Çin hükümetinin Şincan (Doğu Türkistan) bölgesinde yaşayan Müslüman azınlık Uygurlar'a yönelik baskı politikaları uluslararası arenada tepki çekerken, bazı uzmanlar Çin'in ekonomik ve siyasi nüfuzu nedeniyle Türkiye'yi Uygurlar'ın maruz bırakıldığı muameleye sessiz kaldığı için eleştiriyor.
Uygurlar ve Türkler, aynı dili, kültürel ve dini mirası paylaşıyor.
Washington'daki düşünce kuruluşu CATO Enstitüsü'nden Mustafa Akyol'a göre, ”Türkiye, tarihi ve kültürel bağlar nedeniyle Uygurlar'ın maruz kaldığı zulme karşı en çok ses çıkarması gereken ülke.” Akyol, 2010'lu yılların sonuna kadar Türkiye'nin Uygurlar'a sahip çıktığını söylüyor.
Akyol, Recep Tayyip Erdoğan'ın 2003 yılından bu yana devam eden yükselişiyle birlikte Türkiye'nin özellikle baskı altına kalan Arakanlı, Keşmirli ve Filistinli Müslümanlar'ın lideri olarak ön plana çıktığını kaydediyor. Ancak Türkiye, Uygurlar'ın baskı görmesi karşısında Akyol'a göre ”tamamen sessiz.”
Türkiye'deki Çin yanlısı lobicilik faaliyetlerinin Türk yetkilileri Uygurlar'a ilişkin kaygıların ”CIA yalanları” olduğuna inandırmaya çalıştığını söyleyen Akyol, Türkiye'nin Uygur meselesi karşısındaki suskunluğu konusunda, ”Buna Türkiye'de Batı karşıtı dünya görüşünü benimseyen, Rusya ve Çin gibi Batılı olmayan güçlere yakınlık duyan yeni egemen ideoloji sebep oluyor,” diyor.
2009'da Şincan'ın başkenti Urumçi'de Uygurlar ve Hun soyundan gelen Çinliler arasında çıkan çatışmalardan sonra Çinli yetkililere sert tepki gösteren Erdoğan, yaşanan olayları ”soykırım” olarak nitelemişti. Ancak Türk hükümeti, geçen Ekim ayında Çin'i Müslüman Uygurlar'a uyguladığı zulmü sona erdirmeye çağırmak için hazırlanan ve 23 ülkenin katıldığı ortak açıklamaya katılmadı.
Söylem değişti
Uygurlar’ın haklarını savunanlar, Çin'in 2017'den bu yana Şincan'da uyguladığı politikaların küresel çapta eleştiri almasına rağmen Erdoğan hükümetinin Uygurlar'ın gördüğü muameleyi eleştirirken kullandığı dili son yıllarda yumuşattığının altını çiziyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 56'ıncı Münih Güvenlik Konferansı'nda Çin Dışişleri Bakanı Wang Li ile bir araya geldikten sonra düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin Uygurlar'ın ”tüm haklara” sahip olması dileğini vurgularken diğer yandan ”Çin'in bütünlüğünü destekliyoruz” mesajı verdi.
Çin hükümetinin Türkiye'yi Şincan bölgesine bir heyet göndermeye davet ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, ”Bu konuyu Çin aleyhine kullanan ülkeler var. Türkiye o tür propagandalara katılmıyor,” dedi. Türk heyetinin Çin'i ziyaret edip etmeyeceğiyse henüz belli değil.
Çavuşoğlu, aynı açıklamada, ”Çin'de herhangi bir terör saldırısı olmasını hiçbir zaman arzu etmeyiz çünkü biz de terörden çok çektik. Bir terörist Türk, Uygur Türkü, Hun Çinlisi, Budist ya da Hıristiyan olabilir. Ancak tek bir terörist nedeniyle tüm Uygur Türkleri'nin terörist olarak nitelenmesinin doğru olmadığını Çinli yetkililerle yaptığımız her görüşmede söylüyoruz,” dedi.
Kayseri'deki Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı Seyit Tümtürk, Amerika'nın Sesi'ne, Türkiye'nin Uygurlar'a yönelik politika değişikliğinin Çin'in ekonomik etkisinin yıllar içinde artmasından kaynaklandığını söyledi. Tümtürk, Çin'in Türkiye'yle olan ekonomik ilişkilerinin kapsamının hızlı demiryolu hattı, köprü ve nükleer enerji santralı inşaatları gibi çeşitli altyapı yatırım projeleriyle genişlediğini belirtti.
Tümtürk, ”Türkiye'nin Uygur meselesindeki suskunluğu 2016 darbe girişiminden sonra ortaya çıkan siyasi ve ekonomik belirsizliğin körüklediği jeopolitik ve stratejik ihtiyaçlardan ve Türk-Amerikan ilişkilerinde son zamanlarda yaşanan gelişmelerden kaynaklanıyor,” dedi.
Tümtürk, bu yatırımların Türkiye'yi adım adım Çin kaynaklı paraya bağımlı hale getirdiğini savundu.