Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ürünleri boykot edilemeyecek şirketler listesi

karar.com yazarı emekli vali Ulvi Saran, CHP Gemel Başkanı Özgür Özel'in başlatmış olduğu ve normalle düşük sermayeli muhafazakâr işletme/ürünleri boykot çağrısının birçok sebepten dolayı işlemeyeceğini belirtiyor.

Ürünleri boykot edilemeyecek şirketler listesi

Son günlerde yaşanan olaylarla, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler arasında geçmişte sıkça başvurulan “seküler sermayeli” ve “muhafazakar sermayeli” gibi ticaretin ve iş dünyasının kendi iç dinamiklerine ve gerçeklerine uymayan ayrıştırıcı yaklaşımlar tekrar gündeme geldi.

CHP genel başkanının çağrısıyla bir siyasi mücadele aracı olarak duyurulan ve medyada dolaşıma sokulan boykot edilecek ürünler ve firmalar listesi gündemden düşmüyor.

Ticari piyasa dinamikleri ve süreçlerinin iç siyasete alet edilmesi asla doğru değil…Siyasi süreç ve dinamiklerin ticarete alet edilmesinin doğru olmaması gibi…

Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan İsrail vahşeti gibi konularda, işlenen zulmü destekleyen firmalara yönelik haklılığı tartışılmaz boykot eylemlerini elbette ayrı bir noktada tutmak gerekir.

Çağrı kapsamında firma logolarıyla görselleştirilen boykot listesinin, bir çok çelişkiyi bünyesinde barındıran bir derleme olduğu görülüyor.

Tüzel kişiliğe sahip olan şirketler, insanlar gibi “inançlı inançsız,” “sağcı-solcu,” “dindar-laik,” “iktidar yanlısı-muhalefet yanlısı” gibi ayrımlara tabi tutulamaz. Bu nitelikler, ancak kurumsal kimliklerinin dışında, şirketlerin sermaye sahiplerine ve ortaklarına atfedilebilir.

Sahiplerinin dindar ve muhafazakar kimlikleri nedeniyle iktidar partisini desteklediklerine yönelik bir genelleme ve yakıştırma çerçevesinde listede yer alan firmalara ilişkin öncelikle yapılması gereken tespit, bunların ürünlerinin yapıları gereği “boykot edilebilir” nitelikte olmamasıdır.

İktidarı destekleyen muhafazakar seçmen kitlesinin ticari ve ekonomik düzeyde temsilini sağlayan firmalar, gerçekte yüksek marka bilinirlikleriyle büyük hacimlerde üretim yapan, yaygın pazarlama ağına sahip ve geniş tüketici kitlelere hitap eden kuruluşlar değildir. Bunlar daha çok, markasız veya marka bilinirlikleri düşük, yerel ölçekte ve düşük hacimlerde üretim yapan ve ürünleri yerel pazarlama ağlarıyla dağıtılan firmalardır.

Nitekim boykot çağrısına konu olanlar arasında bir kaç gıda ve bisküvi markası hariç, bu türden bir şirket bulunmamaktadır. Kitlesel talebe hitap etmeyen, ülke çapında pazarlama ağı bulunmayan, tüm marketlerin raflarında herkesçe bilinen bir ürün markasıyla yer almayan bir şirketin, bu tür bir boykot listesinde bulunması da doğal olarak mümkün olmayacaktır. “Anadolu sermayesi” adıyla anılan muhafazakar işadamı örgütlerinin bünyesinde, tipik olarak küçük ölçekli işletmelerin bulunması da bunun bir göstergesidir.

Buna karşılık, seküler duyarlılıkları ve tezleri olan kesimi ekonomik alanda temsil ettiği düşünülen şirketler ise; yüksek marka bilinirlikleri, yüksek üretim hacimleri ve geniş pazarlama ağlarıyla kitlesel tüketiciye hitap edebilen ve ülke pazarına bütünüyle hakim olan kuruluşlardır. Bunlar, ülkenin en eski ve köklü işadamı dernekleri ve meslek kuruluşları bünyesinde örgütlenen, en yüksek cirolu ticaret ve sanayi şirketleridir.

Türkiye’de her evin günlük mutfak ve market alışverişi listesinin vazgeçilmezi olan, yani kitlesel boykota konu olabilecek markalı ve ambalajlı ürünlerin çok büyük bölümü bu kuruluşlar tarafından üretilmektedir. Ayrıca bu şirketler, genellikle yabancı sermayeli uluslararası şirketlerin Turkiye’deki uzantılarıdır veya onları üretim lisansları altında faaliyet göstermektedirler.

Buradan hangi sonuçları çıkarabiliriz:

-Türkiye’de en geniş seçmen tabanına sahip muhafazakar kitlenin sermaye ve üretim kapasitesi, daha dar seçmen tabanına sahip seküler kesimin sermaye ve üretim kapasitesine göre çok daha düşüktür. Bu grubun nüfus tabanındaki sayısal gücü ile iş ve üretim platformundaki temsil gücü asimetriktir. Dolayısıyla muhafazakar kitle, ekonomik ve ticari faaliyetler alanında “üretici” olmaktan çok “tüketici” bir kitledir.

Bu kesimin üretici potansiyelinin ve “marka değerli şirketler” düzeyindeki temsil gücünün düşük olması nedeniyle “boykot edilebilir” olma potansiyeli de düşüktür. Buna karşılık, tüketici gücünün yüksek olması dolayısıyla “boykot edebilme” potansiyeli yüksektir.

-Muhafazakar seçmen tabanı, gündelik ihtiyaçlara hitap eden ülke çapındaki markaların en geniş tüketici kitlesini oluşturması nedeniyle, özellikle küresel egemen güçlerin soykırım, baskı ve zulüm politikaları karşısında; bunlarla bağlantılı küresel sermaye tröstlerinin ve küresel markaların ülkemizdeki yerel üretim veya pazarlama ağlarını hedef alarak başarılı sonuçlar veren boykot çağrılarında bulunabiliyordu. Ayrıca bu çağrılara, toplumun değişik kesimlerinden de destek geliyordu.

Öte yandan, dışarıya yönelik protesto amaçlı marka ve ürün boykotları, yaşanan insanlık dramlarına karşı, bunları desteklediklerini açıkça beyan eden küresel firmalara karşı geniş kesimlerin desteğiyle yapılırken; Türkiye’de gündemdeki iç siyasi mücadele amaçlı boykot çağrısı kapsamında listelenen firmalar, önemli ölçüde siyasi iktidara destek verdikleri “varsayımı” ve “yakıştırması” üzerinden belirlenmiş bulunuyor.

-Firmalar listesinde devlet sermayeli, yani mülkiyeti halka ait Çaykur, PTT, TPAO, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği gibi kamu iktisadi teşekküllerinin; Ziraat Bankası, Halk Bank ve Vakıfbank gibi kamu bankalarının bulunması, boykot çağrısının mantığıyla açıklanamayacak bir tutarsızlık ortaya koymaktadır. Bu şirketlerin boykot edilmesi halinde tüm ülke halkının zarar göreceği açıktır.

-İlk versiyonuna göre giderek genişletilen listeye, esasen seküler eğilimli oldukları herkesçe bilinen ve haklarında “iktidarı destekleyici nitelikte tavırlar sergiledikleri” yargısı oluşan firmaların eklendiği görülüyor.

-Listede muhafazakar kesimin sermaye gücünü temsilen boykot edilebilecek düzeyde bilinirliği, yaygınlığı ve tüketim hacmi olan elle tutulur bir markanın yer almaması; bu kesimin bir yönüyle 23 yıldan bu yana siyasi iktidarı elinde tutuyor olsa da, iş hayatındaki ağırlığının halâ düşük ve ekonomik iktidarın uzağında olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Bu nedenlerle, Özel’in boykot çağrısının somut bir sonuç getirme şansı yoktur.

Çünkü, siyasi karşıtlık yorumu üzerinden iktidarla organizasyonel ve fonksiyonel özdeşlik kurularak oluşturulan boykot listesinde, ürünleri boykot edilebilecek nitelikte dikkate değer bir şirket yoktur. Bir kaç bisküvi ve gıda markası ve muhafazakâr çağrışımlar uyandıran dönerciler dışında, işin dönüp dolaşıp boykota konu olamayacak inşaat ve enerji şirketlerine, kamu sermayeli şirketlere ve zaten geleneksel basılı tirajları son bulmakta olan medya kuruluşlarına varmasının nedeni budur.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER