Diyarbakır’ın sevilen isimlerinden Ulu Camii Müdavimi Ramazan Pişkin hakkında açılan dava nedeniyle akıl hastanesine konuldu.
Amedhaber sitesinin verdiği habere göre; Yıllardır tarihi Ulu Camii'nde ücretsiz olarak hizmetlerde bulunan ve ziyaretçilere caminin tarihiyle birlikte İslam'ı anlatan Ramazan Pişkin, İslam’ı anlattığından dolayı birinin şikâyetiyle hakkında açılan dava nedeniyle akıl hastanesine kapatıldı.
2016 yılında birinin şikâyeti ile gözaltına alınan ve hakkında Diyarbakır 13’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılan Pişkin'in davası bir buçuk yıl önce psikiyatri hastanesinde tedavi edilmesi şartıyla sonuçlandı.
Davanın sonucuna tepki gösterip deli olmadığını söyleyen Pişkin, Bölge Mahkemesine itiraz etti. İtirazı reddedilen Pişkin, polisler tarafından alınarak Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi Psikiyatri Bölümünde yatırıldı.
İki haftaya yakındır hastanede akli dengesi olmayan hastaların arasında kalan Pişkin’le Amed Haber Gazetesi telefonla görüştü.
Hiçbir suçunun olmadığını ifade eden Pişkin, yaptığı çalışmalardan rahatsız olanların şikâyeti üzerine hakkında dava açıldığını belirtti.
Herhangi bir akli dengesinin bozukluğunun olmadığını dile getiren Pişkin, itiraz etmesine rağmen kendisine deli raporu verildiğini söyledi.
"Misyonerlik faaliyetleri görmezden geliniyor"
Hatırlanacağı üzere Pişkin daha önce yaşadıkları sorunlar hakkında şöyle konuşmuştu:
"Misyonerler, her tarafta İslam'a karşı faaliyet yapıyorlar. Para karşılığı insanları Hristiyan yapmaya kalkıyorlar. Bunlar görmezlikten geliniyor. Fuhuş ve misyonerlik serbest, İslam’ı tebliğ yasak. Ben kimseden zorla İslam'ı kabul etmelerini istemiyorum. Öneri sunuyorum. Ben onlara yumuşak bir dille buranın Camii ve Harem-i Şerif olduğunu anlatıyorum. Edeple gelen lütufla gider.”
Kaynak: Ulu Cami Müdavimi Ramazan Pişkin Akıl Hastanesine Konuldu
Not;
Diyarbakırlı Ramazan ...
Bu günler de Diyarbakırlı Ramazan ismi sosyal medyada ilk konuşulan meseleler arasında yer almakta. Yürütülen algı ise şöyle “ ilim irfan ehli , zahid bir hocaefendinin derdest edilerek tımarhaneye gönderilmesi “ esasında vaziyetin böyle bir durum ile alakası yok. Bölgeyi hasbelkader bilen ve bölgede etkin yetkin hocalarımızı, kanaat önderlerini tanıyan, dostluğu olan, oradaki camii imamı hocalarımızla hukuku olan bir kardeşiniz olarak meseleyi arz edeyim.
Öncelikle “ Ramazan “ kardeşimiz alim , arif , zahid yahut kurumsal hizmeti olan bir şahsiyet değildir. Kültürümüzde büyük ihtimam verdiğimiz, mevlanın aramıza bir ikramı kabul ettiğimiz meczup bir arkadaştır. Dolayısıyla dört tarafı mamur bir tebliğci değildir. Kalbine damlayanları kendince dile getirir. İnsanlara vaazu nasihatte bulunur. Diyarbakır Ulu Camii meskenidir. Namaz vakitleri gelir, hiç bir zaman imamların arkasında namaz kılmaz. Cuma namazına gitmez. Tek başına namaz kılar. Sosyal medyaya sığdırılan sözlerinin yanısıra selefi, vehhabi bir bakış açısı ve dili vardır. Bilemiyoruz belkide geçmişte okumaları bunlarla sınırlı olmuş, sonraki süreci de malum. Lakin tüm bunlar onun hasta olduğu hakikatini değiştirmez. Sözü delil kabul edilmez. Dinlenilir, ancak ittiba edilmez.
Yaşanılan süreç açısından ifade etmeliyim ki yargı isabetli ve maslahatına bir karar vermiştir. Zira cezai ehliyet yönüyle değerlendirildiğinde bu kardeşin sorumluluğu tam değildir. Dolayısıyla cezaevi yerine hastaneye yatırılması gayet maslahatına ve doğru olmuştur. Hastanede tedavisinin iyiye gitmesi durumunda, doktor raporuyla çıkarılması kuvvetle muhtemeldir.
Dolayısıyla bu durumu mevcut hükümeti islam tebliğcisi, alim, zahid birini tımarhaneye attı şeklinde değerlendirmemek ve oluşturulmak istenen algıya yenik düşmemek gerekir.
Saniyen ister aklı başı yerinde, ister meczup biri olsun sırf islami bir hususu dile getirdiği için sapık muamelesi görmesi asla kabul edilemez. Bir mabede var sayın ki bu kilise olsun, gireceğiniz mabedin gerektirdiği mabed adabına riayet etmek zorundasınız. O dinin müntesibi olmasanız da saygılı olmalısınız.
Burada camii adabına uymayan bir bayana uyarıda bulunmak ; kadının kılık kıyafetine, özgürlüğüne saldırı teşkil etmez. Sırf böyle bir uyarıda bulundu diye kimse suçlu da ilan edilemez. Bu hususu ayrıca tartışmalıyız. Bunu doğuran hukuki zemin varsa bir an evvel onarmalıyız. Onarılmadığı her an bir provakatif zemine ve en kötüsü mağduriyetlere yol açılabilir.
Ramazan kardeşin ismi şu anda müthiş bir provakanın aleti olmuş durumdadır. Kirli eller devrededir, islamla, dinle, diyanetle ilgisi olmayanlar mücahid kesilmiş durumdalar ve hastane önünde toplanmaya milleti davet ediyorlar. Maalesef muhafazakar kesimin duygularını da bu olayda çok iyi kullanıyorlar.
Meseleyi tamamen başka bir kulvara kaydırmalarına izin vermeyelim. Aklı selim ile bu olayın üzerine artık daha fazla gitmeyelim. İnanın ki mevcut zeminde adama hukuken yapılacak en güzel yardım şu an yapılmış durumda. Bunu meseleyi unutturmak için demiyorum asla. İnşaAllah yakın zamanda tedavisi tamamlanır ve tekrar Ulu Camide Ramazan kardeşi dinleriz.
Müderris Tayip Elçi
MEDAV BAŞKANI