Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'de yaşanan katliamın 12'inci yıldönümünde 'Urumçi katliamından soykırıma' başlığıyla gerçekleştirilen programda katliamda şehid olanlar anılırken katliamcılar ise protesto gösterisi ve basın açıklamasıyla lanetlendi.
Uluslararası Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği tarafından Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde yoğun bir katılımla gerçekleşen programa birçok siyasi parti, STK temsilcisi ve kanaat önderi katıldı.
Urumçi Katliamı Doğu Türkistan işgalinin göstergesidir
Grup adına basın açıklamasını okuyan Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, "12 sene önce 5 Temmuz 2009 tarihinde Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin işgal güçleri ile Çin yönetiminin silahlandırdığı etnik şovenist Çinli paramiliter çetelerin Müslüman Uygurlara karşı yaptığı soykırım temelli büyük bir katliam gerçekleşmişti. 5 Temmuz Urumçi Katliamı, Doğu Türkistan’ın işgal edildiğinin, asimilasyon ve soykırım politikalarının uygulandığının açık bir göstergesidir. Bu olay Doğu Türkistan halkının bağımsızlık iradesini gözler önüne sererken, aynı zamanda kendi hak ve hukukunu korumak için her türlü bedeli ödemeye hazır olduğunu göstermektedir." dedi.
Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan
"Katliam sonrasında da saldırı, tutuklama ve öldürme olayları yaşandı"
26 Haziran 2009'da Çin'in Guang Dong eyaletinin Shao Guan ilçesindeki bir oyuncak fabrikasına zorla çalıştırılmak üzere köle işçi olarak götürülen Doğu Türkistanlı Uygur gençlere yönelik bir saldırı meydana geldiğini ve 50’den fazla Doğu Türkistanlı gencin ırkçı Çinliler tarafından linç edilip şehid edildiğini hatırlatan Oğuzhan, şöyle konuştu:
“Çin hükümeti ve yerli yönetim olayın açığa çıkmaması için medyayı kontrol altına aldı ve katiller hakkında soruşturma yürütmedi. Olayın takibinden memnun olmayan Doğu Türkistan halkı, özellikle üniversite öğrencileri yaşanan zorbalık, katliam ve yıllardır devam eden işgal politikalarına karşı tepkilerini barışçıl bir şekilde ifade etmek için 5 Temmuz 2009 tarihinde Urumçi'de protesto eylemine başvurdu. Fakat bu barışçıl eylem Çin hükümeti tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı ve binlerce Doğu Türkistanlı şehid edilerek 5 Temmuz Urumçi Katliamı gerçekleşti. Aynı gününün gecesi ise Urumçi'de Doğu Türkistanlıların toplu yerleşim bölgelerinde ev ev arama yapıldı, on binlerce insan suçsuz yere tutuklandı ve çoğunun akıbetleri hala meçhuldür. 6 Temmuz günü Çin hükümeti tarafından dağıtılan sopa, balta ve bıçaklar ile sokaklarda askerlerle gezen Çinli yerleşimciler bulduğu her Uygur’a vahşice saldırdı ve birçoğunu öldürdü. Dükkânlar, lokaller ve diğer Uygurlara ait tüm yerler tahrip edildi. Buna yönelik Çin hükümeti hiçbir önlem almamakla beraber saldırganların güvenliğini korudu ve karşılık gösteren Uygurları tutukladı.”
"Doğu Türkistan’da kurulan Nazi toplama kamplarında 8 milyondan fazla insan var"
Urumçi Katliamı'nın Doğu Türkistan'daki zulme ve işgale uluslararası insan hakları kuruluşları, gözlemciler ve medyanın dikkatini çeken önemli bir olay olduğunu vurgulayan Oğuzhan, "Cumhurbaşkanımız ve dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Urumçi'de yaşananların adeta bir Soykırım olduğunu ifade etmesi ve Türkiye'nin tüm illerinde halkın sokaklara dökülerek katliamı protesto etmesinin yanı sıra BM ve insan hakları kuruluşları tarafından da kınamalar gelmişti. 5 Temmuz katliamından bugüne kadar olan 12 seneden bu yana soykırım ve asimilasyon politikaları artarak devam etti. 2014 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in sözde 'terörle mücadele' bahanesiyle başlayan sözde aşırıcılık, bölücülük ve terör karşıtı propagandayla 'kökünden kazıma, tamamen yok etme' politikası kapsamında Doğu Türkistan’da kurulan Nazi toplama kamplarına 8 milyondan fazla Doğu Türkistanlı günümüze kadar dönüşümlü olarak rızası dışında tutulmaktadır. Halkımız kamplarda her türlü işkence, beyin yıkama, toplu tecavüz, dinsizleştirme, köle işçilik ve zorla kısırlaştırma gibi insanlık dışı uygulamalara maruz kalmaktadır." diye konuştu.
"Doğu Türkistan'da devam eden soykırıma karşı uluslararası camia harekete geçmeli"
Oğuzhan, "Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği, kardeş STK’lar, bize destek verip burada hazır olan bütün sivil toplum kuruluşları, Doğu Türkistanlı aktivist kardeşlerimiz, kamp mağdurları ve tüm Doğu Türkistanlılar adına vatanımız Doğu Türkistan’da devam eden soykırımı durdurmak için uluslararası camiayı, Birleşmiş Milletleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşların acil harekete geçmesini talep ediyoruz." şeklinde konuştu.
"Zafer inananlarındır"
Sağlık sorunları sebebiyle bizzat katılamayan ancak telefonla bağlanıp bir konuşma gerçekleştiren İlahiyatçı Dr. İhsan Şenocak, Allah'u Teâlâ'nın günleri insanlar arasında döndürdüğünü hatırlatarak Doğu Türkistan için zaferin yakın olduğunu söyledi.
"Roma'nın yıkıldığı gibi Kur'an-ı Kerim'lerimizi yakan, camilerimizi kapatan, ezanlarımızı susturan, dünyanın en büyük zulmünü yapan Çin, Doğu Türkistan'dan geriye bakamadan firar edecek. O günlere doğru gidiyoruz. Onun için Allah'u Teâlâ buyuruyor ki, üzülmeyin, gevşemeyin. Eğer inanıyorsanız galip gelecek olan sizlersiniz. Bugün Uhud günüdür ama Mekke'nin fethi yakındır. Allah bin yıldır yıkılmayan Doğu Türkistan'a yakın bir zafer hazırlıyor inşallah." dedi.
Doğru Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Genel Sekreteri Nureddin İzbasar
"Çin, 1949-1978 yılları arasında Doğu Türkistan'da 28 binden fazla camiyi yıktı"
Urumçi Katliamı'nın Doğu Türkistan'da yaşanan ne ilk ne de son katliam olduğunu belirten Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Genel Sekreteri Nureddin İzbasar, Doğu Türkistan'da yaşanan hak ihlalleri ile ilgili şunları aktardı:
“1949'da Doğu Türkistan'ı işgal eden Çin, uluslararası arenada imzaladığı tüm sözleşmeleri çiğneyerek katliama gidecek şekilde ihlalleri devam eti. Sadece 1949-1978 yılları arasında Doğu Türkistan'da 28 binden fazla camiyi yıktı. 1986'dan itibaren uyguladığı nüfus planlama politikasıyla milyonlarca bebeği anne karnında öldürdü ve milyonlarca kadını kısırlaştırdı. Kısırlaştırma suçu hala devam ediyor.”
HÜDA PAR İstanbul İl Başkan Yardımcısı Şerafettin Güler
"Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin can, mal, nesil ve akıl emniyetleri ellerinden alınmıştır"
HÜDA PAR İstanbul İl Başkan Yardımcısı Şerafettin Güler, "Türkiye'nin iç ve dış siyasetini tasarımlamak isteyen insan hakları savunucuları! Birkaç balina deniz kıyısına vurduğunda ayağa kalkan insan hakları savunucuları! Neden Doğu Türkistanlı kardeşlerimize yapılan zulümlere karşı seslerini çıkarmıyorlar? Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin can, mal, nesil ve akıl emniyetleri ellerinden alınmıştır. Özellikle Türkiye'deki siyasileri, aktivistleri ve tüm STK'ları Doğu Türkistanlı kardeşlerimize sahip çıkmaya davet ediyorum." diye konuştu.
Kaynak: Her Taraf