Twitter Üst Yöneticisi (CEO) Jack Dorsey'in şirketinin artık siyasi içerikli reklam almayacağını ilan etmesinin ardından sosyal medyadaki siyasi reklamlar tekrar gündemin üst sıralarına tırmandı.
Amerika'da 2016 seçimlerinde yaşanan Cambridge Analytica skandalında yaklaşık 87 milyon Amerikalının Facebook'taki verilerinin çalınması ve sahte reklamlarla Amerikan seçmeninin manipüle edilmesi sonrası sosyal medyanın seçimler üzerindeki etkisi çok önemli bir hale gelmişti. Amerika'da 2020 seçimleri yaklaşırken Amerikan istihbaratı da harekete geçerek Facebook, Google ve Twitter ile 2020 seçimleri öncesinde alınması gereken önlemleri görüşmek üzere bir araya gelmişti.
Facebook'a verilen "yalan haber" reklamı
Demokrat Parti'nin başkan adaylarından Elizabeth Warren, geçen ay, Facebook'un reklam politikasını yine Facebook'a yalan reklam vererek eleştirmişti. Facebook Üst Yöneticisi Mark Zuckerberg'i hedef alan reklamda Zuckerberg ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Oval Ofis'te el sıkıştıkları bir fotoğrafa yer veren Warren, reklamda şu ifadelere yer vermişti:
"Facebook ve onun üst yöneticisi Mark Zuckerberg Başkan Trump'ın 2020'de yeniden seçilmesini destekliyor. Siz muhtemelen bu ifadelerden dolayı şaşkınsınız ve bunun nasıl doğru olabileceğiniz düşünüyor olabilirsiniz. Değil zaten. Zuckerberg, Donald Trump'ın yalan söyleyebileceği bir alan oluşturuyor. Eğer Trump bu reklamı televizyonda yayımlamak istese birçok kanal yayımlamayı reddederdi ancak Facebook kabul ediyor. Facebook zaten Trump'ın bir kere seçilmesine yardım etmişti. Şimdi de bir başkan adayının Amerikan halkına yalan söylemesine kasıtlı bir şekilde izin veriyorlar. Şimdi Zuckerberg'i sorumlu tutma zamanı."
Bu ifadelerin Facebook'ta uzun süre sponsorlu reklam şeklinde kalmasının ardından tartışmalar tekrar gündeme gelirken, Twitter CEO'su Dorsey'den gelen hamle, ABD'de özellikle Demokrat Partili yöneticiler tarafından büyük memnuniyetle karşılandı.
