Şakir Kurtulmuş’un ilk şiiri (1978) üniversite yıllarında Mavera Dergisi’nde yayımlanmıştır. Beş şiir kitabı vardır. İlki “Ah Güzel Bir Gün” 1985’ de yayımlanmıştır. Şairin kendi söylemine göre edebiyata yirmi üç yıl ara vermiş, tabiri caizse bir fetret dönemi yaşamıştır. Diğer dört şiir kitabı ise 2010 yılından sonra yayımlanmıştır. Bahsi geçen şiir kitapları sırasıyla “ Yusuf’un Kuyusu”, “Ölüm ve Ayna” ve “Gökte Asılı Şarkılar” dır. Son kitabı “Dağların açık yarası” dadahil olmak üzere hepsi Çıra yayınlarından çıkmıştır. Deneme, biyografi türünde kitapları da olan Şakir Kurtulmuş çeşitli dergilerdeki şiir ve yazılarıyla Türk Edebiyatına katkıda bulunmaya devam ediyor.
Şiir, dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır. Aynı zamanda insanoğlunun ilk sözlü sanat ürünlerindendir.
Ahmet Haşim’e göre “Şiir, bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır”. J. Cocteau ise “ne masayı anlatacağım diye masa kelimesini kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş kelimesini, ne de aşkı anlatacağım diye aşk kelimesini” diyerek, şiir yazmanın meşakkatine vurgu yapmıştır.
Salah Birsel şiirin farklı bir yönüne vurgu yapmış şiirin kendini gizlemesini bir gereklilik olarak ele almıştır: "Doğrusu şiirin hiçbir anlamı olmaması değil, şiirin o anlamı bağırmaması gerekir“. Bu tanımlardan, şiirin işlevinin anlatmak değil hissettirmek olduğu sonucuna ulaşabiliriz. İlhan Berk de “Anlamla Yola Çıkılmaz: Şiir Bir Şey Anlatmaz. Anlaşılmak İçin de Değildir” başlıklı yazısında aynı noktaya değinir:
Bir şiiri anladığımızı söylemek çok su götürür bir ifadedir. Bunu yalnız büyük bir şiir için değil, orta halli bir şiir için bile söylemek zordur. İyi bir şiir anlamla yola çıkmaya her zaman engeldir. Her şeyden önce bir şiirden bir düzyazıdan anladığımız bir anlamı beklemek, ona öyle yaklaşmak şiirin doğasına aykırıdır. Anlatılmaz olanladır onun çabası, savaşımı. Ordadır gözü, oradan seslenir, bakar. Böyle bir şiirde anlama sarılmak işe yaramaz. Bunda usun da yararı yoktur. Usla yaklaşmak şiiri bütün bütün çıkmaza sokar. (…) Oktay Rifat bunun için “Akılla yazılan şiir en kötüdür bence” demiştir.
Akılla değil kalp ile yazılmıştır Kurtulmuş’ un şiirleri. Kalbin derinliklerinden gelir sesi, içli ve sarsıcıdır ve bu anlamda liriktir. Yalın bir dili vardır aynı zamanda “oysa biz buzulların/ çocukları değil miydik/ ilk güneşte birbirine ısınan”. Şiirindeki mısralar, musiki bir ritim ve ahenge sahiptir. Sözcükleri asıl anlamlarından uzaklaştırıp onlara başka anlamlar katmıştır çoğu zaman “ kentin uykularına yaslı/ yapraklar güneşin izinde/ çocuklar doğurgan”
Kitap üç bölümden oluşmaktadır ve merkezinde insan vardır. Bu bölümlerde, aşkı, hasreti, umudu, gurbeti, ölümü ve tabiatı iç içe dokunmuş bulursunuz. Kalp/ yürek, güneş, çiçek, bahar, kuş, gökyüzü, yağmur, rüzgâr, dağ, deniz şairin en fazla kullandığı imgelerdir. ”güneş yeniden doğacak/ biliyorum yeniden/ dağların açık yarasından”.
Kitabın ilk bölümündeki (Geçmiş Günler) şiirler ilk bakışta aşk temalı gibi görünse de daha çok umudu anlatmaktadır. ” alıp gönlüme basarım/ titrediğinde güneşin parmakları/ sararım avuçlarımda/ üşümesin diye/ göğsümü bağrımı açar/ göklere ulanırım" mısralarını okurken umudu yüklenmiş ve yola koyulmuş buluruz kendimizi.
Kitabın ‘Ah Yazılı Taşlar’ isimli ikinci bölümünde imâni bir duyarlılıkla Filistin ve Suriye’ de zulüm gören müslümanları ele almıştır. Burada en çok çocukları ve özgürlüğü temsil eden kuşları zikretmiştir: “nehir kıyısında üşüyor terk edilmiş bir çocuk/ kalbi titriyor alnında yatan kuşun/ ve ayakuçlarında taze bir mezar”.
‘Güneş Yeniden Doğacak’ başlığı altında toplanmış üçüncü bölümde ise şair, maddi ve manevi hasreti dokumuş mısralarına “ bahar yarasından uzanır bir fidan / bir benim kalan gölgesinde baharın/ çok mahcubum edendim” Oğluna hitaben yazdığı şiirinde ise” her sabah yeniden/ senin adındır hasret"
Aşkı ve umudu tabiat manzaralarıyla anlatmıştır. Umut daha çok çocuktur Kurtulmuş’un şiirlerinde “çocuk gülümseyişlerinde/ umut sınırsız”. Ve devamındaki “umutla yükseliyor şiir/ içim yeni bir bahar sancısı” mısralarında şairin şiir tanımını ve şiirle bağını anlatan gizli tüyolar da bulabiliriz.
Mavera ekolünün son dönem temsilcilerinden biri olan Şakir Kurtulmuş’ un şiirinde gelenek önemli bir yere sahiptir. Ancak bu moderni inkâr ettiği anlamına gelmez.
“ağlama dedim, güneş yükseliyor/ saracak yaralarını” mısraları bana göre kitabın en etkileyici mısralarındandır.