Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

TÜSİAD’a seslendi.. Sakın ha muhalefet partisinin gazına gelmeyin

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TRT1 ve TRT Haber ortak yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı.

TÜSİAD’a seslendi.. Sakın ha muhalefet partisinin gazına gelmeyin

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TRT1 ve TRT Haber ortak yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı.

“Türkiye Ekonomi Modeli” hakkında bilgi veren Nebati, “Hem yeni bir model öne sürüyoruz hem de öne sürülen modelle dün Cumhurbaşkanımız adeta bir manifesto yayınladı. O andan itibaren de Türkiye’de birçok şey değişti.” dedi.

Nebati, bu değişimin “normalleşme” olduğunu belirterek, “Son birkaç aydır kur ataklarıyla ilgili yaşanan gelişmeler ve buna ilişkin yapılan yorumlar aslında normal olmayan bir şeyin tartışmasıydı. Şimdi normale döndük. Artık gerçek kişilerimiz, kurumlarımız, kamu yönetimimiz, siyasetimiz ve sizlerle her şeyin normal çerçevesi içerisinde devam ettiği bir sürece giriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Reel sektörün, ekonomik aktivitede bulunan aktörlerin önünü görebileceği çok önemli bir sürece girildiğini belirten Nebati, “Özellikle önümüzdeki yıl, bunun da semerelerini çok açık bir şekilde göreceğimiz bir yıl olacak.” dedi.

Uzun süredir Türkiye modeli, Çin modeli, Güney Kore modeli diye tartışmaların yapıldığına değinen Nebati, modelin neden Türk modeli olduğunu ve diğer ülkelerden nasıl ayrıştığını anlattı.

Nebati, gelişmiş olan ekonomilerin 90’lı yıllarda dünyadaki ticaretten yüzde 65’ler civarında bir payı aldığını, 2007-2008’de bunun yüzde 50 haline geldiğini, sonrasında ise gelişmekte olan ülkelerin bu payın büyük bir kısmını almaya başladığını anımsattı.

Türkiye’nin son 19 yılda ortaya koyduğu büyük hamleyle farkını ortaya koyarak öne çıktığını aktaran Nebati, egemen güçlerin aldıkları payların düştüğüne dikkati çekti.

Nebati, birlikte hareket edemeyen, ticaretin daraldığı ama aynı zamanda doğrudan yabancı yatırım girişlerinin de küresel sermaye akımlarının da risk ve oynaklık algısının artmasıyla da azaldığı bir döneme gidildiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bir defa bakın Türkiye 2020 yılında çok önemli bir şey yaptı. Krizde fırsatları en iyi şekilde kullanan bir ülke oldu. Bu çok önemli. Bunu kullanmasının temel sebeplerinden bir tanesi bulunduğu coğrafya, ikincisi 19 yıldır yapılmış olan altyapı yatırımlarının tamamlanmış olması, üçüncüsü her türlü pazara yakın olması, aynı zamanda özgün pazar olma niteliği kazanması, 3,5-4 saatte bir uçağa bindiğinizde 1,5 milyarlık pazara hızlı şekilde ulaşabilme ve bu pazarın da aynı zamanda çeşitli olması. Böylesine bir imkanlar silsilesi var.”

Türkiye’nin 2020’de doğrudan yatırımlarının birikimli olarak şu anda 12,7 milyar dolara ulaştığını belirten Nebati, “Sıcak para biz sevmiyoruz, istemiyoruz. Çünkü sıcak paranın ne zaman geleceği belli fakat ne zaman gideceği belli değil. Bu giderken de ne tür tahribatlar yapacağını da birçok defalar gördük, yaşadık.” dedi.

Nebati, Türkiye’nin maliyet avantajı, katma değerli ve yeşil üretime dayalı bir beceriye sahip olması, pazara yakın olması, nitelikli insan sermayesine sahip olan ender ülkelerden birisi olmasıyla dijital altyapıyı geliştirdiklerini ve cari dengeyi de sürdürülebilir bir alan olan ülkeler sınıfına soktuklarını söyledi.

“Orta gelir tuzağından çıkmak istiyoruz”

Orta gelir tuzağından çıkmak istediklerini aktaran Nebati, şöyle devam etti: “Kırılganlıklarımızdan bir tanesi, 2013 yılında 12 bin 500 dolar neredeyse kişi başına düşen gelire ulaştık ancak o günkü şartlar içerisinde hepimizin memnun olduğu bir durum vardı. Türk lirasının değeri tarihi olarak çok yüksek, fakat ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 56 idi. Bir problem daha var. Cari açığımız büyümeyle beraber yükseliyor. Bütün bunlar bizim o günlerden itibaren almaya çalıştığımız ve aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın sadece son 19 yılda değil tanıdığımız günden beri ortaya koyduğu bir şey. Bu ekonomik model Türkiye’nin şartlarına uygun hale gelirse özgün ve özgür olacak. Dolayısıyla bu kırılganlıklardan bir tanesi olan orta gelir tuzağından çıkmak, reel efektif değer kurunu kabul edilebilir bir seviyeye getirmek amacıyla da bu çalışmalar yapıldı.”

Nebati, bu oran yakalandığı takdirde optimal noktaya yaklaşılacağını aktararak, “2 liraya mal edilen şeyi 1 liraya yurt dışında almak emeğinizi, gücünüzü, katma değerinizi dışarıya sevk etmek demektir. Şimdiki anlayışımız o optimal noktayı yakalamakla dışarıya vereceğimiz gücümüzü aslında dışarıdan alacağımız imkanlarla değerlendirmek demektir ki bu kırılganlıklar üzerine gelebilelim.” diye konuştu.

“Son 1 yılda bir büyüme yok aslında bir sıçrama var.” diyen Nebati, sadece ihracat rakamlarında değil makroekonomik göstergelerde de bir sıçrama olduğunu anlattı.

Nebati, Türkiye’nin çok önemli özelliklerinden bir tanesinin, dramatik olarak bir düşüş yaşandığında çok hızlı şekilde toparlanma özelliğini ortaya koyabilmesi olduğunu söyledi.

Geliştirilen modele ilişkin bilgi veren Nebati, modelin temelinin cari açığın sıfırlandığı, hatta pozitif hale dönüştüğü fakat büyümenin de gerçekleştirileceği bir imkanlar silsilesini gerçekleştirebilmek olduğunu anlattı.

Nebati, bunun için de kırılganlık olan enflasyonun kabul edilebilir yani tek haneli seviyelere getirilmesi ve ülke içerisindeki dinamiklerin daha öngörülebilir hale getirilmesini hedeflediklerini vurguladı.

Türkiye’nin geçen yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yaşanan kapanma ve belirsizliğe rağmen yılı 1,8’lik büyümeyle kapattığına işaret eden Nebati, “2020 yılındaki muhteşem değişime ‘Tesadüfen oldu.’ dediler. Hep tesadüf dediler. Biz her çeyrekte rekorlar kırarak geldik.” diye konuştu.

Nebati, yıl sonu büyüme tahmininin sorulması üzerine de “Büyümede çift haneye doğru gidiyoruz, hedeflerimizin inşallah ötesine doğru gidiyoruz. ‘Bu 2020’de kendiliğinden oldu, 2021’de gerçekleştiremeyeceksiniz.’ dediler. 2021’de de büyüyoruz, umudumuz var ve geleceği çok iyi planlıyoruz.” ifadesini kullandı.

İhracattaki ve sanayi üretimindeki olumlu gelişmelere de işaret eden Nebati sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, dünyanın ihtiyacı olan her türlü ürünü çok hızlı şeklide sunma becerisine sahip. Türkiye artık bu şekilde geldiği noktaya kadar geldi, bundan sonra yapılması gereken şey, katma değeri yüksek yatırımlar ve ürünler, ileri teknoloji gerektirecek her türlü imkanın sağlandığı, ihracatın artmasına katkı sağlayacak ürünleri üretme vaktini yakaladı. Onun için Türkiye Modeli diyoruz. Bankalarımız güçlü, sermaye yeterlilik oranı gayet iyi, tahsili gecikmiş alacaklarda sıkıntı yok, kredi mevduat oranlarında da iyiyiz. Bütçe açığımız düşük, yüzde 3,5 demişiz, 3,5’un da altında. Cari açığımız da dediğimiz noktaların altında geliyor. Dünya cari açıkla, bütçe açıklarıyla uğraşırken Türkiye yüzde 3,5’un altında bütçe açığı ile gidiyor.”

Nebati, Türkiye’nin hane halkı, reel sektör, kamu sektörü ve finansal sektörün borçluluk oranlarında dünyanın çok altında olduğunu aktararak “Bir masa düşünün, bu masanın bütün ayaklarının sağlam bastığını. Dünya ülkeleri içinde bütün ülkelerle farklı şekilde ayakları sağlam basan bir masa. Böylesine bir ülkede siz kurlarla oynarsanız, kurların üzerinde birtakım spekülatif, manipülatif oyunlar oynarsanız, bu bir yere kadar gider. Sonra doğru olan şey, reel olan şey piyasaya hakim olur.” dedi.

Kurdaki gelişmelere yönelik soru üzerine de Bakan Nebati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının piyasa deyimiyle “satın alındığını” söyledi. Nebati, bireylerin gece geç saatten itibaren dövizlerini bozdurmaya başladığına işaret ederek “Büyük bir heyecan var, bazı internet siteleri kilitlendi, çöktü. Niye biliyor musunuz? Geldik, doğruların ve gerçeklerin olduğu ana geldik. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’de en güvenilir insanların başında. Söylediği şey mutlaka karşılık buluyor. Tedbirleri de ortaya koyduktan sonra koşmaya başladılar.” diye konuştu.

Nebati, alınan kararlara ilişkin yapılan “müdahale” benzetmesine tepki göstererek “Hayır kesinlikle, hiçbir şekilde müdahale olmadı.” ifadesini kullandı. Yapılan değerlendirmelerin spekülatif olduğunu aktaran Nebati, “Türk lirasının güçlü olmasından, birkaç aydır süren dalgalanmasının gitmesinden umutları çöktü, artık Türk lirasına saldırıyı mübah görmeye başladıkları ana gelmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

Zaten bir köpük olduğunu ve bu köpüğün önceki akşam gittiğini bildiren Nebati, piyasaya kesinlikle bir müdahale olmadığını vurguladı.

Kurdaki düşüşün yerleşiklerin satışıyla gerçekleştiğini bildiren Nebati açıklamalarına şöyle devam etti: “Çıkmış bir tanesi ne diyor; bir kamu bankası yöneticisi sistemin nasıl yapılacağını açıklamış ocakta tamamlanacakmış. Biz bugün sistemi girdik. Bugün kamu bankaları başladı, özel bankalar da sistemi işler hale getirdiler. ‘Parayı 6 aylık yatıranlar dövizdeki artışın yüzde 50’sini alacak.’ diyorlar. Bunu kimden öğrendin, bunu açıklayacaksın. Bununla ilgili biz de bildirimde bulunduk, bunla ilgili dava açılacak. Bu beyefendi hesap verecek. Bu ne demektir, bu Türk lirasına karşı yapılmış haince bir saldırıdır. Dün bir tane daha çıktı; yüzde 18 KDV gelecekmiş. Döviz alım satım işlemleri kambiyo işlemidir, yüzde 18 KDV nasıl gelir ya? Halihazırda, binde 2 oranında Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) uygulanıyor. Bizim dövizle, döviz işi yapanlarla alım satım yapanlarla işimiz yok.”

“Spekülasyon değil, manipülasyon değil, ihanettir”

Sermaye kontrolüne ilişkin tartışmaların sorulması üzerine de Nebati, “Türkiye’de bugüne kadar sermaye kontrolüne gidildi mi, gidilmedi. Serbest piyasa ekonomisi Türkiye’de ‘Serbest piyasa ekonomisi uygulanması gerekir.’ diyen birçok ülkeden daha serbest şekilde uygulanıyor. Bu ülkede can güvenliği, mal güvenliği, ırz güvenliği, inanç güvenliği sağlanmıştır. Kambiyo kısıtlaması veya serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf spekülasyon değil, manipülasyon değil, ihanettir. Hepsiyle ilgili işlem başlatıldı. Bu tür ihanetlere asla izin vermeyeceğiz.” dedi.

Bakan Nebati, Türkiye’nin kara yolları, havalimanları ve sağlık alanındaki altyapısının güçlülüğüne de dikkati çekerek şunları kaydetti:

“Türkiye şu anda altyapısını bitirdi. Bu model için tam zamanı. Türkiye alternatif tedarik merkezi, küresel üretim ve tedarik merkezi olması gereken ülkelerin başında geliyor, doğrudan yatırım çeken ülkelerin başında geliyor. Dolayısıyla Türkiye bu tarihi fırsatı değerlendirecek. Makroekonomik istikrarı sağlayarak ve yüksek katma değerli üretimi, ihracatı, istihdamı artıracağız. Cari açık sorununa kalıcı olarak çare bulacağız, orta gelir tuzağını aşacağız, küresel değer zincirlerinde üst sıralara çıkacağız. Modelimiz yüksek büyüme, düşük cari açık. Önceki modellerde 1990’lı yıllarda düşük büyüme, düşük cari açıktı. Eh güvenli, artık yetersiz. 2002-2020 döneminde yüksek cari açık, yüksek büyüme var; risk var. Şimdi modelimiz, yüksek büyüme ve düşük cari açık. Modelimizin temeli bu.”

Türkiye’nin bir demokratik geleneği olduğunu ifade eden Nebati, serbest piyasa tecrübesinin yadsınamayacağını, çok dinamik ve iştahlı bir ekonominin olduğunu ifade etti.

Nebati, Türkiye’yi durduramadıklarını dile getirerek “Hem çalışkanız hem harcıyoruz ve dünyaya üretiyoruz. Böylesine dinamik bir ülke. Güçlü bir iş dünyamız var. Bu model ihracat eksenli bir kalkınma ve dikey büyümeyi getiriyor. Ana politikası, ihracat teşvikleri, Ar-Ge’ye destek, yıldız ve sektör firmaları seçme, çevre dostu yenilikçi yatırımları destek. Destekleyici politikalar var, istihdam politikamız, temel bilimlere ve mesleki eğitime destek, vergi ve sosyal politikalar, altyapısı finansal istikrar ve fiyat istikrarı, sürdürülebilir ve dengeli bir maliye politikası.” diye konuştu.

Asla maliye politikasından taviz vermeyeceklerini belirten Nebati, Türkiye’de para ve maliye politikalarının birlikte yürüdüğü, tüm kurum, kuruluş ve bakanlıkların ortak bir söylemle, bütüncül bir bakış açısıyla ana politikalara bağlı olmak kaydıyla yürünebilecek bir dönem olduğunu söyledi.

Nebati, yeni ekonomi modelinin, yenilenmiş altyapı ve lojistik avantajları, dinamik reel sektörü, siyasi istikrar ve kapsayıcı kurumlarıyla, serbest kambiyo rejimine tam bağlılıktan vazgeçmemesiyle, ekonomik politikalarını daha şeffaf ve öngörülebilir düsturu ile, dengeli ve sürdürülebilir bir maliye politikasıyla piyasadaki oynaklığı azaltmaya yönelik makro ihtiyati tedbirlerle ve piyasa beklentilerini iyileştirecek reel sektörün önünü daha iyi görmesini sağlayacak bir model olduğunu vurguladı.

Bakan Nebati, Türkiye’nin 1960’lardaki Çin veya Güney Kore olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Biz 2021 yılındaki Türkiye’yiz. Tüm altyapı yatırımlarını gerçekleştirmiş, kişi başına düşen geliri itibarıyla belli bir noktaya ulaşmış ve umudu olan, dünya pazarının tam göbeğinde olan ve bunu salgında da pekiştiren, farklılığını ortaya koyan, hiç kimsenin ummadığı bir dönemde bile sağlık sektöründe mucizeler adeta ortaya koyan bir ülkenin bu yeni modelini gerçekleştireceği süre, birilerinin tahmin ettiği gibi ne bir Güney Kore ne de bir Çin süresidir. Süre Türkiye’yi 158 dolarlardan 8500 dolar karşılaştırmasıyla en az kırk kat üst bir ivme ile gerçekleştirecek bir süreç demektir. Ne demek bu, bir paket güvenilen, umut duyulan insan tarafından Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı. Şu an döviz kurlarındaki düzelmeye bakın.”

“Parasını çekmeye gidenler kapıdan geri döndü”

Nebati, kurda çözülmenin başladığına işaret ederek “Bireyseller yarışıyor, bu daha da devam edecek. Bugün bankaları da takip ettim, bireysellerdeki likidite talebi geçen cumaya göre 4’te 1’e düştü. Bir hafta öncesine göre normalleşme sınırlarına bugün itibarıyla geldi. Parasını çekmeye gidenler kapıdan geri döndü. Neden? Güven geldi.” ifadelerini kullandı.

Bireylerin akılcı olduğunu her insanın kendi geleceğini düşündüğünü bunun ayıp olmadığını belirten Nebati, şöyle devam etti:

“Ama Türkiye’deki birileri bu ülkedeki kaosla iktidar değişimini hedeflediği için bazen bir yalpalama ve onun neticesinde de bireylerin etkilenmesi söz konusu olabiliyor. Türkiye’deki makroekonomik göstergelerin hiçbir şekilde doları dün gündüz olan noktalara getirecek bir karşılığı yoktu. Sonuçta bireyler şunu gördü, güvenli bir açıklama, akılcıl bir tedbirler serisi. Biz bu tedbirlerle Türkiye’de yaşayan tüm bireylerin gerçek kişilerin ihtiyacını karşılayacak, aynı zamanda kurumsal tüzel kişilerin de her türlü ihtiyacını giderecek önemli bir tedbirler silsilesi açıkladık, anında uygulamaya girdik.”

Bakan Nebati, kurdaki düşüşün devam edip etmeyeceğinin sorulması üzerine de “Kurda köpüklerin gittiği, gerçek fiyatlamanın oluştuğu bir noktaya doğru gidiyoruz. Kur iyi bir yerlerde dengeye gelecektir.” ifadelerini kullandı.

Gerçeklerden, piyasadan uzak olmadıklarını, her şeyden haberinin olduğunu, bir karar almadan ilgilileri dinlediğini dile getiren Nebati, son birkaç aydır, muhalefetin, sosyal medyanın destekleri ve bazı STK’lerin ortaya koyduğu davranış ile öngörülebilirliği ve istikrarı zedeleyecek açıklamalarla bu noktaya gelindiğini dile getirdi.

Nebati, Bakan Yardımcılığının son dönemlerinde her alanda sivil toplum kuruluşları ile toplantılar yaptığını ifade ederek bakan olur olmaz ilk toplantılarını iş dünyası ile yaptıklarını hatırlattı. Nebati, şunları kaydetti:

“İş dünyasında da Ahmet, Mehmet gelsin o gelmesin bu gelmesin demedik. Hangi ideolojiden olursa olsun beni ilgilendirmez, ülkeye bir katkı sağlıyorsa tamam. Bankacılar da dahil olmak üzere o gün toplantıda 67 kişi ile 6,5 saat süren bir toplantı yaptık. Modelimizi anlattık, her söz almak isteyen kişiye söz verdik, 42 kişi söz istedi, sınırlama yok. Her şey açık bende kural budur. Eleştiri nezaket kuralları bir saygınlık içerisinde yapıldığı sürece her şey söylenebilir. Ama ideolojik tutumla, bunlar gitsin de ne olursa olsun anlayışı ile yapıldığında biz anlaşamayız. Her şey söylendi, tüm talepler dile getirildi. Şeffafız, açık sözlüyüz, her türlü söylemi dinlemeye hazırız ve dinledik.”

İstişareye devam edeceklerini, iletişimi koparmayacaklarını dile getiren Nebati, “Ana muhalefet partisi son 20 yıldır oy oranını yüzde 25’ten yüzde 25,3’e çıkardığı için binde 3’lük bu artıştan dolayı kendisini iktidarda zannetmeye başladı ve seçim olmayacağını bile bile her gün erken seçim teranesi ile iş dünyasının önünü kapattı. Zannetti ki bugün akşam iktidar gidiyor. ” diye konuştu.

Nebati, TÜSİAD’ın da söz konusu toplantıda olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu: “TÜSİAD, sen geldin toplantımdaydın, gayet iyi iletişimimizi kurmuştuk, ne oluyor da hemen şiddetli bir açıklama yapıyorsun? İçeriden de bu açıklamadan rahatsız olduğunu ifade edenler çok. Sevgili TÜSİAD sakın ha muhalefet partisinin gazına gelmeyin. Çünkü onlar zannettiler ki bu iş böyle bitiyor. Bak ben size söyleyeyim, siz bize tavır takınırsanız bu millet size tavır takınır. Siz bizim gideceğimizi zannediyorsanız, 2002 yılından bu yana yapılan seçimlerin neticesine bakın ‘Biz geliyoruz’ diyenler hepsinde sizi yalnız bıraktı. Biz yine birlikte çalışacağız. Bizim sizinle bir alıp veremediğimiz yok. Gelin hep beraber bu ülkeye hizmet edelim. Biz bir gemideyiz, siz geminin en üst katında oturuyorsunuz, havuzlu kamaralarınız var, kamaralarınız çok şık. Döviz kurundaki bir değişimden en fazla etkilenen sizlersiniz, öyle bir bağırıyorsunuz ki, dövizle işi olmayan aşağıdaki insanlar koşa koşa döviz alıyorlar sonra da elinde patlatıyorsun. Yazık değil mi kaybımıza? En fazla kaybeden TÜSİAD başta olmak üzere en büyük oyuncularımız. Türkiye’de döviz borcu olanların yüzde 75’i 1000 firmaya ait, bireyler kurumlar borçlu değil, bu borcu asıl yüklenen sizsiniz. Peki siz bu dövizin köpüklü bir şekilde makroekonomik göstergelerle asla bağlantısı olmayan böyle bir sonuca nasıl katlanıyor sonra da size bir telefonla ya da bir gelişle iktidara çeki düzen vermeye çalışıyorsunuz?”

Bakan Nebati, asgari ücretliye yüzde 50’nin üzerinde artış yaptıklarını ifade ederek “Asgari ücretliyi biz ezdirir miyiz, olacak şey mi? Bir işçinin yüzünün asılarak gitmesine biz katlanamayız, Sayın Cumhurbaşkanımız hiç katlanamaz. Evine mutlu dönmesi lazım, onun için yaptık.” ifadelerini kullandı.

Sadece asgari ücretlilerden değil, tüm ücretlilerden damga vergisini kaldırdıklarını, buna memurları da eklediklerini belirten Nebati, “Bu seni ezdirmeyeceğim demek. Çünkü enflasyondan en fazla etkilenecekler bizim gözdemiz. Türkiye’de enflasyonun üstesinden geliriz.” diye konuştu.

Enflasyonun altında kimseyi ezdirmeyeceklerini, buna izin vermeyeceklerini vurgulayan Nebati, içerisinde ABD ve Almanya’nın da bulunduğu pek çok ülkenin enflasyonla mücadele içerisinde olduğunu ifade etti.

Türkiye’de bu konuda atılacak adımların ve alınacak tedbirlerin belli olduğunu ifade eden Nebati, “Fiyatlar toparlanırken fiyatlarını geri çekmeyenler; kazancın senin ortak değiliz ancak fırsatçılık yaparsan, bu ülkeye zarar verecek adımlar atarsan, çok farklı hareketlerde bulunursan, bundan sonra Hazine ve Maliye Bakanlığının nasıl bir Bakanlık olduğunu anlayacaksın.” diye konuştu.

Nebati, bazı sektörlerin gereksiz yere fiyat artışı yapmayarak müşterilerine ihanet etmediğini vurgulayarak bazı kesimlerin ise sebepsiz yere gerçekleşen döviz artışlarını bire bir fiyatlarına yansıttığını dile getirdi.

Böyle bir dönemde bazı kalemlerdeki fiyat artışlarının makul görülebileceğini anlatan Nebati, “Bundan sonra döviz kurlarında hızlı bir toparlanma olacak. Bu konuda hiçbir tavizimiz yok.” ifadesini kullandı.

Nebati, Türkiye’de maalesef bazı kesimlerin sosyal medyanın etkisinde kaldığına işaret ederek bu konuda gündemi manipüle eden, yalan yanlış pek çok bilginin, geçek olmayan sanal hesaplar üzerinden dolaşıma sokulduğunu anlattı.

“Türkiye dün akşam itibarıyla gerçekleri gördü”

Tüm bu yalan bilgilere karşı gerçeklerin elbet bir gün ortaya çıkacağını dile getiren Nebati, “Türkiye dün akşam itibarıyla gerçekleri gördü. Çünkü makroekonomik göstergelerle asla bağdaşmayan büyük bir çatışma vardı. Bu çatışma düzeldi. Sosyal medya üzerinden yalan yanlış propaganda yapanların canına okuyacağız. Kimsenin Türk Lirası ile özellikle de başta küçük yatırımcılar olmak üzere bireylere ve Türkiye’ye zarar verme hakkı ve yetkisi yoktur.” ifadesini kullandı.

Nebati, gerçek kişilerin tamamının açıklanan modelden faydalanabileceğini belirterek şunları kaydetti: “Diyelim ki döviz hesabınız var 10 bin dolar ya da 100 bin liranız var. İki yoldan gidelim. Getirin 10 bin dolarınızı bugünkü kurdan çevir diyoruz. Üç ay sonra ben dövizimi istiyorum derseniz 10 bin dolar karşılığı liranızı alırsınız, Merkez Bankasının o gün 11.00’de açıkladığı fiyatlarla. İkinci olarak 100 bin lira ile dolar almak isterseniz biz almayın diyoruz. Biz 100 bin lira karşılığı kaç dolar geliyorsa o kurdan parasını lira olarak tutuyoruz. Dönem sonunda kaç dolar karşılığıysa 100 bin liranın üstünü biz tamamlıyoruz. Altta kalırsa git paranı harca diyoruz. Katılım bankaları da sistemin içerisinde resmi olarak. Ama kendileri enstrümanlarını geliştirerek sisteme adapte olacaklar.”

“Ekonomi aktörleri bu saatten sonra trollere çok sert tepki gösterecek”

Türkiye’nin makroekonomik göstergelerinde bir problem olmadığını ifade eden Nebati, “Hazinemiz ve Merkez Bankamız ile günler süren çalışmalar yaptık, alternatif senaryoları önümüze koyduk. En kötü senaryoda bile bireyler karlı çıkıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Nebati, dövizlerin artmasından kaynaklanan problemin en çok bankaları etkilediğini anlatarak bankaların mevcut uygulamadan çok memnun olduğunu dile getirdi.

Dün akşamdan beri Türkiye’deki hızlı değişimi hissettiklerini ifade eden Nebati, “Ekonomi aktörleri bu saatten sonra muhalefetin ya da sosyal medyada birtakım trollere, yalan dolan işlere çok sert tepki göstereceklerdir.” dedi.

“Döviz tevdiat hesaplarından ve döviz cinsinden TL vadeli hesaplara dönülmesi halinde Merkez Bankası mevduat ve katılım fonu destek sağlayacaktır.” diyen Nebati, Bakanlığın da vadeli faiz tutarı ile kur karşılığı arasındaki farkı karşılayacağını bildirdi.

Nebati, yastık altı altın ve döviz alışkanlıklarından ve bunları neden çıkartmak gerektiğinden bahsederek Türkiye’de böyle bir alışkanlık olduğunu söyledi. Türkiye’de yastık altında 280 milyar dolar karşılığı 5 bin ton altın olduğunun varsayıldığını belirten Nebati, şunları kaydetti:

“Türkiye altın seviyor. Bunu finansal ekonomik sisteme katmıyor. Paylaşılmasını, görülmesini istemiyor. Diyoruz ki ticarete karıştırılmamış bir parayı altına istiflemenin inanç anlamında da hiçbir karşılığı yoktur. Getir altınını ister altın günüyle ister bankalarımızın ortaya koyduğu yeni enstrümanlarla altını koy. İster bunu saf altına döndürelim ister bunun karşılığında sertifikanı verelim. Yeter ki sen altınını getir. Pırlantanı da getir diyeceğiz. Bunları getirin koyun. Ekonomiye kazandırılmamış hiçbir malın aslında değeri yoktur.”

 

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER