Türklerin ikinci en büyük inancı

Metin Münir - 13.09.2018

Türklerin ikinci en büyük inancı

Sanırım Türkler arasında Müslümanlıktan sonra en yaygın inanç, Batılıların Türkiye´yi bölmek veya zayıflatmak için sürekli bir uğraş içinde olduğudur.

Osmanlı´dan beri süre gelen bu inanç... Belki buna saplantı demek daha doğru olur... Cehennem ateşi gibi hiç sönmez. Kim iktidarda ise onun tarafından beslenir. Muhalefetteki partilerin çoğu da ona yardım eder.

Bu konuda siyasilerin cami, medya, milliyetçi ve İslamcı akademisyenler gibi gönüllü kolaylaştırıcıları vardır.

Ne iyi giderse hükümetin işidir, ne kötü giderse dışarıdan yönetilen komploların sonucudur.

Aslında bu inanç o kadar köklü ve yaygındır ki propagandasının yapılmasına bile ihtiyaç yoktur.

Ama gene de yapılır, çünkü komplo teorilerinin esas fonksiyonu başarısızlığın, geriliğin, aptallıkların ve krizlerin sorumluluğunu üzerimizden alıp başkalarının üzerine atmaktır.

Bizi aklamak, temize çıkarmak, rahatlatmaktır.

Kendimizde veya bizi yönetenlerde kabahat aramaktan vazgeçirmektir.

Bir şeyin olmasına, yapılmasına sebep olan, yol açan biz veya yöneticilerimiz değilse neden kendimize veya onlara yüklenelim?

Neden kendimizi düzeltelim veya onlara düzelmeleri için baskı yapalım?

Devletler genelde birbirlerini sevmezler ve avantaj sağlamak için sürekli rekabet içindedir, aynı malı üreten veya satan iş insanları gibi.

Türkiye, bu didişme denkleminin bir parçasıdır. Sevmez ve sevilmez ve rekabet içindedir.

Ama Batılıların onu batırmak için komplo kurduğu doğru değildir. Bunun bin bir nedeni var, ama en önemlisi, batarsak iyi bir müşteri olma özelliğimizi yitireceğimizdir.

Batı mal alıp satan, borçlanan ve borcunu vadesinde ödeyen, üyesi olduğu askeri ittifakların vecibelerini yerine getiren, güven içinde ziyaret edilebilen bir Türkiye ister.

Müflis veya zayıf bir Türkiye istemez.

Böyle bir Türkiye ne işine yarayacak?

Orta Doğu dünyanın önde gelen savaş ve belirsizlik bölgesidir. Avrupa Birliği´nin bittiği yerde başlayan Türkiye, yakın zamana kadar bu bölgede bir istikrar adasıydı. Batı onu Orta Doğu ile arasında duran güvenilir bir kale olarak görüyordu.

Türkiye kaos içine girerse Orta Doğu, AB´nin hududuna dayanır. Batı´nın bunu istemesi için aptal olması gerekir.

Dünyayı nasıl görürsen dünya da seni öyle görür.

Benim kişisel düşüncem şudur: Türklerin Türkiye´yi bölmek veya batırmak için dış yardıma ihtiyacı yoktur. Bu işin altından kendileri mükemmelen kalkabilir.