Hakan Albayrak yazdı;
İsyancı general Halife Hafter, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) temeline dinamit koymak için Rusya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin tam desteğiyle Trablus’a yürüyordu.
Birleşmiş Milletler’in meşru Libya hükümeti olarak tanıdığı UMH, başkenti savunabilecek güce sahip olmaktan çok uzaktı.
Gözlemciler, Trablus’un düşüşünü peşinen ilan etmek için birbiriyle yarışıyordu.
Derken Türkiye çıktı sahneye.
Kasım 2019’da UMH ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ve askerî işbirliğine dair mutabakat muhtıraları imzalayan Türkiye, Ocak 2020 itibarı ile müttefikine askerî destek gönderdi.
Nisan 2019’dan beri kuşattığı Trablus’a son darbeyi indirmeye hazırlanırken Türkiye’ye toslayan Hafter afalladı, duraksadı ve yavaş yavaş geri çekilmeye başladı.
Haziran 2020’de Hafter’in Trablus civarındaki son mevzileri de UMH’nin eline geçti.
Sonrası müzakere, ateşkes, yine müzakere ve nihayet uzlaşma.
Trablus merkezli UMH ile Tobruk merkezli ‘alternatif hükümet’, ulusal birliğin sağlanması, bu amaçla geçici bir “Ulusal Birlik Hükümeti”nin kurulması ve 24 Aralık 2021’de ülke çapında seçimlere gidilerek yeni yönetimin belirlenmesi konusunda anlaştı.
Geçen Şubat ayında Muhammed Menfi “Geçici Başkanlık Konseyi Başkanı”, Abdulhamid Dibeybe “Geçici Başbakan” ilan edildi.
Mart ayında “Ulusal Birlik Hükümeti” resmen göreve başladı.
Libya iç savaşının 10 yıllık tarihi boyunca bu türden birçok deneme başarısızlıkla sonuçlanmışsa da ümitvârız; Libya’dan gelen haberler, daha ziyade, Trablus’u almayı başaramayan Hafter’in arkasındaki uluslararası koalisyonun dağıldığı, UMH ve ‘alternatif hükümet’ kökenli siyasetçilerin kaynaşmaya başladığı, Ankara-Kahire yakınlaşmasının Ulusal Birlik Hükümeti’ne güç kazandırdığı, şeytanın bacağının bu sefer kırılabileceği yönünde.
İnşaallah öyle olur; ateşkes korunur, Ulusal Birlik Hükümeti Libya’yı salimen seçimlere götürür ve halkın oylarıyla şekillenecek yeni hükümet altında birlik ve barış kök salar.
Hafter Trablus’u alsaydı ve UMH’nin kontrolünde bir karış toprak bırakmasaydı ‘alternatif hükümet’ Libya’nın tamamına hakim olacağı için yine ‘birlik’ sağlanırdı ama mutabakata dayanmayan o ‘birlik’ fevkalade kırılgan olurdu, barış ve huzur getiremezdi ülkeye.
***
Cumartesi günü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile beraber Libya’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, başkent Trablus’taki temaslarını -Twitter’da paylaştığı bir mesajda- şöyle özetledi:
“Bugün Libya’nın birliği, barış ve huzuru için görüşmeler yaptık.”
Rusya yahut Fransa’dan resmi bir heyetin bir mensubuna ait olsaydı, formalite icabı söylenmiş boş bir söz olurdu bu.
Türkiye ise gerçekten “Libya’nın birliği, barış ve huzuru”na hizmet eden bir devlet.
Savaşan tarafları uzlaşmaya sevk ederek sahici bir ulusal birliği ve dolayısıyla barış ve huzuru mümkün kılan, Allah’ın inayetiyle Türkiye’nin askerî müdahalesi oldu.
Savaşın hakkını veren Türkiye şimdi de barışın hakkını veriyor; mevcut sürecin selametini ve yeni Libya hükümet(ler)inin Türkiye’ye dostluğunu teminat altına almaya matuf yoğun bir diplomasi yürütüyor.
Allah muvaffak eylesin.