Üretiyoruz ama…

İktisatçı Yaşar Süngü, birçok üründe küresel gıda pazarında lider olmamıza rağmen, “az çalışıp çok para kazanmak” ve elde edilen ürüne yönelik işleme sorunu yüzünden sorun yaşadığımızı belirtiyor.

Üretiyoruz ama…

Küresel gıda sektörü 8,5 trilyon dolarlık hacmiyle tüm dünyada stratejik anlamda en önemli sektörlerin başında geliyor.

2021 yılında 14 milyar 242 milyon dolarlık işlenmiş gıda ve tarıma dayalı ürün ihracatımız oldu. En çok ihracat yaptığımız ilk beş ülke; Irak, ABD, Almanya, Suriye ve İsrail.

Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en büyük gıda ithalatçısı. Dünyanın her yerinden yıllık 130 milyar dolar gıda ithal ediyor.

Türkiye, 7 bölgesinde 4 mevsimde yetişen ürün çeşitliliğiyle dünyanın gıda ambarı konumunda.

Türk gıda sektörünün 2021 yılında ABD’ye yaptığı ihracat ilk kez 1 milyar doların üstüne çıktı.

İhracatını 2 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen Türk gıda sektörü, ABD’de 12-14 Haziran 2022 tarihlerinde 55 ülkeden 2 bin 600 firma katıldığı Summer Fancy Food Show Fuarı’na 32 firmayla katıldı.

Türk gıda ürünlerine ABD pazarında talebi artırmak için 3 yıldır Ticaret Bakanlığı destekli TURQUALITY Projesi yürütülüyor.

Sektör temsilcilerine göre 24 milyar dolar seviyesinde olan gıda ihracatını 40 milyar dolara çıkarmanın en hızlı ve kolay yolu ABD pazarına girmek.

ABD’ye ihracatta şekerleme ürünleri, meyve suları ve değirmencilik ürünleri öne çıkarken, Ege Bölgesi’nden yapılan ihracatta konserveler, dondurulmuş gıdalar, su ürünleri, kuru meyveler ve zeytinyağı öne çıkıyor.

**

2021 yılında 935 milyon dolarlık narenciye, 170 milyon dolarlık şeftali ve nektarin ihracatı gerçekleştirdik. En çok ihraç edilen ürünlerimiz sırasıyla mandalina, limon, portakal ve greyfurt.

Türkiye’nin en kaliteli portakalları Antalya Finike ve Muğla Köyceğiz’de üretiliyor.

Coğrafi işaret alan dünyaca meşhur Köyceğiz portakalı, Akdeniz Meyve Sineği zararlısından Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne bağışladığı 2 bin 500 Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı sayesinde korunacak.

Portakal, limon ve nar üretimi Muğla’da öne çıkan ürünler.

Muğla’da madencilik, tarım ve gıdadan sonra en güçlü ikinci sektör. Muğla’dan 2021 yılında Türkiye ihracatına 6 milyar dolar katkı sağlarken ihracatın 2,2 milyar doları doğal taş sektöründen geldi.

**

2021/22 sezonunun ilk yarısında 32 bin 312 ton zeytinyağı ihracatı yapmışız.

Ülkeye 107 milyon 332 bin dolar döviz kazandıran zeytinyağı ihracatı miktar bazında yüzde 42, döviz bazında yüzde 70 artış göstermiş.

Zeytinyağını dolar bazında yüzde 19 daha katma değerli ihraç etmeyi başarmışız.

Sofralık zeytin ihracatında da bu yılın ilk yarısında başarılı bir sezon geçiriyoruz. Bu üründe ihracat 72 bin tona ulaşırken, döviz getirisi 113 milyon dolar oldu. Bu yıl ilk kez 100 bin tonu aşacağız.

**

2021 yılında yüzde 47’lik artışla 438 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandıran Türk süt ürünleri sektörü, 2022 yılının 5 aylık diliminde ihracatını yüzde 95’lik artışla 300 milyon dolara çıkardı.

Son bir yıllık dönemde 580 milyon dolarlık ihracata imza atan sektör, 2023 yılında bir milyar dolar ihracat hedefliyor.

Süt tozu krema ve peynir ihracatta lider ürünler. Mısır, Irak ve Cezayir en çok ihracat yapılan ülkeler.

**

“Tarım ve gıda ürünlerinde iki büyük ortak sorunumuz var” diyor İstanbul Ticaret Borsası Meclis Üyesi Çetin Topaloğlu; “Üretimde verimlilik ve kalite, pazarlamada ise katma değer.

Üretimdeki sorunlarımızın kaynağında geleneksel tarım yöntemleri, pazarlamadaki sorunlarımızın kaynağında ise kültürel kodlarımızdan ülkemizin yapısal ekonomik sorunlarına kadar birçok neden var.

Ne yazık ki, bu sorunların çözümü için gereğince hızlı ve etkili adımlar atamıyoruz.

Ürünlerimiz bu nedenle ham ve dökme olarak ihraç ediliyor, yurtdışında işlenerek katma değerli hale geliyor.

Fındık bu konudaki en iyi örnek. Dünyanın açık ara lider üreticisi olmamıza rağmen, Türkiye olarak fındıktan elde ettiğimiz gelirin daha fazlasını başka ülkeler kazanıyor.”

**

Fındıkta verimliliğin dünya ortalamasının iki buçuk kat altında olması her şeyi anlatıyor aslında.

Bu sorun sosyal, siyasal, ekonomi, eğitim her alandaki bizim beynimize vurduğumuz zincirimiz: Verimsiz çalışıyoruz, danışmıyoruz, kaliteyi artırmak için gayret etmiyoruz, iş birliği yapmıyoruz.

Kısacası: tembel, cahil ve benciliz.

“Az çalışarak çok kazanmak” gibi saçma bir mantığımız var.

Emeğin değerini keşfettiğimiz an bu hastalıktan kurtulacağız.