Türkiye Modeli Tam Kapanma Süreci

Murat Fırat yazdı;

Türkiye Modeli Tam Kapanma Süreci

Coronavirüs hastalığı (COVID-19) şiddetli akut solunum sendromu Coronavirüs 2 (SARS-CoV-2)’nin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır.

İlk vaka ile Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde Aralık 2019 tarihinde karşılaşıldı. Virüs o zamandan bu yana yayılmaya devam etmiş ve ne yazık ki hala devam eden bir pandemiye neden oldu.

15 Mayıs 2021 itibarıyla Coronavirüs nedeniyle dünya çapında gerçekleşen ölüm oranı %2 olup, 15 Mayıs 2021 tarihi itibarıyla dünyada 162.989.950 onaylanmış vaka ve 140.963.765 iyileşen varken virüs nedeniyle 3.378.607 hasta yaşamını yitirdi.[1] Tabi bu sayılar ülkelerin açıklamış olduğu resmi rakamlar temel alınarak hazırlanmıştır. Birçok ülkenin gerçek verileri paylaşmadığı da bir realite.

Türkiye’de ise ilk Covid-19 vakasının resmi olarak ilan edilmesinin üzerinden neredeyse 14 aylık bir süre geçti. Türkiye, dünya genelinde Covid-19 Pandemi sürecinden en çok etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. 15 Mayıs 2021 tarihi itibariyle Türkiye 5.106.862 vaka açıklayarak dünyada en yüksek vakaya sahip olan 5. ülkedir. Türkiye’nin önünde bulunan 4 ülke ise nüfusları Türkiye’den çok daha fazla yüksek olan üç ülke Amerika, Hindistan, Brezilya ile Avrupa’da bu konuda en başarısız sayılan ülke olan Fransa’dır.

Ayrıca 44.537 kişide bu tarih itibariyle yaşamını yitirmiştir. Türkiye ile birlikte 4 milyon üstü vaka açıklayan ülkelerin vefat sayılarına bakılınca 110 bin ile 600 bin arasında değişen vefat sayılarını görmekteyiz. Bir tek Türkiye bu konuda 40 bin vefat sayısı ile ciddi oranda ayrışmaktadır. Fakat bu sayıların gerçek olmadığı üzerine tartışmalar da bitmiş değildir. Türkiye’de özellikle büyükşehir belediyelerinin açıkladığı günlük vefat sayıları ve bulaşıcı hastalıktan ölen kişilerin sayıları ile günlük vaka sayıları birbirini tutmamaktadır. Bu anlamda Türkiye dünya genelinde güvenilirliğini yitiren ülkelerden biri olarak görülmektedir.

Pandemi sürecinin hemen başında İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Cihangir İslam 29 Mart 2020 tarihinde Gazete Duvar’da ‘Covid-19 Pandemisi Yol Haritası’ başlıklı bir makale yazmıştı.[2]

Orada şunları söylemişti:

“Önce 4 haftalık ciddi bir sokağa çıkma yasağı yani açıkça “Çin Yöntemi” uygulamak; bu süreyi sürekli halk sağlığı eğitimi ile geçirmek. Birinci kademe hekimleri yani aile hekimlerini devreye sokmak. İhtiyaç duyanları sistemimizi çökertmeden hastanelerde tedavi etmek. Hastane yatışı gerekmeyen hastalara evlerinde hizmet vermek.

Bu dört haftadan sonra kontrollü serbestlikle Güney Kore Yöntemine geçmek mümkün olabilir. Bulaşmayı önledikten salgını bir nebze söndürdükten sonra sokağa çıkma yasağı kalkar ve yakından takip edilen Covid-19 odakları yoğun testlerle bulunduğu yerde hapsedilir. Olan biten üzücü, İtalya sonucu çok üzücüdür. Bu sonuçları gördükten sonra gerekli adımları atmamaksa bu yaşananları göz göre göre yaşamaktır.”

Evet, Türkiye bu tarz bir kapanmayı bir yıl sonra kararlaştırdı. Bu kararı vaka sayıları henüz çok artmamışken ve kontrol altındayken almak çok önemliydi. Maalesef Türkiye bu sürece ciddiyetle yaklaşmadı. Henüz 1 ay önce Türkiye’nin tüm illerinden insanlar parti kongreleri için saatlerce spor salonlarına dolduruldu. Hiçbir önlem ve kurala uyulmadan yapılan kongreler vaka sayılarının 60 binleri geçmesinde en önemli gerekçelerden biriydi.

İlk günlerde gerçek vaka sayısını paylaşmak yerine sadece semptom gösteren hasta sayılarını paylaşılarak düşük bir vaka sayısı izlenimi verildi. Daha sonra özellikle Türk Tabipler Birliği öncülüğünde birçok hastaneden gelen rakamların resmi veriler ile aynı olmadığı ortaya çıkınca aniden gerçek vaka sayısı paylaşılmaya başlandı.

Vakalar artarak devam ederken sadece 65 yaş üstü ve 20 yaş altında kişilerin evde kalmasını sağlayarak diğer aile bireylerinin normal günlük yaşantılarına devam etmesi kararlaştırıldı. Hâlbuki işyerine giden, orada kapalı ortamda saatlerce çalışan, toplu taşıma araçlarıyla evlerine dönen bu çalışan nüfus evde bulunanlar için risk taşımaya devam etti. Bu tarz bir kısıtlamanın çok da faydası olmadı.

Genel bir özetten sonra bugün asıl vurgulamak istediğimiz yeni alınan tam kapanma kararı ile birlikte özellikle mağdur olan/olacak kesimlerin durumudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 29 Nisan saat 19.00’dan 17 Mayıs saat 05.00’e kadar Türkiye’de “tam kapanma” tedbirlerinin uygulanacağını açıklamıştı. Alınan tedbirlere göre bu tarihler arasında sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak, market, bakkal, manav, fırın gibi yerler açık olacaktır. Ayrıca şehirlerarası seyahatlere zorunlu haller dışında izin verilmeyecektir.

Açıklanan bu kısıtlamalar ülkemize gelen turistleri kapsamadı, Türkiye’de turist olmak avantajlı bir duruma getirilmek istendi. Adliyeler açık olacak ve duruşmalar devam edecek, İcra daireleri çalışacak,  süreler işleyecek. Bir nevi tam kapanma varmış gibi davranacağız ama birçok kesim bundan muaf olacak. Hazırlanan 10 sayfalık bir muafiyet genelgesi bulunmaktadır.

Tüm bunlar akıllara ‘Bu nasıl bir kapanma?’ sorusunu getirmektedir.

Seyahat yasağı kararı alındığı gibi herkes bayram için büyük şehirlerden, memleketlerine doğru kaçmaya başladı. Bu kargaşa ve yoğunluk içerisinde virüsün yayılma durumu hiç ama hiç hesaba katılmadı. Uçak biletlerine de %100-150 zam yapılmış durumda. Bu nüfus hareketliliği ile maalesef virüsü gidemediği yerlere de ulaştırmış olacağız. Kararın açıklandığı günden sonra tüm otogarlar, havalimanları tamamen dolmuş durumdaydı. Oteller, 17 günlük rezervasyonlar almaktaydılar. Virüs tüm bu gelişmelerden sonra nasıl azalacak hep birlikte merakla göreceğiz.

15 Mayıs 2021 tarihinde açıklanan yeni vaka sayısı 11.472 olarak açıklandı. Yani Türkiye 20 günlük tam kapanma kararı ile vakaları 60 bin üzerinden 11 bine indirmiş durumda. Ayrıca bu kapanma sürecinde aşılanma oranında ise neredeyse ciddi bir artış olmamasına rağmen. İngiltere örneğine bakacak olursak İngiltere 55 bin vakadan 5 bin vaka sayısına iki ayda ulaştı ve o süre içerisinde %35 oranında bir aşılanan nüfus bulunmaktadır. Yani hem kapanma hem de ciddi bir aşılanma ile vakalar iki ayda bu sayılara geldi. Türkiye’de şuan itibariyle nüfusun yüzde 14’ü iki doz aşıyı da vurmuş durumda. Aşı tedarikinde yaşanan sıkıntılar da herkesin malumu. 

Kararların açıklandığı gün herhangi bir destekleme paketi açıklanmamıştı. Ardından hükümetin bu süreç için açıkladığı desteklere bakacak olursak;

  • Memur maaşları 10 Mayıs itibariyle hesaplara yatacak denildi.
  • Salgın ve tam kapanma nedeniyle faaliyetleri olumsuz etkilenen esnafa yönelik bin liralık gelir desteğiyle büyük şehirlerde 750 lira, diğer şehirlerde 500 lira olan kira desteğinin süresi de bir ay daha uzatıldı.
  • İş sözleşmelerinin fesih yasağının 30 Haziran’a kadar uzatıldı.
  • TESKOMB ve Halkbank aracılığıyla esnafa kullandırdıkları kredilerin taksit ödemelerini 1 Temmuz 2021’e kadar ertelendi.
  • KOSGEB vasıtasıyla, toplamda 5 milyar lira bütçeli yeni bir kredi destek programı başlatıldı.
  • İhtiyaç sahibi ailelere hane başı verilen bin liralık nakdi yardımı 1100 liraya çıkartıldı.
  • Patates ve soğan dağıtımlarında 103 bin ton yardım yapıldı.[3]

Bu süreçte Türkiye’nin açıkladığı ekonomik önlemlerin yanında dünya örneklerine de bakacak olursak çok ama çok gerilerde olduğumuz görülecektir.

ABD Başkanı Joe Biden, göreve geldikten sonra Ocak ayında 1,9 trilyon dolarlık bir ekonomik teşvik paketi imzaladı. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre ABD milli gelirinin yüzde 25,4’ünü bu yardımlara ayırdı. Teşvik paketi kapsamında ailelere toplam 1 trilyon dolar yardım dağıtılırken, tüm Amerikalılara kişi başına 1400’er dolar verildi. Konut, gıda ve sağlık yardımının yanında, çocuklu ailelere vergi indirimi de yapılmaktadır.

İngiltere’de milli gelirin yüzde 16,3’ü yardımlara ayrıldı. İngiltere’de en çok bilinen gelir desteği uygulaması, ücretsiz izin planı. Bu plan ile Pandemi nedeniyle çalışamayacak durumda olanların, çalışamadıkları saatlere göre maaşlarının yüzde 80’ini devlet karşıladı. Ayda en fazla 2 bin 500 sterlin olmak üzere maaş desteği verildi. Cirosunun yüzde 30 ya da daha fazlasını kaybeden işyerlerine kârının yüzde 80’ine kadar hibe verilmektedir.

Almanya’da koalisyon hükümeti pandeminin başlangıcından bu yana 156 milyar Euro, 130 milyar Euro ve 60 milyar Euro değerinde üç mali teşvik paketi açıkladı. Ülkede milli gelirin yüzde 11’i yardımlara ayrıldı. Şubat ayında ailelere çocuk başına daha önceki 300 Euro luk yardıma ek, bir seferlik 150 Euro yardım yapılacağı açıklandı. Sanat ve sanatçıya destek için bütçeden 2 milyar Euro ayrıldı.[4]

Fransa’da işletmesini kapatan yerlere cirosunda yüzde 50 kayıp olan yerlere aylık 10 bin Euro destek verilmektedir. 2020 yılı toplamında Covid-19 çerçevesinde firmalara 47 milyar Avro seviyesinde yardım yapılmıştı. Kapatılma zorunluluğu getirilen ve ayda 1 milyon avrodan fazla cirosu olan firmaların Ocak-Haziran 2021 tarihleri arası ve maksimum 3 milyon avroya kadar olan sabit giderlerinin %70’inin devlet tarafından karşılanacağı ve Kamu Garantili Kredi imkânından faydalanan tüm firmaların kredi geri ödeme başlangıç tarihinin 2 yıl sonrasına kadar erteleneceği ifade edilmiştir. Ayrıca kapatılan işyerlerinde çalışan işçilerin maaşlarının yüzde 93’ünü devlet ödemektedir.

Türkiye’de Pandemi sırasında verilen desteklerin toplam miktarı 2021 yılı Mart ayı sonunda 638 milyar TL’yi buldu.[5]Uluslararası kurumlara Türkiye’de 638 milyar TL destek verildiğine dair tablolar iletilse de Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki yönetimin Pandemi sırasında hanelere devlet bütçesini kullanarak verdiği sosyal destek miktarı 6,4 milyar TL. Dolayısıyla devlet hanelere toplam mali desteğin sadece yüzde 1’ini aktarmış (Merkez Bankası ve devlet bankalarının ana bağışçı olduğu dayanışma kampanyasını da katarsak yüzde 1,3’ünü). Kısacası sosyal destek yetersiz hatta acınası bir düzeyde kalmış bulunuyor.[6]

Türkiye’de hâlihazırda 150 bin civarında lokanta, kafe işletmesi müşterisinden yoksun. 130 bine yakın kahvehane ve çay ocağı işletmesi bu süreçte ne açıldı ne kapandı. 4 bin 732 bar işletmesi, 8 bin 470 müzikli lokanta ve kafe, 11 bin 207 internet kafe ve salonu, 7 bin 485 hamam, sauna ve spor merkezi ve 3 bin 740 düğün ve nikâh salonu kapalı. Türkiye’de 300 bin civarında küçük esnafın borç oranı yüzde 65’i geçti. 2020 yılında 99 bin 588 esnaf, 2021 yılının ilk 3 ayında ise 34 bin 632 esnaf iflas etti. Pandemi sürecinde destekten mahrum kaldığı için en az 135 bin esnaf iflas etti. Dünyada güçlü devletlerin esnafına ve işletmelerine COVID-19 dolayısıyla yaptıkları yardımların milli gelire oranı yüzde 10’u ila 20’si arasında değişirken bizde bugüne kadar esnafa yapılan yardım milli gelire oranı 10 binde 35, yani binde 1’in bile altında.[7]

18 günde geçmediğimiz köprülerden, tünellerden, binmediğimiz trenlerden, inmediğimiz garlardan, uçak yüzü görmememize rağmen havalimanlarından, hazinenin müteahhitlere ödeyeceği para tam 1,5 milyar lira.[8]

Alınan 18 günlük tam kapanma kararı olumlu ama çok geç alınmış bir karar. Vaka sayılarında 60 binleri geçtik resmi rakamlarda. Gerçek rakamların ise bunun çok daha üzerinde olduğunu tahmin edebiliyoruz. Temaslılar tam olarak bildirilmemektedir. Filyasyon ekipleri temaslıları sorduğunda insanlar işini kaybetme ve açıkta kalma kaygısıyla söylemek istemiyorlar.

Alınan yasaklanma uygulamalarından sonra hemen Avrupa ve Amerika’da da durum böyle diyerek gerekçelendirmeler yapılmaktadır. Fakat incelendiği vakit Avrupa ülkelerinde işletmesi kapananlara ciroları üzerinden belirli ödemeler yapılmaktadır. Kapalı işletmelerdeki çalışanların maaşlarının neredeyse tamamına yakınını devlet ödemektedir.

DİSK-AR’ın yaptığı hesaplamalar getirilen istisnalar nedeniyle bir tam kapanmadan söz etmenin pek mümkün olmadığını söylemek gerekir. Buna göre istihdamın yaklaşık yüzde 61’i (16,4 milyon) kapanmadan muaf, yaklaşık yüzde 22’si (6 milyon) de kapanmadan kısmen muaf sektörlerde çalışıyor. Tam kapanma çalışanların ezici çoğunluğu için geçerli değil! Kapanma kapsamındaki sektörlerde çalışanlar sadece yüzde 17 (4,4 milyon) civarında.

İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün tarihli genelgesine göre bu dönemde “tam” kapanmadan muaf tutulan milyonlar yer alıyor. Genelgede 43 muafiyet bulunuyor. Sanayi ve inşaat işçileri ile hizmetler sektörünün birçok alt sektörü başta olmak üzere zorunlu olmayan mal ve hizmet üretiminde milyonlarca işçi çalışmaya devam edecek.[9]

 

Grafik: Sektörlere Göre Kapanma Kapsamı ve Muafiyetler

Kaynak: İçişleri Bakanlığı Genelgesinden ve TÜİK HİA 2020 yıllık verilerinden DİSK-AR tarafından tahmin edilmiştir.

  

Tablo: Faaliyet Kollarına Göre Kapanma ve İstihdam

Kaynak:İçişleri Bakanlığı Genelgesinden ve TÜİK HİA 2020 yıllık verilerinden DİSK-AR tarafından tahmin edilmiştir. Açıklama: Yeşil renk kapanmadan muaf olan, kırmızı renk kapanmadan muaf olmayan, turuncu renk kapanmadan kısmen muaf olan sektörleri göstermektedir.[10]

Devamı >>>