Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

TÜRKİYE´DE İSLAMCILIĞIN SONU MU?

ALİ HAYDAR HAKSAL- 03.07.2018

TÜRKİYE´DE İSLAMCILIĞIN SONU MU?

İttihat Terakki, Tanzimat sonrasında tam anlamıyla bir dönüm ve karar aşamasıdır. Osmanlı Devleti´nin yıkılışından sonra yabancılıkların insanımızın üzerine boca edildiği bir dönem. Yönetimi eline geçiren İttihatçıların tutum ve davranışları bir ruhu temsil ediyor. Bunu şöyle açıklayalım. İttihatçılığın ruhu sadece masonik kavram ile tanımlanamaz. Fransız jakoben laikliği, ırkçılık, pozitivizm, silahlı baskı ve terördür.

İslâm milletini en derinden sarsan, bugünlere getiren sonuçların nedenlerini iyi bilmek gerekiyor. İslâm milletinin bütünlüğü ırkçılık ile dağıtıldı. En vahim durumunu bugünlerde yoğun yaşıyoruz.

Bu bölümde daha çok bu konuya yoğunlaşalım. Bin yılı aşkın zaman birlikte yaşamış bir kültür ve medeniyet oluşturmuş İslâm milletinin bütün unsurlarının ortak ruhu, bakışı ve yaşayışı yadsınamaz. Bir Türk, bir Arap, Çerkez, Avar, Laz, Kürt diğerinden farklı değil. Ortak değerleri; din, devlet ve buna bağlı olarak cihat. Hayatın hemen bütün anlarını Allah rızasına uygun doğaçlama bir yaşama tutkusu. Bunların birbirlerine aykırılığı asla söz konusu değil. Farklı dillere, renklere ve fizyonomik yapılara sahip olsalar da aynı yöne bakan, aynı ruha sahip bir millet. Tek bir millet. Namaz safında hiçbiri diğerine uzak değil, hiçbiri diğerinden üstün değil. Devlet katında Devlet-i Âliye´nin mensupları. Adalet, hak, sevgi eşitliği var. Müslüman olmayan topluluklar da Müslümanlar ile eşit ve hatta bazı avantajları var. Müslümanlar cihat ile seferde iken onlar ticaretlerini ve ziraatlarını yapıyorlar.

 

Bir bütün olan İslâm milleti bilinci Batı ruhlu İttihatçı düşünce ile parçalandı. Bu devletin temel özü oldu. Irk eksenli bir devlet jakoben dayatmacı ve hatta aşırı bir tutuma büründü.

Bu yıkıcı anlayış karşısında İslâm´ın değerlerini yaşama, yaşatma düşüncesi ister istemez sosyolojik kavramsal oluşlar sağladı. İslâmcılık bunun bir sonucu. İslâm´ın birleştirici, bütünleştirici anlayışı, yaklaşımı zor da olsa birliktelikler oluşturdu. 1970´li yılların hemen başından itibaren bu bilinç büyük anlamda kökleşti. Sağ ile sol kesimlerin -ki ikisi de Batı ruhludur- çatışmaları sırasında İslâmî duyarlığı olanların bir araya gelişiyle insanımıza güven geldi. Değerleriyle buluşma sürecine girildi. Siyasal, düşünsel oluşumlar boy verdi.

Doğu ve Güneydoğu insanını asimile edememiş, kendine benzetememiş olan sistem, ya da kurgulayıcıları ile ?geçmişte oluşturulmuş, uydurulmuş, yaşanmış olan sağ sol gerilimi, çatışması geri çekildi- yeni bir süreç başladı. Türk-Kürt çatışması ve savaşı başlatıldı. Buna tav olanlar o yola anında girdi. Bugün bu artık, giderilmesi güç bir uçurumdur.

 

İslâmcılığın etkileri ve gücü bütün ülkeyi kucaklayıcı olması, böyle bir umut var iken bunun önüne geçildi. Sanat ve edebiyatta Batıcılar ile aralarındaki mesafeler kapandı, İslâmî düşünce ve ruha mensup yetkin insanlar geldi. Sayıları az da olsa etkili bir dil yakalandı.

Siyasal anlamda doğudan Batı´ya eşit oranda bir oluşun yükseliş dönemi.

Ne yazık ki, tuzaklar kendi içimizde. Bizden bize. İktidar olma ve orada kalma tutkusu değerlerin hemen tamamının bir yana itilmesine neden oldu. Müslümanların benimsediği ve oluşunu sağladığı kavramlardan uzaklaşıldı. Bu kavramlardan kaçıldı. Bu değerler yerine yabancı olanları sahiplenildi. Sağcılık, muhafazakârlık, milliyetçilik, sosyal demokratlık, Anadolu solu ve milliyetçiliği densin tamamı bize yabancı. İslâmî düşünce ve siyasal hareketinin yükselişi bu köklerden gelenler ile devre dışı bırakıldı. Irkçılık duygusu genel anlamda bir değer yitimine doğru yol almış iken 1980 sonrasında Kürt kavmiyetçiliği ve yakın zamanda, etkisi azalan buna tepki olarak büyüyen yaşamasını buna bağlayan, yeniden İttihatçı ruha bürünen Türk ırkçılığı? Bu, şimdilerde siyasal tarihinin zirvesinde. İslâmî düşünceden gelen muhafazakâr aydınların ve siyasilerin Türk ırkçılığına bürünmesi asıl İslâmcı oluşun sonunu getiren bir süreç. Mafya özlü olan bütün ırkçı hareketler, silahlarının uçlarını, tehditlerini çok açık bir biçimde ortaya koydular. Bu seçim sürecinin en vahim sonucu bu. Tehdit ile insanların üzerine korku salınması, mafya babalarının tehditleri, göz dağları, ölüm tehditleri ortada. Birlikte olduklarına bile gözdağı veriyorlar. Kendilerinden o kadar emin ve o kadar güçlü görünüyorlar.

Bu konuda şöyle desek sanırım tam da yerine oturmuş olacak: Bu milletin başına çıkarcı duygularla FETÖ oluşumu bela edildi. Şimdi yeni bir belâ ile karşı karşıya bulunuyoruz.



Anahtar Kelimeler: TÜRKİYE İSLAMCILIĞIN SONU

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER