Şaka bir yana, insanoğlunun dijital çağda tek tuşla dünyayı yok etmesi mümkün ama bunu yapmayacak. Bunun yerine cep telefonundan hazır gıda siparişi verdiği tek tuşla kendini yok etmeyi başaracak gibi gözüküyor!
Dijital teknoloji karın doyurmuyor ama her türlü ihtiyacını bir tuşla giderebiliyor.
Değişen yaşam biçimlerinden küresel ekonominin yönünü tahmin etmek zor değil.
İnsanoğlu her gün en az 3 öğün tüketiyor.
İnternet kuşağının kutsal insanları arasında yerini alan diyet uzmanlarının önerileriyle tüketim ara öğünlerle iki katına çıkıyor.
Ve bu çağın insanları eskiye göre daha fazla oturarak iş yapıyor.
İş yaparken de yine eskiye göre daha çok yiyor ve içiyor.
Hareket azalıyor ama tüketim artıyor.
TV kanalları yemek programlarıyla dolu.
Gastronomi en cazip alan.
Yani gelecekte hareketsizliğe dayalı hastalıkların artması kuvvetle muhtemel.
**
Önümüzdeki dönemin ana sektörlerinin tarım, sağlık ve teknoloji olduğu çok net.
“Türkiye’nin petrolü gıdadır” diyen tarım sektörü temsilcileri haklılar.
İstanbul Ticaret Borsası öncülüğünde Güvenilir Ürün Platformu desteğiyle hayata geçirilen Borsa Meydanı’nda Sektörler Konuşuyor bilgilendirme toplantılarının ilkinde hububat ve bakliyat sektörü ele alındı.
İnternet üzerinden Hububat’ta Küresel Trendler ve Türkiye başlığı ile gerçekleştirilen etkinlikte sektör temsilcileri Türkiye’de ve dünyada tarımda üretimle rakamları ve gelişmeleri anlattılar.
İSTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Bakliyat Ticareti Meslek Komitesi Üyesi Hakkı İsmet Aral’ın verdiği bilgilerden küresel ekonomide tarımla ilgili rakamları ve gelişmeleri öğrendik.
Öğrendiğimiz bilgileri paylaşalım;
“Türkiye’de ortalama 33 milyona yakın bir çöp toplanıyor ve bunun yüzde 45’ine yakını organik madde içeriyor, bunlar bölgesel yaptığımız çalışmalarda ortaya çıktı.
Yani 14,5 milyon ton gıda her sene Türkiye’de çöpe atılarak israf ediliyor.
Bunun parasal değerini de yaklaşık 1 dolardan hesap ettik, toplam 14,5 milyon doları ülke olarak her sene çöpe atmış oluyoruz.
Neredeyse ihracatımız kadar gıdayı çöpe atmış bulunuyoruz.”
**
“Uluslararası bakliyat konseyinin rakamlarına göre son 25 senede dünyada 60’ın üzerinde ülke bakliyat üretmeye başladı.
Türkiye 90’lı yıllarda yani 53 milyon nüfusa sahipken 1,5 milyon ton bakliyat üretmiştir.
Bu üretim rakamlarını yakalamış bir ülke olarak bugünlere gelince ekim alanları azalmıştır. 1990’larda 20 milyon dekar olan ekim alanları bugünlerde yüzde 65azalarak yaklaşık 31 yılda 7 milyon dekara gerilemiştir.
Türkiye’nin üretim rakamları ise 1 milyon tonlara düşmüştür.”
**
“Ülkemiz bugünkü nüfusunu kendi ürettikleri ile maalesef doyuramadığı için ithalata yönelmiş durumdadır.
1994 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi bakliyat alım desteklemesini kesti, ondan sonra bakliyat üretimi Türkiye’de ciddi manada düşmeye başladı.
Son 2 senede Toprak Mahsulleri Ofisi bunca sene sonra ilk defa alım desteği olarak bakliyata destek olmaya başladı.
Bugün Türkiye olarak 630 bin ton nohut, 220 bin ton fasulye, kırmızı mercimekte 300-311 bin ton, 40 bin ton yeşil mercimek rakamlarına ancak varıyoruz.
Toplamda 1 milyon 200 bine yakın bir üretime sahip ülkeyiz.
90’lı yıllardaki potansiyel devam etseydi bugün 2 milyon tonun üzerinde bakliyat üretimine ve en az 750 bin tona yakın ihracata sahip olacaktık.”
**
“Türkiye kendi yerli ürettiği tohumlarını kaybetmek üzere. Osmancık ve baldo’su ile ortaya çıkardığı bu tohumları maalesef kaybediyoruz ve dışarıdan gelen ürünlerden müşteriler çok memnun değil ve buna bağlı olarak halkın pirinç tüketimi azalıyor.
Tarımsal üretimin arttırılması için bizim gerçekten algıyı çok yüksek tutmamız gerekiyor.
İç piyasa yurtdışındaki fiyatlara göre oluştuğu için yurt dışındaki artışlar ve TL’nin dolar karşısında değerinin düşmesi fiyatların son dönemde hızla yükselmesine ve insanlarımızın gerçekten rahatsız olmasına sebep oldu.
2016 yılında yapılan Havza bazlı desteklerle ilerleseydik çok daha farklı bir konumda olabilirdik, bugün bu modellerle devam edersek ileride daha iyi bir konumda olabiliriz. Türkiye’nin petrolü olarak adlandırdığımız gıdayı ülkemizin gündemine oturtursak çok iyi bir duruma gelebiliriz.”