Bugün 5 Temmuz 2020. Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'de Çin güvenlik güçleri ve silahlı paramilislerin barışçıl gösterilere kanlı müdahalesinin 11'inci yıl dönümü.
Sürgündeki Doğu Türkistan Milli Meclisi'ne göre 2009 Temmuz'undaki olaylarda, 3 gün içerisinde binlerce Uygur, Çin makamlarına göre ise 197 kişi yaşamını yitirdi.
Olaylar, Çin'in Guangdong eyaletinde bir fabrikada zorla çalıştırılan Uygur Türklerinin beraber çalıştıkları Çinli kadınları taciz ettikleri iddiasıyla patlak verdi. 26 Haziran'da fabrikaya saldıran Han Çinliler, onlarca Uygur Türkünü öldürdü.
Çinli kadınların taciz edildiği iddiasının ise yalan olduğu ortaya çıktı.
Kısa süre içerisinde Han Çinlilerle Uygurlar arasında etnik bir gerilime dönüşen olaylar büyüdü.
Doğu Türkistan'da olaylar 5 Temmuz'da
başladı, üç gün devam etti
Çoğunluğunu Uygur üniversite öğrencilerinin oluşturduğu kalabalık bir grup, 5 Temmuz 2009'da Uygur Türklerine yönelik baskı, ayrımcılık, ortadan kaybolma, kaçırılma ve fabrikalarda zorla çalıştırmaları protesto amacıyla Urumçi'de protesto gösterisi düzenledi.
Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve diğer uluslararası insan hakları örgütlerinin barışçıl olarak tanımladığı gösterilere Uygurların yanı sıra Kazak, Kırgız ve diğer azınlıklara mensup vatandaşlar da destek verdi.
Ancak barışçıl eylemleri 'otoriteye başkaldırı' ve 'isyan' olarak değerlendiren Çin Komünist Partisi (ÇKP) hükümeti gösterilere çok sert yöntemlerle müdahale etti.
Görgü tanıkları, göstericilerin ÇKP tarafından bilinçli olarak tahrik edildiğini, sivil görünümlü kişilerin eylemcilerin arasına girerek gösterilerini hedefinden saptırmaya çalıştığını belirtti.
Katliam öncesi yabancı medya kentten çıkarıldı,
Urumçi'nin dünya ile bağı kesildi
Ayrıca görgü tanıkları, bölgedeki yabancı medya mensuplarının kentten çıkarılmasının ardından internet bağlantısının kesildiğini ve Urumçi'nin dış dünya ile irtibatının tamamen koparıldığını kaydetti.
Urumçi'den kaçmayı başaranlar, yabancı medyanın kentten çıkarılmasının ardından katliamın başladığını, kente sevk edilen ilave 20 bin asker ve polisin göstericilerin üzerine gerçek mermilerle ateş açtığını ve zırhlı araçlarını eylemcilerin üzerine sürdüğünü belirtti.
"Eylemcilerin bazıları idam edildi,
bazıları kurşuna dizildi"
Fransa'da yaşayan bir Uygur aktivist, euronews'e verdiği mülakatta, Urumçi'deki gösteriler sırasında gözaltına alınanlardan bazılarının kurşuna dizildiğini, bazılarının da idam edildiğini söyledi.
"Urumçi Katliamı ÇKP tarafından
planlı bir şekilde yapıldı"
euronews'e konuşan Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı Seyit Tümtürk, "Urumçi Katliamı'nda çoğu Uygur entelektüel ve öğrenciler olmak üzere binlerce kişi katledildi. Binlerce kişi de kayboldu" dedi.
Katliamın uluslararası bağımsız gözlemciler tarafından mutlaka araştırması gerektiğini belirten Tümtürk, "Çin güvenlik güçleri 5, 6 ve 7 Temmuz'da üç gün boyunca katliam yaptı. Urumçi Katliamı, Srebrenitsa'dan farksız. Ancak Srebrenitsa Katliamı'nın görüntüleri daha sonra ortaya çıktı. Çin, yabancı medya mensuplarını Urumçi'den çıkardığı için elimizdeki görüntüler daha kısıtlı. Urumçi Katliamı, Uygurları sindirmek için ÇKP tarafından bilinçli ve planlı bir şekilde yapıldı. Demokratik hak talebiyle sokağa çıkan insanımız 'otoriteye isyan' yalanıyla katledildi. Sokaklarda öldürülenler ve henüz hayatını kaybetmemiş olanlar kamyonlara doldurulup bilinmeyen yerlere götürüldü. Kan gölüne dönen yollarda iz kalmaması için itfaiye caddeleri defalarca yıkadı" diye konuştu.
Tiananmen'de yaşanan katliama da değinen Seyit Tümtürk, "Demokrasi talebiyle sokağa çıkan kendi öz vatandaşını dahi öldüren, tank paletleri altında ezen faşist ve diktatör bir zihniyet, elbette Uygurları da katletmekten çekinmedi. Tiananmen Katliamı'nı reddeden Çin, Urumçi Katliamı'nı da reddediyor. Gerçek rakamları da dünya kamuoyundan gizliyorlar." ifadelerini kullandı.
"Kaybolan yakınlarının
akıbetini soranlar tehdit ediliyor"
Tümtürk, "Urumçi'de 3 gün süren katliam sırasında binlerce Uygur ortadan kayboldu. Hatta daha sonra aile üyelerini sormak için polise giden kişiler tehdit edildi. Yakınlarının akıbetini bilmek isteyen insanların eşlerinin, oğullarının ve kızlarının durumunu sormasına izin dahi verilmedi, verilmiyor." dedi.
"Çin yönetimi, 2017'den bu yana Uygurları toplama kamplarına alarak, kadın ve kızlarımızı taciz ederek baskı ve zulümlerine devam ediyor." sözleriyle toplama kamplarına da işaret eden Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı, uluslararası kamuoyundan ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle Çin'e tepki göstermesi çağrısında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre toplama
kamplarında 3 milyon Doğu Türkistanlı var
BM, ABD Dışişleri Bakanlığı, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve çeşitli insan hakları örgütlerine göre, Çin yönetiminin 2017'den itibaren Doğu Türkistan genelinde kurduğu bin 300 civarında toplama kampı bulunuyor.
Yine ABD Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine göre bu kamplarda 3 milyon civarında Uygur ve diğer Türk azınlıklara mensup kişiler zorla alıkonuluyor.
Sürgündeki Doğu Türkistanlılara göre de Çin yönetimi, ailesi toplama kampı, çalışma kampı ya da cezaevine götürülen 500 bin civarında Uygur çocuğun, ailelerinden koparılarak ÇKP'li görevlilerin gözetimindeki yetimhane ya da yatılı okullarda asimilasyona tabi tutulduğunu dile getiriyor.
AP'nin 30 Haziran tarihli haberinde, Çin hükümetinin, Müslüman nüfusu kontrol altına alma adına Uygur Türkleri ve diğer Türki azınlıklara uyguladığı doğum kontrol programını çok daha genişlettiğine yönelik kapsamlı bir araştırma yayımlandı.
Habere göre uzmanlar, Çin'in Doğu Türkistan'da son dört yıldır sürdürdüğü uygulamasını ise "demografik soykırım" olarak tanımlıyor.
Kaynak: Euronews