıoğlu, Bedri Mermutlu, Osman Bayraktar ve ben birlikte gittik. Bu işin organizasyonda Adem Polat ile Burak Kazan aktif görevliydiler. Biz onların muhatabı olduk daha çok. Sorumlu üniversite rektörleri ve hocalarıyla sempozyum süresince bir arada olduk.
Dostlarımız ve sevenlerimizle birlikte bulunmak da Üstad’ın ruhaniyetinin bir tecellisiydi. Hep sadelik ve tevazu içinde yaşayan Üstad, aşırılıklardan hep kaçındı. Bir anı olarak Diriliş Partisi Üsküdar ilçesinin açılışındaki mekânda yığılmalar olunca bundan rahatsız oldu. Ayaktakilerin mutlaka bir yerde oturmaları, yer bulamayanların bir kahveye ya da bir başka mekâna geçmelerini YouTube üzerinden konuşmayı izlemelerini istedi. Ayaktakiler oturmayıncaya kadar konuşmaya başlamadı.
Üstad, İslâm milletinin bir düşünürü ve bir şairidir. Eserleriyle ve düşünceleriyle, yetiştirdikleriyle hayatiyetini sürdürüyor. Ebedî hayata geçiş yapmış olmasıyla yaptıkları kesintiye uğramış değil. Bundan sonra da varlığını sürdüreceği muhakkaktır. Bu bir Müslüman’ın şahsı ve kendisine bağışlanmış lütfudur.
Emeği, katkısı geçenlere, özel olarak bizi ağırlayan dostlara ve sevenlerimize müteşekkiriz.