HEPİMİZİN İMTİHANI
Zelzele, Tedbir ve Hatırlanan Erdemler
Türkiye’nin ve dünyanın en önemli gündemi ülkemizde on bir şehri kapsayan, başta Suriye olmak üzere komşu ülkelerde de şiddetli biçimde hissedilen merkez üssü değil hattı bulunan zelzelelerdir. Büyük sarsıntıda resmî rakamlara göre Türkiye’de kırk beş binden fazla, Suriye’de altı bin civarında insan hayatını kaybetti.Yaklaşık 108 bin kilometrekarelik alanda meydana gelen deprem gerçekten çok büyüktür. 14 milyona yakın bir insan unsuru depremden etkilendi.Bu büyük sarsıntı toplumsal çözülüşle ilgili kötümser yaklaşımlara rağmen iyiliğin, diğerkâmlığın ve kadirşinaslığın dipdiri olduğunu gösterdi. Ekseriyeti İslâmî hassasiyeti olan vakıflar ve dernekler bunun şahitliğini yaptı, yapmaya devam ediyor.
Büyük sarsıntıda da ne yazık ki ağırlıkla sosyal medyada kullanılan dil ve söylemde mizan bozuldu, ölçü kaçtı.Böylesi bir zamanda siyasi hırsları yedeğine alarak devamlı surette eleştirmek, kötülemek, tahkir etmek yerine sahaya inip öncelikle yaraların sarılması gerekmektedir. Şayet bir hesaplaşma yapılacaksa yaraların sarılması, toplumsal güven ortamının tesis edilmesi beklenmelidir.Zira şer odakları depremi fırsat bilerektoplumun dayanışma/bütünleşme kapasitesini zayıflatıp ortadan kaldırmak istemektedir. Toplumdaki farklı sosyal güçler, kesimler, karşı karşıya getirilip aktif hâlde kitlesel çatışmaya sokularak toplumsal bir fitne ve fesat ortamı inşa edilmeye çalışılmaktadır.
Deprem hangi şekilde ve boyutta olursa olsun hepsinde de ilahi irade vardır. Bu evrende vuku bulan her olayda ya bir ilahi yasa yer almakta ya da bir ilahi yasa bir başka ilahi yasa ile yer değiştirmektedir. Dolayısıyla akleden kalpler için bu büyük depremde, çok büyük bir ilahi mesaj ve uyarı vardır. Kötü ahlaklı, kâr hırsı ile yanıp tutuşanlar kadar vurdumduymazların,sorunları görmezden gelenlerin, ezcümle yaklaşan tehlikeyi yok sayanların el birliğiyle ortaya çıkardığı bu sonuç insanın eseridir.
Zelzele hayata bakış açımızdan, itikadi, siyasi, sosyal yapımıza dek pek çok konuda bariz göstergeler sundu.Gördük ki her gün koştura koştura yetiştirmeye çalıştığımız işler önemini ve anlamını yitiriverdi. Paranın, mülkün pek bir hükmü kalmadı, ölüm gibi deprem de herkesi eşitledi.Cumhuriyet dönemi şehirciliğinin başıboş, plansız gelişimi göz önüne alınırsa İslâm şehrini temel ilkeleri etrafında yeniden kamusal alanın, şehirleşmenin merkezine yerleştirmek şart.Toplum düzeninizi kurarken; imar ettiğiniz şehirleri tedbirleri ihmal ederek kurmuşsanız; bu, aktif ilahi iradenin değil, sünnetullaha karşı gelişinizin doğurduğu bir ‘şer’ olacaktır.
Bu süreçte gücümüz yettiğince her dertlinin derdine, her yaralının yarasına merhem olarak elden ele kardeşlik halkasını genişletmeye devam etmeliyiz.Yaşadığımız imtihanları biz belirlemiyoruz ancak imtihan karşısındaki tavrımız bizim kulluğumuzdur. Her imtihan gibi deprem de yeniden kendine gelme, Allah’ı anma; ömrü, takvayla kazanıma çevirme çabası içinde değerlendirilmelidir. Deprem ayetinin en can alıcı noktası, insani sınırlarımızı, erdemleri tereddüde mahal bırakmayacak şekilde hatırlatıcı olmasıdır.
Bazı Başlıklar:
Deprem Aynasında İtikadi,Siyasi ve Toplum Hayatımız/Ercan YILDIRIM
Bugün,Birlik,Fedakârlık,Dayanışma ve YardımlaşmaGünüdür/Burhanettin CAN
“İnsan: ‘Ona Ne Oluyor?’ Diye Bağırdığında”/Metın Önal MENGÜŞOĞLU
Sarp YokuştaMerhamet Seferberliği/Abdullah YILDIZ
Afetler, İlahi İradeden Bağımsız Telakkiler ve İhmaller/Ramazan YAZÇİÇEK
Yüceliş ManifestosuEmek Ortaklığı Yasası/Temel HAZIROĞLU
Malik Bin Nebi’nin “Sömürülebilirlik” Düşüncesinin Tashihi/Kemal KASİR