Tarih: 03.11.2018 01:47

Türkiye İle ABD Hem Müttefik Hem Hasım Nasıl Olunur?

Facebook Twitter Linked-in

03. 11. 2018 Cumartesi

Fırat Nehri, tarih boyunca nice uygarlıklara, irili ufaklı devletlere, onların aralarındaki gerilimlere, savaşlara tanıklık etti. Ancak iki kıyısında bugünlerde yaşanan paradoksun bir benzerine muhtemelen hiç tanık olmamıştı.

Yanıtı çok zor bir matematik problemi gibi görünen, kimin kiminle dost, kimin kiminle çatışma halinde olduğunu bir matriks içinde gösterebilmenin imkânsızlaştığı, müttefiklikle hasımlığı ayıran sınırın kaybolduğu, son derece karmaşık bir durumdan söz ediyoruz. 

Yaşanan bu jeopolitik bilmecenin merkezinde Fırat´ın Türkiye´den Suriye topraklarına girip, oradan güneye doğru uzandığı noktadaki Cerablus ile 30 kilometre kadar güneybatısında bulunan Menbiç yerleşimi arasındaki eksen yer alıyor.

Aynı aktörler, yani Türkiye ve ABD, Fırat´ın doğusu ve batısında birbirine zıt iki ayrı gerçekliğin özneleri olarak karşımıza çıkıyor.

Bu karşıtlığı şöyle açıklamaya çalışalım. Öncelikle NATO ittifakının iki üyesi söz konusu. Müttefik oldukları için birbirlerinin savunmasına yardımcı olacakları hususunda taahhüt altına girmiş iki ülke. Buna karşılık, ciddi bir çatışmanın da içindeler. Sonuçta aynı coğrafyada hem işbirliği yapıyorlar, hem de kıyasıya bir bilek güreşi halinde birbirlerini geriletmeye çalışıyorlar.

Önce Fırat´ın batısına bakalım. Türk ve ABD askerleri, nehrin batı yakasında bulunan Menbiç´in civarında önceki gün itibarıyla ortak devriye faaliyeti gerçekleştiriyorlar. Aynı konvoyda yol alan bazıları Türk, bazıları ABD bayrağı asılı zırhlı araçlar bir amaç birliği içinde hareket ediyor.

Devriye görevi şimdilik Menbiç´te YPG´nin de bulunduğu bölge ile Türkiye´nin kontrolündeki bölgeyi ayıran sınıra yakın alanlarda yürütülüyor. Gecikmeli de olsa iki ülke askerlerinin aralarında işbirliğini başlatmış olmaları Türkiye-ABD ilişkileri açısından olumlu bir gelişmeye işaret ediyor.

Nehrin doğu yakasına geçtiğimizde işler karışıyor. Çünkü ABD, burada PKK´nın Suriye´deki uzantısı olan YPG ile açık bir askeri ittifak ilişkisi içinde ve bu çerçevede sahada asker de bulunduruyor. Önce IŞİD´e karşı başlayan bu işbirliği, Trump yönetiminin Suriye politikasındaki değişiklikle birlikte İran´ın durdurulması gibi yeni bir stratejik boyut da kazanmış durumda.

Türkiye ise ABD´nin üçüncü bir hedef olarak YPG/PKK´yı güçlendirerek, Suriye´nin kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti kurmayı tasarladığına inanıyor ve bu tehdidi önlemeye çalışıyor.

TSK, bir süredir topçu ateşi ile Fırat´ın doğusundaki YPG/PKK unsurlarını hedef alıyor. Bu topçu ateşi geçen cumartesi günü İstanbul´da gerçekleştirilen dörtlü zirvenin hemen ertesi günü 28 Ekim´de başladı. Pazar günü nehrin karşı kıyısındaki Zawr Maghar yerleşimine topçu atışı yapılırken, sonraki günlerde bu atışlar sınır boyunca doğuya doğru bir derinlik kazanmaya başladı. 29 Ekim´de Fırat´ın 8 km doğusundaki Asma yerleşimi hedefti. Bu topçu atışları 31 Ekim günü Fırat´ın kuş uçuşu 30 km doğusundaki Kobani ve 90 km doğusundaki Tel Abyad´a kadar uzandı.

TSK´nın yürüttüğü askeri faaliyet, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın son haftalarda sistemli bir şekilde tekrarladığı Türkiye´nin Fırat´ın doğusunu terör tehdidinden temizleyeceği yolundaki açıklamalarının ertesine denk geldi.

Erdoğan, geçen salı günü ?Fırat´ın doğusundaki terör yapılanmasını çökerteceğiz. Hazırlıklarımızı, programımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla da terör örgütünün tepesine bineceğiz? diye konuştu.

Gelgelelim, Fırat´ın doğusundaki müttefiki YPG´nin NATO müttefiki Türkiye tarafından vurulması ABD yönetiminde büyük bir rahatsızlığa yol açıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı önceki gün ?Suriye´nin kuzeybatısında ABD askeri personeli de o bölgedeyken gerçekleştirilen tek taraflı saldırılardan büyük kaygı duyuyoruz? açıklamasını yaptı. ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında önceki akşam gerçekleşen telefon konuşmasının gündem maddelerinden biri de Menbiç´ti. Trump´ın görüşmede bu kaygıları da aktarmış olması çok kuvvetle muhtemel.

Başa dönersek, Fırat etrafında birikmeye başlayan basınç, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin geleceği açısından giderek belirleyici bir nitelik kazanıyor. Bu ilişki artık yalnızca Atlantik değil, Fırat´ın üzerinden de şekillenecek gibi görünüyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —