K24türkçe'den Adem Özgür'ün, konu ile ilgili olarak, konunun uzmanlarından aldığı yanıtları içeren haberi...
Türkiye’de son günlerde erken seçim ve “güçlendirilmiş parlamenter sistem” tartışmaları yeniden tartışılmaya başladı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), erken seçim konusunda ısrarda bulunurken, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Haziran 2023'ten önce erken seçim filan söz konusu değil" açıklamasında bulundu.
Ancak AK Parti’nin il kongrelerine hız vermesi, muhalefet cephesinde seçim hazırlığı olarak yorumlanıyor.
Cumhur İttifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Erdoğan’la benzer ifadeleri dile getirerek, erken seçimin mümkün olmadığını söyledi.
Bahçeli Türkiye’nin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde "müstesna bir gelişme rotasında" bulunduğunu, muhalefetin ise "erken seçim talepleri ve güçlendirilmiş parlamenter sistem hedeflerini gündemde tutma arayışı ve çabasında" olduğunu söyleyerek, "Erken seçim dayatması, Türkiye’nin kaosa sürüklenme amacının gizemli ve şifreli kılıfıdır" dedi.
SAMER: SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ SEÇİM DEĞİLDİR
Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, erken seçim tartışmalarının, Türkiye’deki sistemin yaşadığı tıkanmayla ilgili olduğunu, yönetimdeki sorunların artmasıyla seçime gitme taleplerinin de arttığı söyledi.
K24’e konuşan Yüksel Genç, son yıllarda birçok seçimin yapıldığını belirterek, Türkiye’de yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte de yeni bir krizin ortaya çıktığını vurguladı.
İktidarın hem maddi hem siyasi hem de toplumsal krizler nedeniyle erken seçimden emin olamadığını ve bu yüzden bunu ertelemeye çalıştığını dile getiren Genç, “Türkiye’de mevcut sorunların çözümü erken ya da zamanlı seçim değildir. Seçime gitmek, krizlerin aşılması konusunda yeterli değildir” şeklinde konuştu.
“YOKSULLUK ARTIKÇA SEÇİM TALEBİ YÜKSELİYOR”
Sahada da erken seçimle ilgili anketler yaptıklarını aktaran Yüksel Genç, katılımcıların yüzde 80’inin seçime ihtiyaç duyduğunu belirttiğini söyleyerek, “Bunun nedeni artan ekonomik ve toplumsal krizlerdir. Yoksullaşma arttıkça, geleceğe dönük kaygılar derinleştikçe erken seçim talebi tabandan doğru yükselmeye başlıyor” dedi.
“Türkiye’de erken bir seçim değil ama baskın seçim mümkün olabilir” diyen Genç, şunları kaydetti:
“Erken seçimden ziyade, baskın seçimin iktidarın çıkarlarına daha uygun olabileceğini düşünüyorum. AKP, toplumu abandone ediyor ve seçime öyle gidiyor. Dolayısıyla kararsız, sandığa dönük güvenini yitirmiş kitleler de dahil birçok seçmen yeni durumu tartışmaya, düşünmeye vakit bulamadan kendini sandık önünde buluyor. Kitleler değişik gündemlerle sıkıştırılıyor.”
KÜRT KAMUOYUNDAKİ TARTIŞMALAR
Kürt seçmenin erken seçim tartışmaları hakkındaki izlenimlerini aktaran SAMER Koordinatörü Genç, şunları ifade etti:
“Erken seçim talebi Kürt kamuoyu açısından da ağırlıkla tartışılıyor. Kürt seçmeni, sandıkların çözüm olduğu konusunda çok emin değil. Türkiye’de son 5-6 yıl içerisinde çok fazla seçim oldu. Bu 6 yıl içerisinde en derin sorunlar meydana geldi, sorunların içinden çıkılamaz hale gelindi. Seçmen, sandığın yeterince çözüm olduğuna inanmıyor, ama mevcut durumun sürdürülebilir olduğuna da inanmıyor. Dolayısıyla erken seçimi gerekli görmekle beraber seçim sonuçlarının çözüm üreten yeni bir yönetim çıkaracağı konusunda henüz yeterince emin değil. Tam da bu noktada muhalefete iş düşüyor. Çözüm gücü olabilecek bir iktidar alternatifinin mutlak suretle halka anlatılması gerekiyor.”
PİAR: MUHALEFET ERKEN SEÇİM BASKISI YAPIYOR
Erken seçim tartışmaları konusuyla ilgili K24’e değerlendirmelerde bulunan PİAR Araştırma Şirketi Başkanı Kadir Atalay da bunu, muhalefet partilerinin iktidar partisine yönelik erken seçim baskısı olarak gördüklerini söyledi.
Bu tartışmaları, zamanlaması açısından haklı ve doğru bulduğunu dile getiren Kadir Atalay, “Ekonomik kriz büyük oranda halkı etkilemeye başlamışken, hükümetten de ekonomiyi toparlamaya yönelik bir adım gelmiyorken, artık kararsız dediğimiz seçmen, partilerinden vazgeçti” dedi.
AK Parti seçmeninin bir süredir yeni alternatif arayışlar içerisinde olduğunu ifade eden Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir kısmı hangi partiye oy vereceğine karar verdi, bir kısmı hala kararsız ama şu net olarak görülüyor ki; belli bir seçmen kitlesi AK Parti’den koptu. Bu dönem muhalefet için en sağlıklı ve güçlü olduğu dönemdir. Bu yüzden hükümet üzerinde bir erken seçim baskısı oluşturuyorlar. Hükümet de buna sağlıklı cevap veremiyor. Hükümetin verdiği cevaplar, hükümeti daha da zor duruma sokuyor.”
“EN ERKEN 2022”
İktidarın ekonomiyle ilgili açıklamalarının ve uygulamalarının seçmen kitlesinde tepkiye neden olduğunu belirten Atalay, “Esnafın çoğu işsiz, batmak üzere. Esnaf ekonomi konusunda bazı beklentiler içerisinde iken, onların hiçbir beklentisi karşılanmıyor. Dolayısıyla ‘esnaf partisi’ dediğimiz AK Parti, giderek esnafları kaybediyor” şeklinde konuştu.
Erdoğan’ın normal seçim zamanında tekrar aday olamayacağını hatırlatan Atalay, “Bu nedenle bir erken seçim olacaktır ama en erken 2022 ya da 2023’te gerçekleşir” dedi.
AK PARTİ’DEN KOPAN SEÇMEN
Diğer yandan AK Parti ile MHP seçmeninin alternatif olarak CHP’yi görmediğini ifade eden Atalay, yeni kurulan DEVA Partisi ile Gelecek Partisi’nin de beklentilere cevap vermediğini şu sözlerle değerlendirdi:
“Bu iki parti henüz potansiyel oy oranlarının yakınına bile gelemediler. Bu yüzden AK Parti’den vazgeçen seçmen alternatif olarak İYİ Parti’yi görüyor. Mevcut siyasette AK Parti, MHP, CHP ve HDP’nin oyu düşerken, yalnızca İYİ Parti’nin oyu yükseliyor. Ayrıca AK Parti’den büyük kopuşlar yok ama bunun hemen öncesindeyiz, çünkü AK Parti seçmenleri artık sosyal ortamlarında ‘Ben AK Parti’ye oy vermiyorum’ demeye başladı. Bu da tabanda bir algı yaratıyor ve artık ‘AK Parti’ye oy vermemek gerekiyor’ algısı yükseliyor.”
Dİ-EN ARAŞTIRMA: ERKEN SEÇİM CUMHUR İTTİFAKI’NA YARAR
K24’e konuşan Di-En Genel Koordinatörü Tacire Baktaş, “Cumhur İttifakı’nın iki lideri Erdoğan ve Bahçeli, ne zamanki ‘erken seçim olmayacak’ beyanında bulunsa, arkasında bir erken seçimle karşılaşıyoruz” diyerek, muhalefet partilerinin Cumhur İttifakı karşısında güçsüz olduğunu söyledi.
Yapılan anketlerin AK Parti ile MHP’nin lehine olduğunu ifade eden Baktaş, “Başkanlık Sistemi olmasaydı AK Parti mecliste şu anda tek parti konumunda olacaktı. Kararsızların dağılımıyla yüzde 38’leri bulan bir partiden söz ediyoruz. Bunu MHP ittifakı ile düşündüğünüzde, yüzde 49’lara yaklaşan bir Cumhur İttifakı güçlülüğünü görüyoruz” dedi.
Baktaş, “Ekonomik kriz, işsizlik, pandemideki aksaklıklar ve Türkiye’nin içinde bulunduğu anti-demokratik uygulamalara rağmen bugün eğer hala Cumhur İttifakı güçlü oya sahipse bu, muhalefetin güçlü adım atamamasından kaynaklıdır” diyerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Erken seçime gidilmesi Cumhur İttifakı’nın yararına olacaktır. İYİ Parti iktidara çok ters düşen bir yerde değil. İYİ Parti’den her an sürpriz bir hamle görebilir miyiz, evet. Ayrıca önümüzdeki günlerde Saadet Partisi’ni ve İYİ Parti’yi yanına çeken bir Cumhur İttifakı’yla da karşılaşmış olabiliriz. Örneğin İYİ Parti’nin HDP’ye yönelik tutumu, Bahçeli’nin ‘Eve dönün’ çağrısı, önümüzdeki süreçte Meral Akşener’in İYİ Parti’sini kilit parti konumuna getirebilir.”
Yeni kurulan partilerden de söz eden Di-En Genel Koordinatörü, “DEVA Partisi ile ilgili iyi bir sinerji vardı. Sayın Babacan’ın ekonomiyle ilgili söylemleri önemliydi. Babacan’ın ekonomideki kişiliği nedeniyle kendisine yönelik bir sempati ve güven de vardı, ancak bu durum parti kurulduktan sonra azaldı. Hem Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin hem de DEVA Partisi’nin eli henüz zayıf” ifadelerini kullandı.
MUHALEFET ERKEN SEÇİM İSTİYOR
İYİ Parti Genel Başkanı Merak Akşener, "İster 2023, ister benim öngörüm 2021 olsun, sonuçta bu sistem değişecek, millet el koyacak" diyerek, erken seçime işaret etmişti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, "Herkes bekliyor. Neyi bekliyor? Herkes sandığı bekliyor. 'Sandığı koyun önümüze' diyorlar. 'Yeter' diyorlar" açıklamasını yapmıştı.
Esnafın, çiftçinin, emeklilerin, üniversite bitirmiş işsiz gençlerin artan sorunlarına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Saray devleti var, sosyal devlet yok. Saray devleti halktan kopuk… Bu siyasal sorumsuzluğu bitirmek zorundayız, halkla beraber, halkın hakemliğine başvurma zamanıdır artık" söyleminde bulunmuştu.