İSTANBUL’UN TARİHİ NASIL YAZILMALI?
Revnakoğlu’nun İstanbul’u, Şehrin Kimliği ve Kültür Okumaları
Medeniyetlerin yükseliş ve düşüş tarihlerinin mihenk taşlarını oluşturan merkez şehirler, bazen mimari biçimde, bazen ilmî ve fikrî geleneğin sürekliliğinde ya da ticaret yolları üzerindeki bereketli bir pazarda ve bazen de siyasi düzenin odağına yerleşerek medeniyet anlayışlarının tarihî gerçeklik içinde zaman ve mekâna yansımasını sağlarlar. Bu çerçevede İstanbul’a yakından baktığımızda şehrin öncü, kurucu ve dönüşen bir şehir olduğu kadar tasfiye edilen bir şehir olduğu acı gerçeğinin ayırdına varmalıyız öncelikle.
İstanbul’u anlamak için her şeyden evvel şehrin kıymetlerini bilmek ve takdir etmek icap eder. İstanbul’un hafızasını iade eden merhum Cemaleddin Server Revnakoğlu şehri mimarisiyle, kültürüyle ve insan manzaralarıyla bir bütün hâlinde temaşa ediyordu. Bu yüzden İmparatorluğun yarım son yüzyılını imbikten süzercesine, en mühim sesleriyle Cumhuriyet Türkiye’sine taşıdı.Revnakoğlu klasik boyutuyla ulemâdiye tesmiye edilen sınıfın yerini yeni tip aydınların aldığı, bilgiyi yorumlama tekelini elinde bulunduran sınıf ve kurumların dönüşüme uğradığı bir dönemin şahididir.Yakın yakıcı tarih olarak ifade edebileceğimiz Osmanlı Devleti’nin son dönemleriyle Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan değişimlerin nasıl karşılandığına dair Revnakoğlu’nun notlarına yansıyan tespitler Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişle birlikte vuku bulan dönüşümlerin etkilerini takip etmek bakımından hayli önemlidir. Notlarından bir kısmını Revnakoğlu’nun İstanbul’u; İstanbul’un İç Tarihi Fatih adıyla beş cilt şeklinde okurlarla buluşturan Mustafa Koç Hoca’nın sık sık vurguladığı üzere Revnakoğlu’nu başkalarından farklı kılan, nazar-ı dikkatini Müslüman İstanbul’a bütünlüklü bir yaklaşımla odaklanmasıydı.
O İstanbul’un maddi mirasından bahsederken, bunların içinde akan kültürden, hayattan dolayısıyla insanı inşa eden mekânlardan bahseder.Açık yüreklilikle söylemek gerekirse biz kendi hayatımıza ve kültürümüze, dinî kurumlarımıza, niteliği, özelliği, konuya ilgisi ve yatkınlığı, yaklaşımı, zamanı, tarzı, üslubu ile Revnakoğlu gibi sıcak bakmayı bilmiyoruz. Çünkü bugünkü insantarihe ve kültüre karşı, Cumhuriyet dönemi nesillerine benzer şekilde hem daha soğuk hem de daha pozitivist ve rasyonalisttir.İstanbul’un iç tarihine odaklananRevnakoğlu arşivi bütünüyle yayımlandığında sadece şehir tarihi değil, yakın dönem mimari, biyografi, tasavvuf, eğitim, güzel sanatlar tarihimize de çok önemli katkılar sunacaktır. Bu minvalde Umran’ınbu sayısı Revnakoğlu’nun henüz bir kısmı yayımlanan notlarının etraflı bir incelemesi olma amacı taşımayan genel bir çalışmadır. Fikirler ve kavramlar yoluyla bakış elde edip, bakış açılarını geliştirip genişletmeye dönük bir giriş niteliğindedir.
Bazı Başlıklar:
Revnakoğlu’nun İstanbul’uveya Tekkelerin İllegal Tarihi/Mustafa KARA
İstanbul İslâm’ının Üç Sütunu:Cami, Tekke ve Medrese/Mehmet Furkan ÖREN
Okunmayı BekleyenBüyük ve Muazzam İstanbul/D. Mehmet DOĞAN
Siyasal Gelişmeler veParlamentarizmin Çöküşü/Mustafa AYDIN
Göçmenler Üzerinden KurulanAkrep Kıskacı/Burhanettin CAN
Rasim Özdenören’inArdından/Süleyman CERAN
ABD Başkanının “Siyonistliği”Ne Anlama Geliyor?/Tevfik Ebu ŞUMER