Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili yazdı;
İsimler, üzerinden hatırı sayılır bir zaman geçince kelime anlamları unutulur, varsa oluşturdukları felsefe ve misyon ile yaşarlar. İstanbul’dan örneklersek; kimse ‘Acıbadem’ ve ‘Bağlarbaşı’nı özellikleri olan bir semtin dışında kendi orijinal anlamları ile düşünmez veya Taksim meydanını kimse ‘suların taksim edildiği bir yer’ olarak bilmez. Ankara’nın en ünlü meydanı olan Kızılay’da, Kızılay Kurumunu hatırlamaz. Acıbadem dendiğinde ise kimsenin aklına bir badem türü gelmez.
Bu mantıkla ve tabiri caiz ise ve de teşbihte hata olmaz ise artık İmam Hatip Okulu dendiğinde kimsenin aklına sadece imam yetiştiren mektepler gelmiyor. Onun oluşturduğu felsefe ve misyon doğrultusunda her mesleğe, maneviyat temelli insan yetiştiren kurumlar akla geliyor. Bu okulları ısrarla kelime anlamına boğmak isteyen ve öyle kalmasını düşleyen katı ideolojik tiplerin dışında bu anlayış artık tarihe karışmış görünüyor. İmam Hatip Okulları kendini süratle geliştiriyor ve bu toplumda kabul görerek niteliğin yanında niceliksel olarak da bir yer ediniyor.
Kendi oluşturduğu klasik çizgisi ile yol almakta iken üzerinden ‘28 Şubat’ silindiri geçen İmam Hatip Okulları, camiasının müthiş kenetlenmesi ile varlığını korudu ve imam hatipli bir liderin izinde âdeta yeniden dirilerek ve kendini geliştirerek bir evriliş çizgisi yakaladı. Bu okulların bir açılım olarak 2014’lü yıllardan itibaren farklı programlar çerçevesinde çeşitlendiğini görüyoruz. Fen, sosyal, hafızlık, musiki, spor, sanat, teknoloji, ticaret programları yürüten okullar gibi. Bu çeşitlenme aslında velilerin çocuklarını, kurulduğu günkü imam hatiplere gönderiş gerekçelerine aykırılık teşkil etmez aksine uygunluğun devamını ifade eder.
Çeşitlenen okullar aynı zamanda sınavla öğrenci alan proje okulları konumu elde ettiği için itibarı da yükselmektedir. İşte bu çeşitlenmeden payını alan bir okul formatı da Uluslararası Anadolu İmam Hatip Liseleridir. Bu kurumların hedefi; halkı Müslüman olan ülkeler ile Müslümanların yaşadığı diğer ülkelerdeki din görevlisi ve din eğitimi personelinin yetiştirilmesine katkı sağlamak, yükseköğrenim öncesinde din eğitimi almak isteyen öğrencilere destek vererek, eğitim ve kültür iş birliğini geliştirmek olarak belirlenmiştir. Proje MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, DİB Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğinde yürütülmektedir. Protokol gereğince öğrencilerin barınma, iaşe ve eğitim giderleri Bakanlıkça; ulaşım, sağlık, giyim, burs vb. giderleri Türkiye Diyanet Vakfı tarafından karşılanmaktadır.
Uluslararası Anadolu imam hatip liseleri, yabancı uyruklu öğrenciler ile Türk öğrencilerin birlikte okuduğu okullardır. Hem yabancı uyruklu öğrenciler hem de Türk öğrenciler sınavla bu okula kayıt hakkı kazanmaktadırlar. Temel yaklaşım; bu okullarda yabancı uyruklu öğrencilerin Türk vatandaşı öğrencilerden çok olmasıdır. Genel Müdürlük tarafından akademisyenler, öğretmenler ve eğitim yöneticilerince sıkı bir çalışma sonrasında “Uluslararası Anadolu İmam Hatip Liseleri Vizyon Belgesi” hazırlanmış ve çalışmalar bu doğrultuda sürdürülmektedir. Uygulamada görülmüştür ki bu belge bütün okullar için hakikaten bir rehber mahiyetindedir.
Okulun vizyonu, diplomatik ilişkileri geliştirecek öğrenciler yetiştirme hedefini de kapsayıcı şekilde geniş tutulmuştur. Bununla birlikte; öğrenci kaynağı olan ülkelerde; başta din eğitimi olmak üzere farklı alanlarda hizmet verecek insan kaynağının yetiştirilmesine katkı sağlamak merkezli bir hedef belirlenmiştir. Yurt dışından gelen öğrencilerin Türk-İslam kültür ve medeniyetini yakından tanımalarını, farklı kültür, ırk ve dillerdeki toplumların sosyo-kültürel açıdan kaynaşmalarını sağlamak, kardeşlik duygularının ve ümmet bilincinin geliştirilmesine katkıda bulunmak da okulun amaçları arasında görülmüştür.
Bu proje çift taraflı kazanımlar elde etme amaçlı olarak kurgulanmıştır. Hem Türk hem de misafir öğrencilerin birlikte eğitim almalarından ‘maksadın hasıl olması’ ancak karşılıklı etkileşimden elde edilecek çoklu kazanımlar sayesinde mümkün olabilir. Bunların yanında Türk öğrencilerin; farklı ırk, dil ve kültürleri tanıyacakları eğitim ortamlarında yetişmelerine zemin hazırlayarak onlara genç yaşta uluslararası bir bakış kazandırmak hedeflenmiştir.
Ülkesini ve medeniyet coğrafyasını tanıyan, gönül coğrafyamız ile sosyal ilişkiler kurabilen, bu coğrafya ile sosyal yakınlık geliştirebilen vizyonu geniş bireyler olarak yetişmelerine katkı sunmak önemli bir eğitim hedefidir. Tüm bunlarla birlikte, farklı coğrafyalardan ve ülkelerden gelen öğrencileri ilgi ve kabiliyetleri doğrultusunda; donanımlı, özgüvenleri yüksek, medeniyet değerlerimizin farkında olarak yetişmelerini sağlamak ve asıl önemlisi ise bu bakış açısıyla onları üniversiteye hazırlamaktır.
Bildiğimiz kadarı ile yeni açılacak Gaziantep Uluslararası Anadolu İmam Hatip Lisesi ile sayısı 15 olacak ve strateji gereği bu sayı ile sınırlandırılan bu okullar ülkemiz için uzun vadede daha çok Afrika ve Balkanlar ağırlıklı müthiş bir ‘gelecek’ projesidir. Özellikle Anadolu İrfanı düşüncesi ile harmanlanan bu mayanın tutmaması için hiçbir neden yoktur. Bu projeye DİB Diyanet Vakfı yanında en önemli partner YTB teşkilatıdır. Onların Türkiye Bursları programına eklenmesi önemli bir planlamadır. Bununla birlikte Maarif Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü de dolaylı partner olarak düşünülmelidir.
Her uluslararası projenin doğal olarak kendi açmazları ve problemleri de bulunur. Bunlar da baştan öngörülür ve tedbirleri geliştirilirse süreç gerçekten iyi yönetilmiş olur ve çok kazanımlı hâle gelir. Bu açmazların en önemli ikisi şunlardır. Mezunların çoğu doğal olarak ve planlandığı şekilde yüksek öğrenimlerini Türkiye’de yapacaklardır. Dolayısıyla bu öğrenciler ülkemiz şartlarına alıştıklarından iş hayatlarını da ülkemizde sürdürmek isteği oluşabilir. Buna bir de evlilik katarsanız proje tabiri caiz ise ‘gümlemiş’ olur.
Gerçekte beklenen ise bu çocukların üniversite eğitimlerini müteakip kendi ülkelerine dönmeleri ve orada ya bürokraside ya da iş hayatında önemli konumlarda görev üstlenmeliler. Böylece gönül coğrafyası yaklaşımını gerçekçi bir şekilde etkinleştirme misyonu realize edilmiş olur. Diğer açmaz; çocukların kendi ülkelerinden küçük sayılabilecek yaşlarda geldiklerinden ülkeleri ile olan bağlarında bir zayıflık hâlinin oluşmasıdır. Bu durum ayrı bir tehlikeyi barındırır. Ülkelerinde de bu çocuklara olan yaklaşımın sıhhatinin korunmasında yarar vardır. Bu sebeplerle eğitim sürecinde bu çocukların ülkeleri ile olan bağlarının güçlü tutulması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Son bir husus; model olarak özgün olan bu kurum üzerine akademik bir araştırma yapılmasının faydaları çoktur, zamanı da gelmiştir. Teşekkürümüz, akledenlere ve yöneticilerinden öğretmenlerine kadar emek verenleredir.
______________
Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili
Adana doğumlu. Kozan Lisesinden mezun oldu. Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdi. Lisansüstü eğitimini İstanbul Mimar Sinan Üniversitesinde Sosyoloji alanında tamamladı. Van Yüzüncü Yıl ve Marmara Üniversitelerinde öğretim üyeliğinde bulundu. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığında yöneticilik yaptı. Akademik çalışma alanları; sosyolojik bağlamda aile ve çocuk politikaları, şehir ve kültür çalışmaları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun sosyal yapısı, Özel yetenekli çocukların eğitimi politikalarıdır. Yayınlanmış yedi kitabı ve çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Bir çok mesleki ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticiliği vardır.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi ve KTO Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyesidir.
Kaynak. İnsaniyet.net