Tarih: 12.03.2020 18:21

Un yağ şeker var ama helva olmuyor

Facebook Twitter Linked-in

Bir resim karesi vardı. Kapıkule sınır kapısında ülkemizin tarafı çöp içerisinde, ama sınırın diğer tarafı tertemizdi. 

Neden aynı insanlar kendi ülkelerinin tarafında yolu çöplerle doldururken, Bulgaristan tarafına çok titiz davranıyordu?

Bu çok önemli bir soru olsa gerekir. 

Bazen sistemleri öyle kurarsınız ki, her tür malzeme olmasına rağmen verim elde edemezsiniz. Ya da tersini düşünün; çok az malzemeden çok büyük verim elde edebilirsiniz. 

Buna futbol üzerinden bir örnek verelim. Ülkemizde Milli Takım dahil, önemli bir kaynak başta Almanya olmak üzere, gurbetçilerimizdir. Aynı ülkenin insanı olarak neden ülkemizde 80 milyon içinden daha az oyuncu yetişiyor?  

Ya da bir başka örnek: Gurbetçilerimiz Almanya’da olmak üzere çok disiplinli ve verimli çalışırken, neden aynı insanların kardeşleri, akrabalarından olan bu ülkede kalanlar aynı disiplin ve çalışmayı sergileyemiyor? 

Neden? 

Hadi ülkemizden örnek verelim. Bugün önemli bir otomotiv ve yedek parçası üreticisi ülkeyiz. Başta Avrupa dahil, çok ciddi satışlarımız. Beyaz eşyada ise Çin’den sonra dünya ikincisi ülkeyiz. O zaman neden aynı üretim disiplini ve verimliliğini tüm sanayide gösteremiyoruz? 

Olayı bir diğer yönden daha irdeleyelim. Avrupa’daki gurbetçilerimiz o ülke vatandaşlığına geçmişlerse 40-45 yıl çalıştıktan sonra 65 yaşlarında emekli olacaklarını biliyor ve buna göre çalışıyor. 

Bizde insanlar neden 45 yaşına gelir gelmez emeklilik için yol gözlüyor? 

***

Sorunların cevabı aslında çok basit. 

Ülkemiz maalesef iyi yönetilmiyor. 

Bu sorun AK Parti vs sorunu değil. İtalya benzeri bir durum var. Hatta Yunanistan bile benzer durumda. 

Yönetim sistemi bir türlü istenen sonuçları verecek şekilde kurulamıyor. 

Bakın savcı kendisini bekleten Dr’a soruşturma açıyor, ya da kendisi sahaya geldiğinde o saatte oyun oynayan gençleri göz altına aldırabiliyor.  

Ya da polis... Ya da Dr hastasına... Ya da hasta Dr.’a..

Ama asıl önemli sorun kamusal güç kullanımının bir türlü sorumluluk üzerine oturtulamaması. Ya da özel sektörün bir türlü batı iş ahlakına gelememesi... Ya da sadece bunlar mı?

Kesinlikle değil. 

O kadar fazla eksiğimiz ve sistem bozukluğumuz var ki, bir türlü malzemeleri bir araya getirip ülke olarak hak ettiğimiz yere gelemiyoruz.

Mesela bizim insanımızın çalışma disiplini aslında çok yüksek, hatta ölümüne çalışan bir işçi kesimi var ama yetmiyor... 

Öyle üretim şirketlerimiz var ama ortaya bile çıkamıyor. 

Bir türlü sistemi kuramıyoruz. 

***

Bugün dünya bir değişim içerisinde. Bundan 20 yıl önce 20-30 dolara çalışan Çin işçisi artık bizim işçimizden fazla kazanıyor. 

Taklit üründen asıl ürüne geçen bir değişim yaşandı orada. 

Ya Rusya? 2001 yılında 306,6 milyar dolar olan ekonomik büyüklüğünü 1 trilyon 750 milyar dolara çıkarttı. Bir ara bu rakam 2 trilyon 297 milyar dolara bile çıkmıştı. 

Onlarda mı sistem var diye bu örnekleri veriyorum. Hayır, tersine... Onlar bile bunu başardılar ama biz yerimizde saydık. Hatta yerimizde değil, kazandıklarımızı bile kaybettik. 

Bugün GSYH’mızı iki kez revize edip 264 milyar dolar kağıt üzerinde artırmasaydık, eski hesapla 500 milyar doların altına bir ekonomik büyüklükle dünyanın 25’inci ekonomik sırasına düşmüş olacaktık. 

İyi ki revizelerimiz olmuş... 

Yoksa kâğıt üzerinde ülkeyi 3 kat 5 kat büyüttük diye nasıl hava atabilirdik ki? 

Bakınız büyük fırsatları kaçırdık. Ama varlığımız çok değerli. İnsanımızın ne kadar çalışkan ve yetenekli olduğunu gösteren örnek o kadar fazla ki...

Bu ülkede umutlu olmamak için hiçbir nedenimiz yok. Yeter ki, sistemi ve doğru yönetimi kuralım. 

Yeter ki...

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —