Türkiye’nin doğu illerinde meydana gelen büyük depremin ardından, birçok yabancı ülke arama-kurtarma ekiplerini bölgeye gönderdi. Bu ülkelerden biri de Ak Parti hükümetinin son dönemde normalleşme kararı aldığı işgal rejimi İsrail’di.
8 Şubat 11:50’da Twitter’daki resmi büyükelçilik hesabından İsrail, “ Deprem bölgesinde sahra hastanesi kurmak üzere, aralarında arama kurtarma uzmanı, tıbbi hekim, doktor, hemşire ve paramedikler bulunan 230 kişilik bir IDF (İsrail Savunma Kuvvetleri) acil yardım ekibini ve yüzlerce ton malzeme taşıyan 15 İsrail askeri kargo uçağı bu akşam Türkiye'ye ulaştı.” açıklamasında bulundu.
İsrail Ekibinde Yüzleri Kapalı Kişiler Var!
Türkiye’ye gelen İsrail ekibi, arama-kurtarma ve ilk yardım faaliyetleri için deprem bölgesine intikal etti.
Ancak yapılan açıklamanın altına koyulan fotoğraflardan bir tanesinde, İsrail ekibindeki bazı kişilerin yüzlerinin kapatılmış olduğu dikkatlerden kaçmadı. Ayrıca fotoğraf oldukça düşük çözünürlükte yüklenmiş. İlgili sayfadaki diğer fotoğraflar incelendiğinde bu durumun da sıradışı olduğu hemen anlaşılabilir.
Aynı durum, İsrail’in Twitter’daki kendi resmi sayfasında 7 Şubat’ta paylaşılan fotoğrafta da görüldü. Fotoğrafta en az 16 kişinin yüzü buğulanmış şekilde bulunuyor.
Bu tespitler akıllara şu soruları getirdi:
Türkiye'ye deprem-kurtarma ve ilk yardım faaliyetleri gibi insani müdahaleler için gelen İsrail ekibindeki bazı kişilerin yüzleri neden bulanık?
İsrail, ekibindeki bazı kişilerin yüzlerinin tespit edilmesini neden istemedi?
Yüzü kapatılan kişiler ajan mı?
Deprem-kurtarma faaliyetleri için bölgeye gelen bu kişiler bu faaliyetlere katılmadılar mı?
Bu kişilerin asıl görevleri nedir?
Güvenlik gerekçesiyle böyle bir tedbir alındıysa, çekinilen durum nedir?
Deprem-kurtarma faaliyetinde yer alan kişilerle ilgili neden güvenlik sorunu olsun?
İsrail’in gerek Filistin gerekse Ortadoğu coğrafyasında yürüttüğü zulüm, bozgunculuk ve fesad merkezli siyaseti göz önüne alındığında, fotoğraflardaki bu bilinçli müdahale daha da şüpheli hale gelmektedir. Özellikle Suriye’de patlak veren iç savaşta İsrail’in oynadığı rol düşünüldüğünde, olayın daha ciddiyetle ele alınması gerektiği tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmaktadır.
Yaycı: İç Çatışmalar Kaşınabilir
Bu bağlamda, eski Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın, depremin hemen ardından çeşitli kanallarda yaptığı açıklamalar da dikkat çekti.
Ezber Bozan TV adlı Youtube kanalında, Hakan Tunç’un konuğu olan Yaycı, ABD’nin 2002 yılında yaptığı Millenium Challenge adlı tatbikatın senaryosunda deprem sonrasında bir ülkenin işgal edildiğini ve ABD basınının bu ülkenin Türkiye olduğunu zamanında yazdığını söyleyerek, bu iddiaların hafife alınmaması, başta devlet ve ordu olmak üzere tüm halkın uyanık kalması gerektiğini vurguladı.
Yaycı, 99 depreminde Yunanistan gibi bazı ülkelerden gelen arama-kurtarma ekiplerinin ajanlık faaliyeti yürüttüklerine şahit olduğunu hatırlatarak, aynı durumun bu depremde de yaşanmasının mümkün olduğunu söyledi.
Ayrıca Yaycı, ordunun OHAL bölgesinde idareyi devralmasını ve yabancı ülke askerlerinin bölgeye gelmesini isteyenlerin ülkede iç karışıklık çıkmasını kollayanlar olduğunu söyleyerek, bölgedeki gerginliğin iç çatışma çıkartılması için kullanılabileceğini, uyanık olmak gerektiğini vurguladı.
Yaycı’nın 2002’deki ABD tatbikatıyla ilgili 20.06.2022 tarihinde, depremden 7 ay önce kaleme aldığı yazı şu şekilde:
ABD'NİN '2002 MİLLENNİUM CHALLENGE' TATBİKATININ BUGÜNE SÖYLEDİKLERİ
"19 Haziran 2022 tarihli Yunanistan medyası Pentapostagma haber organının gündeme aldığı bir haberde ABD kanlı CBS TV'nin Trakya'yı Yunanistan'a, İstanbul'un batı yakasını ise Ekümenik Patrikhane Şehir Devleti olarak gösteren bir harita yayınlanmış ve haberin başlığı ise "ABD 96 saatte Ankara'yı işgal edecek" olarak atılmıştı. Fransız donanmasının da olası bir Türk-Yunan savaşında Yunanistan'ın yanında yer alacağını belirten haberin arka planı 2002 yılındaki "Millennium Challenge" yani "Bin Yılın Meydan Okuması" isimli ABD tatbikatını akıllara getirdi."
BİN YILIN MEYDAN OKUMASI
Millenium Challenge 2002; ABD Ordusunun “Bin Yılın Meydan Okuması” ismi altında 24 Temmuz 2002’de Lozan’ın yıldönümüne gelen bir tarihte Nevada Çölü’nde icra ettiği 22 gün süren bir tatbikat olarak kayıtlara geçmişti. Tatbikatın senaryosu ise hayli ilginçti çünkü; Akdeniz'de bir ada sorunu yaşayan ve birçok azınlık barındıran bir ülkeyi kapsayan bir tatbikat. Hedef ülkenin stratejik açıdan iki kıtayı birbirinden ayıran bir su yolunun üzerinde ve iki kıtada birden toprağı bulunuyor."
96 SAAT VURGUSU 2002'DEKİ TATBİKATA BİR ATIF
“Senaryosu : Hedef ülke, bazı denizyollarını kontrol etmektedir. bir ada ülkesiyle şiddetli sorunları vardır. bu ülkede çok büyük bir deprem olur. sivil hükümet depremle mücadele edemez ve kaos durumunda ordu duruma el koyar. uluslararası yardım çağrısı yapılır. ABD yardımlarının kendi askerleri tarafından yapılmasını şart koyar. böylece ülkeye girmekte olan ABD askerlerinin miktar ve faaliyetlerinden kuşkulanan hedef ülke ordusuyla ABD ordusu arasında savaş çıkar ve ülke 96 saat içinde işgal edilir. Associated Press’in iddiasına göre ise tatbikat senaryosunda hedef ülkenin Türkiye olduğu bilgisi haberleştirilmişti.”
BÜYÜK GÜÇLER HEDEF DEĞİL, YÖNTEM DEĞİŞTİRİR!
"Geldiğimiz noktada Yunanistan özellikle ABD ve diğer Batılı güçlerden aldığı destekle Türkiye'yi siyasi ve askeri olarak tehdit etmeye ve şemsiyesi altına girdiği odakların Türkiye'yi işgal edeceğini belirten açıklamalarda bulunuyor. Bunun en yakın örneği ise Pentapostagma'nın 19 Haziran 2022 tarihli haberi. Haber içerisinde 2002 yılındaki tatbikat senaryosundaki ifadeler birebir kullanılarak "Türkiye'nin ABD tarafından 96 saat içerisinde işgal edileceği" net bir şekilde belirtiliyor. Yunanistan'ın son 200 senedir Türk Milleti'ne yönelik her saldırganlıkta vekil güç olarak büyük güçler tarafından kullanıldığı gerçeği düşünüldüğünde, Türkiye'ye yönelik uluslararası planların yine Yunanistan üzerinden devreye sokulacağı Yunan medyası tarafından ikrar ediliyor. Millennium Challenge 2002 tatbikatı da Cihat Yaycı'nın deyimiyle "büyük güçlerin hedef değil, yöntem değiştirdiği" gerçekliğini günümüzdeki olaylarla net bir şekilde ortaya koyuyor."
Kaynak: İslâmî Analiz