“Türkiye iyi olmalı ki biz de iyi olalım”

Yıldıray Oğur, geçenlerde Antep’te ırkçı bir kişinin saldırına uğrayan yetmiş yaşlarında Suriyeli bir kadına reva görülen zulüm üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.

“Türkiye iyi olmalı ki biz de iyi olalım”

Gerçek adı; Leyla Daas Hacco. Leyla Muhammed olarak tanınıyor.

70 yaşında, Halep’in Bab-ül Neyrap mahallesinde eşi ve iki oğluyla birlikte yaşarken 10 yıl önce savaşın daha başlarında ailesiyle Türkiye’ye sığınmış ve Antep’e yerleşmiş.

Dört yıl önce 2018 yılında eşi Türkiye’de vefat etmiş. “Buldukları işlerde” çalışan 20’li yaşlardaki iki oğluyla birlikte yaşıyor.

Kendisini tanıyan ve iki kez ilaç veren Suriyeli psikolog ve sosyal hizmet uzmanı Zohar Kaawati, "Yedi aydan fazla bir süredir Alzheimer ile eş zamanlı vasküler demanstan muzdarip” olduğunu söylüyor.

Vasküler demansı olan hastalar; “hafıza sorunları, kafa karışıklığı, düşünce ve davranışları organize etme yeteneğinde azalma ve durumları analiz etme, etkili bir plan geliştirme ve bu planı başkalarına iletme yeteneğinde azalma” yaşıyorlar.

Psikoloğun verdiği bilgiye göre Leyla hanım da birkaç kez marketten alışveriş yapıp, parasını ödemeden çıkınca ona başvurmuş ve bu teşhis konmuş.

Olayın olduğu gün hem yürüyüş hem de alışveriş yapmak üzere dışarı çıkmış.

Yorulup bir parktaki banka oturmuş.

O sırada etrafını bir grup sarmış.

Çarşaflı kadını, bir kız çocuğunu kaçırdığı iddia edilen bir adama benzeten kalabalık Leyla hanımı hırpalamaya başlamış.

Hem Alzheimer olduğu için hem de dil bilmediği için derdini anlatamamış.

O sırada da Şakir Çakır adlı bir çok suçtan sabıkası olduğu ortaya çıkacak oğlu yaşlarındaki biri, kameranın kayıtta olduğu o anlarda yaşlı kadının yüzüne o videoda gördüğümüz tekmeyle vurdu.

Videoda etraftakilerden de sadece cılız “vurmanıza gerek yok polis çağırın”, “günah, yapmayın” itirazları duyuluyor.

Irkçılığın ve kitle psikolojisinin yaşlı ve çaresiz bir kadını sokak ortasında tekmeletecek kadar insanları nasıl zıvanadan çıkarabildiğinin bir delili o video…

Bu korkunç video sosyal medyada dolaştıktan sonra Şakir Çakır tutuklandı, Leyla Muhammed ise tedavi için hastaneye kaldırıldı.

Eşiyle birlikte Leyla Hanım’ı hastanede ziyaret eden Gaziantep Valisi Davut Gül, “Leyla teyzemizi darp eden kişi tutuklandı. Hastaneye yatırılarak kontrolleri ve tedavisi başlatıldı. Eşim ve mesai arkadaşlarımızla birlikte teyzemizi ziyaret ederek Aziz milletimizin geçmiş olsun dileklerini ilettik. Zalimin karşısında mazlumun yanındayız” diye tweet attı.

Dün konuştuğumuz Leyla Muhammed’in oğlu Mahmud, annesinin bu sabah taburcu edileceğini söylüyor.

Leyla Hanım, Alzheimer olduğu için başına ne geldiğinin bile farkında değilmiş.

Aile en çok bir çocuk kaçırma olayıyla annelerinin adının birlikte anılmasından üzgün.

Bu gerçek bir üzüntü.

Çünkü bu olay Antep’in Suriyelilerle olan 10 yıllık tecrübesini anlatmıyor.

Bu tecrübeyi daha geçen hafta Journalist for Human Rights (JFR) adlı Antep merkezli Suriyeli gazetecilerin kurduğu bir sivil toplum örgütünün yuvarlak masa toplantısında gördüm.

Leyla Daas Hacco. Leyla Muhammed 

 

Göç İdaresi verilerine göre, Türkiye’de İstanbul’un ardından en fazla mültecinin yaşadığı kent Gaziantep.

2 milyon 100 bin nüfusa sahip Gaziantep’te 460.496 mülteci yaşıyor. Bu kent nüfusunun yüzde 22’sine tekabül ediyor.

Büyük bir rakam bu.

10 yıldır devam eden bu zorunlu birliktelik yaşanan birkaç büyük olay dışında yine de az kazayla atlatılıyor. Özellikle de herkesi vuran bu ekonomik şartlarda…

Antep’teki Suriyeliler şehir hayatıyla bütünleşmeye başlamış durumda, işleri ve evleri var.

Bu yerleşikliğin en ciddi kanıtı Suriyeli öğrenciler.

Antep’teki 460 bin Suriyeli mülteciden 95 bini öğrenci.

Bunun 83 bin 101’i ilkokul, gerisi liselerde öğrenci.

Antep’te Suriyelilerin dernekleri, vakıfları, televizyonları ve radyoları var.

Radyo Rozana onlardan biri.

2013 yılında Suriyeli gazeteci Lina Shawwaf tarafından Paris’te kurulan radyo, 2014’den bu yana Antep’ten dünyadaki tüm Suriyelilere sesleniyor.

Sadece Facebook’ta radyonun bir milyon takipçisi var.

https://www.facebook.com/Rozana.fm/

Halab Today TV de şehirde yayın yapan Suriyeli televizyonlardan biri.

Televizyondaki “Sağ Salim” adlı program çift dilli olarak yapılıyor. Programın bir Türk ve bir Suriyeli spikeri var, herkes kendi dilinde konuşuyor, ortak noktalar ve farklılıklar mizahla anlatılıyor.

https://www.facebook.com/watch/?v=310642463835572

Antep’te şehir ekonomisine Suriyeli işçiler kadar girişimciler de büyük katkılar yapıyor.

Halep’teki iş kolları ve ticaret kültürü Antep’e taşınmış.

Antep’te Suriyelilerin kurduğu 800’ün üstünde şirket var.

Suriyeli iş insanlarının öncülüğünde kurulan vakıflar ve dernekler Anteplilere pandemide 50 bin maske dağıtmış, Antepspora destek için bağış toplamış, aralarında okul, camii yaptıranlar var.

https://www.artiad.org.tr/tr/firmalar

Suriyelilerin en çok faaliyet gösterdikleri alanlar gıda, tekstil ve ayakkabı imalatı.

Özellikle Halepli ayakkabı imalatçıları ve ustaları, Antep’te bu sektörü ayağa kaldırmış.

Şehirde 2021 yılında ayakkabı ihracatı yapan Türk firma sayısı 174, Suriyeli firma sayısı 71. İhracatın yüzde 40’ını Suriyelilerin firmaları yapmış. Türk firmalarında da Suriyeliler ortak, usta, işçi olarak yer alıyor.

Yuvarlak masa toplantısında konuşan Suriyeli bir işadamı ve vakıf başkanı “Türkiye iyi olmalı ki biz iyi olalım” diye anlatıyor bu yeni vatana karşı duyulan vatanseverlik hissini.

Yaşlı bir kadına sokak ortasında bu kadar rahat vurulan tekme nüfusunun yüzde 22’si Suriyeli olan Antep için korkutucu bir sinyal. Suriyelileri de çok rencide etmiş.

Dün bütün gün Suriyeliler sosyal medya hesaplarından tekme darbesini aldıktan sonra yüzünü acıyla kapatan Leyla Hanım gibi elleriyle yüzlerinin yarısını kapatarak çektirdikleri fotoğrafları “ırkçılığa hayır” etiketiyle paylaştı.

y2.jpg

y3.jpg

Ama bu hikayenin sadece beş saniyelik kısmı. Birlikte yaşanan 11 yıl, o tekmenin Antep’i asla temsil etmediğini söylüyor.