Pek çok alanda işlerin sağlıklı yürümediğini hepimiz görüyoruz. Sosyal olaylar tabii akışına bırakılmıyor. Birileri kendi menfaatine uygun şekilde manipüle ediyor. Tabii olmayan imaj ve algı operasyonlarıyla karşı karşıyayız. Ülke yönetimi millî irade istikametinde şekillenmeli. Fakat hâkim güç daha seçim sürecinde millî iradeyi baskı altına alıyor; kendi amacına uygun olarak çarpıtıyor. Temeli sağlam kurulmayan ?mekanizma?, sonuna kadar ?arızalı? işliyor.
Geçtiğimiz hafta eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, bir konferansta, kendisini çeşitli entrikalarla görevinden eden trolleri gündemine aldı. Türkiye´deki olayların seyrinde ?para ile tutulmuş çeteler?in etkili olduğunu anlattı. ?Kim bunlar?? diye sorarak şöyle cevapladı: ?Troller? İletişim teröristleri? İnsanların şahsiyetini, izzetini bitirme görevlisi, para ile tutulmuş adamlar; bir anda algı oluşturuyorlar.?
Sayın Davutoğlu, daha sonra para ile tutulmuş trollerin, çetelerin ?Pelikan Dosyası? ile başbakanlığını sonlandırdığını söyledi. ?Pelikancıları ben tanıyorum, ama toplum bilmiyor? diyerek çalışma yöntemlerini açıkladı: ?Kimliklerini gizleyerek hakaretler yağdırıyorlar; iftira yolunu seçiyorlar; yalan haber yayıyorlar; ahlâkı yerle bir ediyorlar.? (07.12.2018)
Bunlar, Türkiye´nin geleceğini tehdit edenlerin, insanımızın şahsiyetini hiçe sayanların pervasızlığını gösteren korkunç itiraflar. Eğer, icraatın başında olan, devletin bütün kurumlarını elinde tutan bir başbakan; çeteler, troller, satılık adamlarla mücadele edememişse, vatandaşın durumunu siz düşünün! Türkiye insanı bu atmosferde kendisini güvende hissedebilir mi?
YÜZDE 50 oyla iş başına gelmiş eski bir başbakan ülke gerçeklerini anlatıyor: Troller? Çeteler... Parayla tutulmuş adamlar... Kimliğini gizleyen bu insanlar aramızda cirit atıyor. Devletimiz bunları ortaya çıkaramayacak kadar aciz değil. Savcılar bu anlatılanları ?ihbar? kabul ederek konunun üzerine gitmelidir.
?Parayla tutulmuş bu adamlar?ı kim kullanıyor? Çeteler, troller kimin adına çalışıyorlar? Türkiye üzerindeki gizli emelleri ne? Türkiye´yi iç çatışmanın içine mi çekmek istiyorlar? Uluslararası mahfillerle bağlantıları var mı? Şimdilik bilinen bir gerçek var: Bu adamlar Türkiye´nin içini oyuyorlar.
Türkiye kendisini savunacak kurumlara sahiptir. Sorumluluk mevkiinde bulunanlar görevlerini yapmalı. İhmalkâr davrananlar da takibe alınmalı.
Bu görev her şeyden önce milletin temsilcisi TBMM´ye düşer. Meclis konuyu enine boyuna araştırmalı. Türkiye´nin güvenliği, insanların şahsiyeti tehdit altında iken Meclis´in konuya ilgisiz kalması düşünülemez.
Seçim atmosferine girdik. Bazı sorumsuz politikacılar rakiplerini ?hain?, ?çete?, ?terörist? gibi sözlerle yaftalıyorlar. Adalet mekanizması bu korkunç iddiaların üzerine gitmeli; iddia sahiplerini ?ispat?a davet etmelidir. Bu tür insanları cezalandırma yetkisi mahkemelerin. Bu sözleri iktidar hırsı, çıkarı gereği söyleyenler de ?iftiracı? ilan edilmelidir.
Türkiye bir hukuk devleti. Kanun hâkimiyeti var. Ülkede ?orman kanunları? varmış havası estirenlere ?dur? denilmeli.
TÜRKİYE ?para ile tutulmuş? bir avuç çeteye, bir avuç trole teslim edilemez. Kimliğini gizleyen bu karanlık düşünceli insanlardan en büyük zararı Saadet Partisi gördü. 24 Haziran seçim kararı alınmadan önce, Türkiye´de bütün dikkatler Saadet Partisi´ne çevrilmişti. Genel Başkan Temel Karamollaoğlu FOX TV´ye konuk olduğunda, AKP Genel Başkanı da aynı saatlerde 3 TV kanalının ortak yayınına katılmıştı. Reyting ölçümlerinde Temel Karamollaoğlu´nun izlenme oranının daha yüksek olduğu görüldü.
İşi, medyayı kullanarak ?beyin yıkama? yöntemiyle götürmeye çalışan ihtiraslı zihniyet, o güne kadar, ?Erken seçim ülkeye ihanet olur? diyerek gezip dolaşıyordu. Fakat Saadet Partisi´nin ayak seslerini duyunca, erken seçimi ?ihanet? değil; ?kurtarıcı? olarak görmeye başladı.
Söz konusu zihniyet alelacele ?baskın seçim? kararı aldı. Seçim döneminde Saadet Partisi´ne karşı hakaret, yalan, iftira ve kara propagandanın her türlüsü yapıldı. Troller, uzaktan atış yapıyor; işin iç yüzünü öğrenmek için bir kere olsun Saadet Partisi yetkililerini TV´lerine konuk etmiyorlardı. Halkın vergileriyle beslenen devlet TV´leri de Saadet Partisi´ni stüdyolarına konuk etmedi.
Devlet ve yöneticilerin vazgeçilmez özelliği ?adalet?tir. Mülk adaletle ayakta kalır. Adaleti rafa kaldıran yönetici ?ateşten gömlek? giymiş demektir. Hem kendisini yakar; hem de ülkeyi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, ?Devlet mafya usulüyle yönetilmez? diyerek yöneticileri uyarıyor: ?Hükümet ülkeyi yönetemiyor. 16 yıldır yönetemeyenler, bundan sonra da yönetemez. Kaptan köşkünde oturanlar kendilerini emniyette sanmasınlar. Gemi batarsa hepimiz batarız. Gemiye sahip çıkmak zorundayız.?