Türkiye’de üniversitelerin dünya sıralamasındaki yeri hakkında genel bir değerlendirme yapar mısınız? Dünyanın neresindeyiz?
İlk dünya sıralaması 2003’te Çin’de ortaya çıkınca Türk üniversiteleri şok yaşadı. Çünkü sıralamada açıklanan dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında sadece İstanbul Üniversitesi yer alabilmişti. O tarihte bu sıralama Çin’in JiaoTong Üniversitesi’ndeki akademisyenlerce yapıldığı için adı bir süre JiaoTong sıralaması olarak kaldı. Daha sonra sıralamanın adı bugün olduğu gibi ARWU sıralamasına dönüştürüldü. Maalesef uzun süredir ARWU sıralamasında ilk 500’e İstanbul Üniversitesi dışında girebilen üniversitemiz yok. Bu sıralamada kullanılan göstergelerin tümü üniversitelerin bilimsel performansına dayalıdır. Anket vb. gibi göstergeler kullanılmadığı için başka bir üniversitemizin ilk 500’e girebilmesi imkansız diyemeyiz ama kolay da değil. Kullanılan göstergelerin en önemlilerinden biri üniversitelerdeki akademisyenlerden veya mezunlarından kaçının Nobel Ödülü aldığıdır. Nobel Ödülü alanlar sadece Orhan Pamuk ve Aziz Sancar olduğu için bu koşulu şu anda sadece İstanbul Üniversitesi karşılayabiliyor.
Diğer göstergelerden biri ise üniversitelerdeki akademisyenlerden kaçının dünyada en fazla bilimsel atıf alanlar listesine girmiş olduğudur. Türkiye’de bu koşulu sağlayan çok az sayıda akademisyen var. Dünyanın etki değeri en yüksek ve en saygın iki dergisi olan Nature ve Science dergilerindeki makale sayıları da ARWU sıralamasındaki diğer göstergelerdir. Maalesef sadece bilimsel yetkinliği çok yüksek olan üniversiteler ARWU gibi akademik performansa dayalı kurumların dünya sıralamasında ilk 500’de veya daha üst sıralarda yer alabiliyor.
Anket yaparak veya üniversitelerden veri toplayarak yapılan sıralamalarda ilk 300-500’e girebilen üniversitelerimiz var ama o üniversitelerin bazıları sadece akademik performansın ölçüldüğü sıralamalarda ilk 500’e giremiyor. Dünya sıralaması yapan 11 sıralama kurumu var. Bir üniversite için ilk 300’e veya ilk 500’e girdi diyebilmek için o üniversitenin 11 sıralamadan en az 5-6’sında son 5-6 yıldır o sıra aralığında yer almış olması gerekir. Bir veya iki sıralamada bir iki kez ilk 300 veya 500’e girmek önemli sayılabilir ama bu tür sonuçlar bazen bir hatadan veya sıralama kurumunun göstergelerde yaptığı değişiklikten kaynaklanabiliyor. Türk üniversitelerinin geleceğinden ümitliyim. Bunun nedeni üniversitelerimizin çoğunun Türkiye ve Dünya sıralamalarında üst sıralara çıkabilmek için çaba sarf ettiğini biliyor olmam. Bence bu önemli bir gelişmedir.
HANGİ ÜNİVERSİTELERİMİZ?
Diğer sıralamalarda üniversitelerimizin durumu nasıl?
Bazı sıralamalara girebilen makul sayıda üniversitemiz var.
ARWU 2018 sıralamasında; ilk 500’de İstanbul (450.) yer aldı. Hacettepe (550.), İ.D. Bilkent (650.), Dokuz Eylül (650.), Erciyes (650.), İTÜ (750.), Gazi (850.), Ege (850.), ODTÜ (850.) ve Ankara (850.) üniversiteleri de 501-900 bandında yer aldı.
QS sıralamasına 2018’de 11 üniversitemiz girdi. İlk 500’de; İ. D. Bilkent (425.), Koç (435), Sabancı (465), ODTÜ (475) ve Boğaziçi (495) yer aldı. İTÜ, Hacettepe, Ankara, Çukurova, Gazi ve İstanbul üniversiteleri de 501-900 bandında yer aldı.
THE’nın 2018 yılı sırlamasında ilk 500’de; Sabancı (375.) ve Koç (450.) yer aldı. Hacettepe, İ. D. Bilkent, Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ, İstanbul, Gebze T.Ü., Atılım, Anadolu ve Erciyes üniversiteleri de 501-1000 bandında yer aldı.
US News and World Report’un 2018 yılı sıralamasında ilk 500’de; Boğaziçi (234.), ODTÜ (367.) ve İTÜ (376.) yer aldı. Hacettepe, İ. D. Bilkent, Ankara, İstanbul, Koç, Yıldız T.Ü., Ege, Çukurova, Gazi, Mersin, Gaziantep, Tokat G. O. P. ve Marmara üniversiteleri de 501-1000 bandında yer aldı.
NTU’nun 2018 sıralamasında ilk 750’de; Hacettepe (575.), İstanbul (575.), İTÜ (675), Ankara (675.), ODTÜ (675.) ve Boğaziçi (725.) yer aldı.
URAP’ın 2018 sıralamasında ilk 1000’de 13 üniversitemiz yer aldı. İlk 800’de; Hacettepe (527.), İstanbul (579.), ODTÜ (620.), Ankara (687.), Ege (746.) ve Gazi (776.) yer aldı. Boğaziçi, İ.D. Bilkent, Yıldız T.Ü., Marmara, Erciyes ve Dokuz Eylül üniversiteleri de 801-1000 bandında yer aldı.
Uluslararası ARWU sıralamasında ilk 500’e giren tek üniversitemiz, İstanbul Üniversitesi…Türkiye’de Darülfünun ancak 1908’de gelişmeye başladı, bu geç bir tarih... Türkiye çıkışlı bilimsel yayınların ancak yüzde 21’i etki değeri (kalitesi) yüksek uluslararası dergilerde yayınlanabiliyor. Diğerleri çok okunmuyor.
BİLİMDE KALİTE SORUNU
Neden bazı üniversitelerimiz başarılı, bazısı başarısız? Bir de ‘bilimde kalite’ diyebileceğimiz sorun var: Bilimsel yayın yapılıyor ama bilim dünyasında ne kadar okunuyor, ne kadar etkili olur. Buna ‘Etki Değeri’ deniliyor. Bu açıdan durumumuz ne?
Haklısınız, köklü üniversitelerimiz sıralamalarda geride kaldığı halde bazı yeni üniversiteler sıralamalarda çok daha iyi yerlerde olabiliyor. Ancak biraz önce örneklerini verdiğim birkaç sıralamaya yakından baktığımızda bir sıralamada en üstlerde olan üniversitelerin diğer sıralamalarda en altlarda olduğunu hatta sıralamaya bile giremediği oluyor. Bunun nedeni sıralamaları göstergelerinin farklı olmasıdır.
Türk üniversitelerinden bazılarının sıralamalarda en üstlerde olamayışı bazılarının ise sıralamalarda adının bile geçmeyişi moral bozucu olabilir. Ancak bu durumu; biz asla üst sıralara yükselemeyiz diye yorumlamak çok yanlış olur. Bilirsiniz doktorlar “teşhis tedavinin yarısıdır” der. Biz URAP olarak dünya ve Türkiye üniversitelerini sıralayan bir kurumuz. Kuruluş amacımız da Türk üniversitelerinin ülke içindeki ve dünyadaki durumunu ortaya çıkarmak ve bu bilgiyle arzu edilen düzeye çıkamayışımızın nedenlerin belirlemektir. Diğer bir deyişle sorunun ne olduğunu teşhis etmektir. Biz niçin dünyanın en iyileri arasında yer alamıyoruz sorusunun en önemli nedenlerinden birini belirledik ve raporlarımızda açıkladık. Sorun, maalesef Türk üniversitelerinin bilimsel makalelerinin çok önemli bir bölümünün etki değeri düşük dergilerde yayımlanmasıdır. Etki değeri en düşük dergiler pek okunmadığı için o tür dergilerde çıkan makalelere atıf yapılamamaktadır. Bu makaleler okunmadığı için bilim dünyasına katkıları da olamıyor. Bilindiği gibi bilimsel dergilerdeki makalelerin aldıkları atıf sayıları ilgili derginin etki değerini belirliyor. Bilimsel makaleleri endeksleyen InCites tüm dergileri etki değerine göre dört gruba ayırdı. İlk %25’lik dilimdekiler etki değeri en yüksek dergilerdir. En son yaptığımız ölçümlere göre ABD üniversitelerinin yayınlarından ilk %25’lik dilimdekilerin oranı %52,86, Almanya’da %52,11, İspanya’da %52,54, Hollanda’da ise %58,69. iken Türk üniversitelerinde bu oran maalesef %21,08. Görüldüğü gibi en iyi dergilerde, bizim makalelerimizin oranı en iyi üniversitelere sahip ülkelerinkinin yarısından bile az. Etki değeri en düşük %25’lik dilimde Türk üniversitelerinin makalelerinin oranı maalesef %33,69 yani her 3 makalemizden biri etki değeri en düşük dergilerde yayımlanıyor. ABD’de bu aran %6,97, Almanya’da %9,95, İspanya’da %9,80, Hollanda’da ise sadece %4,69. Bu durumu son birkaç raporumuzda açıkladığımız için çoğu üniversitemiz yayınlarını etki değeri yüksek dergilere yönlendirmeye çalışıyor. Bu nedenle biraz sabredersek Türk üniversitelerinin yayınları iyi dergilerde yöneldikçe onları okuyan ve atıf veren yabancı akademisyenlerin sayısı artacak ve yayınlarımızın aldığı atıflar arttıkça sıralamalarda yükselmemiz kolaylaşacak. Ben bu konuda umutluyum.