Türkiye´nin ABD siyasetine ikinci müdahalesi

Kemal Öztürk

Türkiye´nin ABD siyasetine ikinci müdahalesi

Kaşıkçı cinayetinden sonra, Türkiye´nin ABD politikalarını altüst ettiği ikinci hamlesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın, Trump´ı Suriye´den çekilmeye ikna etmesi oldu. ABD hem iç hem de dış politikada şiddetli sarsıntılar geçiriyor.

Saklamaya gerek yok, fena halde gururlu ve mutluyuz. Lakin dikkat, rehavete kapılmadan stratejik ve akıllı davranma zamanı aynı zamanda.

KAHVE EŞLİĞİNDE GURURLANMA ZAMANI

Geçen hafta Ankara´da Kaşıkçı cinayeti sonrası krizi yöneten ekibin önemli isimlerinden biriyle karşılıklı otururken ve kahvelerimizi yudumlarken, devlet olarak izlediğimiz politikaların ne kadar gurur verici olduğunu ve bir vatandaş olarak bundan duyduğum mutluluğu dile getirmiştim. Devletin ortak aklının ve ortak hareket kabiliyetinin nasıl büyük farklar yarattığını Kaşıkçı krizinde gördük.

Şimdi de Trump´ın Suriye´den çekilme kararıyla ortaya çıkan tablodan aynı derece gururlu ve mutlu haldeyim. Tabii Cumhurbaşkanı Erdoğan´la karşılıklı kahve içerek, bir vatandaş olarak bu hamleden duyduğum gururu anlatma imkânım olmadığına göre, buradan yazarak selam gönderiyorum.

YUMRUK YEMİŞ GİBİ OLANLAR

Erdoğan, telefonda Trump´ı öylesine ikna etmiş ki, Savunma Bakanlığı ne de diğer zevatı dinlemeden kararlarını peş peşe Twitter´den açıkladı.

Suriye ve PYD/PKK stratejisinin sahibi, ABD ordusunun CENTOM Komutanı General Votel, ?karnıma bir yumruk yemiş gibi hissettim? dedi. Bence yüzlerinin tam ortasına fena bir yumruk yediler. Bu yumruktan sonra ABD Savunma Bakanı istifa etti zaten.

Başımızın en büyük belalarından, Ortadoğu´yu kana bulayan melun şahsiyetlerden biri olan, ABD´nin Suriye özel temsilcisi ve Pentagon´un bir numaralı sivil tetikçisi McGurk de çok beklemeden istifa ettiğini açıkladı. Irak, Afganistan, Suriye ve Türkiye´de bu istifa, Savunma Bakanı´nın istifasından daha büyük mutluluk uyandırdı. Zira adam gerçekten üzerine kan bulaşmış bir belaydı.

Trump her iki istifaya da yine sosyal medyadan cevap verdi. Özeti, ?hadi oradan müptezeller, umurumda bile değilsiniz´, şeklinde tercüme edilebilir bence!

Sıradaki istifa, PKK´yı besleyen, destekleyen ve bunu aleni gözümüze sokarak yapan CENTOM Komutanı General Votel´den gelecek sanırım. Zira Votel, Erdoğan yönetimindeki Türkiye´yi düşman görürken, Trump son tivitinde, ?Türkiye doğru komşu? diyerek, Votel´e de bir yumruk salladı. Onun da istifa etmesi gerekir. Obama döneminden beri Türkiye düşmanlığında başı çekiyor hain adam.

TÜM STRATEJİLER VE DENGELER ALTÜST OLDU

Aniden ve kimsenin beklemediği bu hamleyi, ABD ve Avrupa basınının büyük bölümü, ?Erdoğan´ın zaferi´ olarak yorumladı. Ben şahsen biraz korktum. Çünkü Trump gibi egosu yüksek biri, bu haberlerden etkilenir de, bir tivitle kararından vazgeçtiğini söyler diye düşündüm. Tam tersine Trump bir daha görüştü Erdoğan´la ve yine tivit attı: ?Erdoğan sözünün eridir, IŞİD´den geri kalanı temizleyeceğine eminim.?

Tüm dengeler, tüm stratejiler, tüm planlar altüst oldu. Suriye´de değil bölgede dengeleri altüst edecek bu durumda, şimdi gelin de gurur duymayın ülkenizle, ülkenizin lideriyle.

Dengelerin bozulmasıyla mutsuz ve huzursuz tipler de hemen kendini gösterdi tabii. Netanyahu Erdoğan´a saldırarak, Trump´ın kararından ne kadar mutsuz olduğunu belli etti. PYD/PKK elindeki IŞİD esirlerini serbest bırakıp, terörü alevlendirmekle tehdit etti. İsrail etkisindeki ABD medyası, PKK güzellemeleri eşliğinde, Türkiye´ye çamur attı, Trump´a kararını değiştir diye yalvardı.

Durum değişmedi. Kahvemizi içmeye devam ediyoruz.

DİKKAT, ÇOK RİSKLİ BİR SÜRECE GİRDİK

Tabii bizim gibi vatandaşların duygusal mutluluğuna devlet ricali kendini çok kaptırmamalı. Onlar akıl, strateji, bilgi ile hareket etmek zorunda. Zira ABD´nin çekilme kararından sonra ortaya çıkacak boşluğun bir çöküntü yaratması da mümkün. Ayrıca Trump gibi dengesiz birinin aniden karar değiştirmesi de ihtimal dahilinde.

Sanırım en kritik konu, Pentagon´un kaç yıldır besleyip, silahlarla donattığı ve sayıları 100 bine yaklaşan PYD/PKK´nın bundan sonra ne olacağı konusu. Tabii onların kontrol ettiği bölgenin geleceği de buna dahil.

Trump´a yöneltilen eleştiriler nedeniyle doğal olarak Fırat´ın doğusuna operasyonu erteledik ama oradaki boşluğu rejimin, İran milislerinin, Rusya´nın da doldurmasına izin vermemeliyiz.

PYD/PKK, Suriye ordusunun bir parçası olursa ve silahlarıyla onlara katılırsa, resmi olarak Şam rejimiyle bir çatışma riskine de girebiliriz ki, bu İran ve Rusya´yı da karşımıza almak demek.

Çok riskli bir sürece girdik. Buna rağmen çok iyi analizler yapıp, çok hızlı hareket emek zorundayız.

ALLAH´IN SEVDİĞİ BİR ÜLKEYİZ

Allah´ın sevdiği bir ülkeyiz. Eğer Kaşıkçı cinayetinin ses kaydı elimizde olmasaydı, ülke tarihinin en sıkıntılı krizlerinden birinin içine düşecektik.

Yine eğer Trump ile Pentagon arasında bir kriz olmasaydı ve Trump Erdoğan´ın sözlerinden etkilenip Pentagon´a bir gol atmak istemeseydi, Fırat´ın doğusuna girdiğimizde, ABD ile çok zarar verici bir kriz yaşayacaktık.

Çok şükür ki, her iki kriz de ülkemizin faydasına doğru evrildi. Şimdi bu fayda durumunu kalıcı hale getirmek için akıllıca tahkim etme siyaseti sürdürmeliyiz.