Almanya’da yaşamaya başladığım 2003 yılından beri haberleri daha yoğun takip eder oldum. Malum memleketten haberleri merak ediyor insan.
Ocakmedya gazetemizde yazmaya başladığım 2016 yılından beridir de haberleri bir derece fazla dinler, izler ve takip eder oldum. Gazetede yazı kaleme almak için gündemi yakından takip etmek gerekiyor. Sadece Türkiye ve Almanya değil, bütün dünya gündemini. Notlar alarak, şemalar çizip sonuçlamalara ulaşarak ve olayların arkasını görmeye çalışarak.
Evet, kimi zaman da yorucu oluyor. Hani denir ya:’Bir olayın haber olabilmesi için; köğeğin insanı değil, insanın köpeği ısırmış olması lazım’. Son yıllardaki gelişmeler ve olaylar habere dönüşünce, neredeyse hepsi insanın köpeği ısırdığı türden… İnsanlar köpekleri sadece ısırsalar amenna, neler neler yapmıyorlar ki… Sonra da elini kolunu sallaya sallaya toplumda geziyorlar…
Neyse…
Pazar Pazar keyfinizi, keyfimizi kaçırmayalım. Yeteri kadar bunaldık, öyle değil mi?
Türkiye.
Her köşesinden tarih fışkıran, denizi ve kumsalıyla dillere destan, insanlarının sıcaklığı ve misafirperverliğiyle bilinen çok güzel bir ülke…
Reklam
Bu aklıma nereden mi geldi?
Hep aklımda.
Yurt dışında yaşadığınızda bunu çok daha iyi görüp, anlıyorsunuz. Ama yazıya döküp, sizlere sunmamın nedeni ise işte bu resim.
Lavanta tarlaları
Gördüğünüz bu resim Fransa’da çekilmedi.
Fransa’daki lavanta tarlaları değil, ya da Hollanda’daki.
Burası Isparta ve Burdur’un lavanta bahçeleri. Türkiye’nin yedi bölgesinden birinin eşsiz güzellikleri. Ya diğer bölgeler?
Karadeniz’in yeşil yaylaları, Ege’nin denizi, kumsalı, Marmara’nın doğal güzellikleri, Akdeniz’in tarihi ve turistik yerleri, Doğu Anadolu’nun mistik, otantik ve tarih dolu dokusu….
Saymakla bitiremiyoruz, öyle değil mi?
Kır Sümbülü
Daha geçen ay Bartın şehrinde yeni endemik bir bitki türü bulundu. Dünyada bitki türleri yok olurken hem de…
Reklam
Dünyadaki bütün bitki türleri bulunmuş ve kayıt altına alınmış ama ülkemizde yeni bir tür daha bulunabiliyor. Kır sümbülü (Bellevalia) türüne ait yeni endemik bitki türü, Doğu Anadolu bölgesi ile Karadeniz bölgesi arasındaki dağlarda keşfedildi.
Türkiye her yönden zengin ve güzel bir ülke. Ama bunun farkına varmak çok önemli. Gerçekten buna ihtiyacımız var gibi geliyor bana. Hele de şu günlerde…
Hayata kötü bakanların, insanlara kötü davrananların genele yayıldığı ve bu kötülüğün hakim bakış açısı olduğu bir ülkeye döndük.
Siyasetin kirli oyunları arasında kaybedilen güzelliklerin acısını daha fazla hisseder oldum.
Toplum olarak bu durumdan çıkmamız gerekmiyor mu, sizce de?
Sevgi ve Bilgiyle kalın
(Fotoğraflar Karar gazetesinden alınmıştır)
By
-
27 Temmuz 2020
Navigasyona uyarsak, bilinçli ezberleri de şaşırırız. Sürekli gittiğimiz yolda da navigasyon açmayız zaten. Çünkü o yol bizim sürekli kullandığımız ve zihnimize kazınmış yoldur.
En çok bildiğimiz yolda hiç navigasyon açar mıyız?
Bunun cevabını en iyi cevaplayacak kişiler, Türkiye’ye araçla gidip gelenlerdir.
Dönüş yolu zor olur. Hem tatilin bitmiş olması ve hem de bir an evvel eve ulaşma isteği birleşince gece-gündüz araba kullanır ve çok yorulursunuz. Almanya’ya girip Köln’e doğru ilerlerken yorgunluk iyice artar ve Frankfurt’tan sonra, o ezbere bildiğiniz otoyollar bile size yabancılaşır. Çünkü çok yorulmuşsunuzdur.
Bugün görünen de o.
Aşırı yorgunluk hali.
Bu aşırı yorgunluktan dolayı iktidar navigasyon kullanmak zorunda kalıyor. Hem de ezbere bildiği bir yolda giderken.
Aşırı yorgunluk sebebiyle açılan navigasyonda görünen ikaz şu:
Reklam
Hedefinize gidecek en hızlı ve en kestirme yol hesaplanmıştır….
Hedefe giden en kestirme ve hızlı yol artık bildiğiniz yol değildir. Navigasyon, sizi tamamen başka bir güzergaha yöneltmiştir.
Ayasofya’nın açılmasıyla ilgili 15 ay önce sayın Cumhurbaşkanımız çok yerinde bir tepkiyle duruşunu sergilemişti.
15 ay sonra geldiğimiz nokta, Ayasofya’nın cami olarak açılması oldu.
Sonrasında da navigasyon başka bir rota belirledi ve bu rotanın birinci hedefi ne hikmetse Hilafet’i gösteriyor.
Ben anlamadım, sizler anladınız mı?
Ayasofya’nın açılışı için ülkenin dört bir yanından gelen normal insanlar olduğu gibi, anormal insanlar da oldu.
Kimileri kıyafetlerinden, kimileri de ifşa ettikleri fikirlerinden hemen seçilecek cinsten…
Reklam
Bu insanları Ayasofya açılışına başka navigasyon cihazları mı yönlendirdi acaba demeden edemedim.
Hani gençlerin LAN tarzı bilgisayar oyunu oynadıkları gibi…
Birkaç navigasyon birleşmiş ve ortak hedef belirlemişler gibi geliyor bana.
İktdar için açılan rota ise sorunsuz şekilde tekrar seçilme mi?
Bazı Ak partililer de uyarılar da bulunuyorlarmış.
‘Aman dikkat. 28 Şubat öncesi bir durum yaratılmak isteniyor’ diyesilermiş….
O zamanlar asker ve polis gücüne hakim olamıyordunuz ama bugün öyle değil. Madem insanları tam da bu bam telinden vurmak istiyorsunuz; o zaman sahaya inin.
Sahaya inin ve Hilafet’le ilgili fütursuzca paylaşım yapanları, demeçler verenleri göz altına alın.
Polisler ‘hilafet isterük’ diyenlere selam duruşunda görünmesinler…
Öyle değil mi ya?
Bir dergi ‘Hilafet için toparlanın’ diye bir kapak yapıyorsa ve bu da çok normalmiş gibi algılanıyorsa, sanırım navigasyon aletlerini söküp atmak gerek.
Bu derginin kapağı beni 90’lı yıllara götürdü.
Hey gidi günler hey.
Almanya’da Şeyhülislam ilan edilmesinden bahseden bir dergiydi. Milli görüşün ilan ettiği şeyhülislam….
Peki ne oldu?
Şeyhülislam sonra ticarete atıldı.
Rahmeti Şevket Eygi 2 ocak 2017 tarihinde bir yazı kaleme almıştı.
‘Hilafet 2024’te Kurulacaktır!..’
Konuyla ilgisi var mıdır, yok mudur bilemiyorum…
Sevgi ve Bilgiyle kalın