Doğu Türkistan'daki Çin zulmünden kaçan Amerikan Uygur Derneği Başkanı Kuzzat Altay, Pekin yönetiminin insanlık dışı uygulamalarını HDP'li Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun sosyal medya hesabından yaptığı canlı yayında anlattı. Kuzzat Altay, 2005 yılında Çin'in artan baskıları sonucunda Sincan'da tıp eğitimi görürken Türkiye'ye kaçtığını ve 2008 yılında da ABD'ye mülteci olarak kabul edildiğini söyledi. Altay, 2018 yılında Doğu Türkistan'da WhatsApp uygulaması yasak olduğu için Çin yapımı mobil haberleşme uygulaması ile babasının aradığını ve tedirgin bir ses tonuyla "Oğlum beni toplama kampına götürüyorlar" dediğini aktardı.
Altay yaptığı açıklamada, Türkiye'deki Uygur Türkleri'nden Pekin yönetiminin istediği isimlerin Çin'deki toplama geri gönderildiğini söyledi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarının da bunu desteklediğini ifade etti.
İşte Altay'ın açıklamalarından satır başları:
"Doğu Türkistan'a 1949 Çin Komünist partisi geldi. Bize "Size özerklik vereceğiz, kendi dilinizi, kültürünüzü yaşayabileceksiniz" dediler. Ama Doğu Türkistan'a gelir gelmez Şincan ismini verdiler. Bu isim 'ele geçirilmiş toprak' anlamına geliyor. Zaten bu isimle ne yapmak istediklerini ortaya koydular. Ben yıllarca Çin okullarında eğitim gördüm, kendi dilimde eğitim alamadım. Dilim yasak, kültürüm yasak, dinim yasak, camiye gitmem hasak... 70 yıl boyunca bize kültürümüzü unutturamadılar, baktılar olmuyor, çareyi bizleri toplama atmakta buldular.
Uygür Türkleri'nin organlarını satıp Çinlilere veriyorlar. Uygur kızları zorla Çinliler'le evlendiriliyor. Bizi yok etmek için her şeyi yapıyorlar. Kendi evimizde ekmek bıçaklarımızın üzerinde bile kimlik numaralarımız yazıyor. Bunlara rağmen Uygur halkı terörist eylemlere başvurmuyor. Aslında terörist olan Çin Komünist Partisi'dir.
Benim babam 68 yaşında elinde asayla dolaşan bir adam nasıl terörist olabilir. George Floyd'un ABD'de öldürülmesi dünyada büyük yankı uyandırdı. Neden çünkü videoya çekildi yaşanan olay. Ama Doğu Türkistan'da bunu yapmak mümkün değil. Her 1 kilometrede bir kontrol noktaları var. Sizin telefonunuz kontrol ediliyor. Video, resim çektiniz mi diye.
Biz dünyaya dağılmış Uygur Türkleri ailelerimizle görüşemiyoruz. Ben iki yıldır annemle görüşemiyordum. Ben Uygur Türkleri Başkanı olunca rüşvet amaçlı olmalı, artık ailemle görüşebiliyorum. Ama diasporadaki Uygurlar benim kadar şanslı değil maalesef.
Binlerce çocuğu Çinlileştirmek için toplama kamplarına aldılar. Daha sonra bu çocukları Çinli ailelerin yanına veriyorlar. Doğu Perinçek diyor ya, "Burası köy enstitüsü gibi, oralarda meslek öğreniyorlar", benim babam 68 yaşında adam ne meslek öğrenecek. Kamplarda üniversite hocaları var bunlar ne meslek öğrenecek. Belki dilimizi konuşmamız yasak değil ama Çince bilmeyen bir insanın iş bulma şansı yok.
Biz öz be öz Türküz, ama Milliyetçi Hareket Partisi Uygur Türklerine sahip çıkmıyor. Ben Amerika'da çok sayıda yetkiliyle görüştüm, hepsi sorunumuzu dinledi, ellerinden geleceklerini yaptıklarını söylediler. Ama Türkiye'de siyasiler sessiz kalıyor. Myanmar gibi küçük bir devlet katliam yaparken dünyayı ağaya kaldırıyorlar, Çin gibi dev bir ülke katliam yapınca ses çıkmıyor. Tabii bunlarda Çin ile yapılan ticari anlaşmaların etkisi olduğunu biliyorum.
50 binden fazla Uygur Türkü Türkiye'de vatandaş oldu. Türk milletine teşekkür ediyoruz. Ama Türkiye Çin için sorun teşkil eden ismleri Pakistan üzerinden Çin'deki toplama kamplarına geri gönderiliyor. Ahmet Davutoğlu geçenlerde bir konuşma yaptı, eski başbakan olduğu için mutlaka bir bildiği vardır, dedi ki, "50 bin Doğu Türkistanlı Türkiye'de tehlikede" dedi. Sayın Davutoğlu diyorsa, Türkiye'deki Uygurlar tehlikededir."