TÜRKİYE, GAGAUZ ÖZERK YERİ´NDE İSTİKRARIN TEMİNATI

Türkiye, Gagauz Özerk Yeri´ne karşılıksız ve samimi yardımlarda bulunan tek ülke; bu, bölgeyle az çok ilgisi olan herkesin bildiği bir gerçek.

TÜRKİYE, GAGAUZ ÖZERK YERİ´NDE İSTİKRARIN TEMİNATI

22.10.2018 Pazartesi

İSTANBUL - GÖNÜL ŞAMİLKIZI

Geçtiğimiz günlerde Moldova´nın Türk bölgesi Gagauz Özerk Yeri, kendi açısından tarihi bir ziyarete ev sahipliği yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son 19 yılda Moldova´ya giden ilk Türkiye Cumhurbaşkanı olarak ziyaretinin ikinci gününü Gagauz Özerk Yeri´ne ayırdı. Erdoğan, bölge için gerek ekonomik, gerek kültürel açıdan büyük öneme sahip projelerin açılışını yaparken, verdiği mesajlar ve duyurduğu yeni projelerle de eski Sovyet coğrafyasının bu küçük ama siyasi açıdan karmaşık ülkesinde Türkiye´nin güç olarak varlığına vurgu yapmış oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın ziyareti kapsamında Gagauz Özerk Yeri´nin başkenti Komrat´ta Türkiye tarafından inşa edilen çocuk gelişim merkezi, hastane ve kreşin, tamamen yenilenen Kültür Evi´nin, özerk bölgenin kültür başkenti olarak görülen Çadır Lunga´da Yaşlılar Evi´nin açılışı yapıldı. Vulkaneşt´in su sorununu giderecek altyapı projesinin uygulanmasına başlandığı bilgisini de Komrat´taki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi paylaştı. Erdoğan, gelecek sene Komrat´ta büyük bir eğitim kompleksinin inşasına başlanacağını da duyurdu. Cumhurbaşkanının bir başka önemli duyurusu ise Komrat´ta Türkiye Başkonsolosluğunun açılacağıyla ilgiliydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretine büyük bir heyecanla hazırlanan Gagauzlara önemli mesajlar verdi. Bu mesajların içerisinde en çok dikkat çekeni dille ve bütünlükle ilgiliydi. Erdoğan, Gagauzları ait oldukları ülkenin, Moldova´nın resmi dilini en iyi şekilde öğrenmeleri ve kullanmaları konusunda uyarırken, kendi ana dillerine de sahip çıkmaya çağırdı.

Bu uyarı ve çağrı, maalesef, arka planında Gagauz Özerk Yeri´ndeki sosyoekonomik durum ve Gagauz Türkçesi´nin kullanımı ile ilgili acıklı bir manzara barındırıyor. Zira Gagauz Yeri, Türkiye´nin samimi çabalarına ve büyük ekonomik desteğine rağmen, neredeyse kendi dilinde konuşamayan bir bölgeye dönüşmüş durumda.

Rusça hakim dil

Gagauz Özerk Yeri, kağıt üzerinde üç resmi dili bulunan bir özerk bölge. 1995 senesinde kabul edilen yasayla Gagauzca, Moldavanca ve Rusça, Gagauz Yeri´nin resmi dilleri. Aslında resmi istatistiklere göre nüfusunun yüzde 82´si Gagauz Türklerinden ibaret olan Moldova Cumhuriyeti´ne bağlı bir bölgede Rusça´nın neden resmi dil olduğu ayrıca bir tartışma konusu olabilecekken, Gagauz Yeri´nde bunun tam tersi durum mevcut. Bölgede neredeyse Gagauz özerkliğini sorgulatacak düzeyde Rusça hakim. Özellikle kentlerde bu durum daha bariz görülüyor. Köyler, anadil açısından nispeten iyi durumda. Orta ve üzeri yaşlı nüfus Gagauzca bilse dahi, çocuk ve genç nüfus ana dilini ya hiç bilmiyor, ya da çok az biliyor. Gagauzca, sadece şarkılarda, masallarda, büyüklerle konuşmalarda ve Türkiye´nin de desteği ile yayınlanan birkaç küçük medya organında yaşıyor.

Moldovanca bilen Gagauzların sayısı da oldukça az. Gagauzlar, ülkenin resmi dilini öğrenme konusunda çok hevesli değiller ve bu da onların Moldova´nın diğer bölgelerinde, özellikle de başkent Kişinev´de eğitim alma ve çalışma olanaklarını sıfırlıyor.

Gagauz Özerk Yeri´nde ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim veren 55 okulun tamamında müfredat ve eğitim Rusça. Ortaokullarda sadece birkaç saat Moldavanca ve Gagauzca eğitimi veriliyor. Bölgede sadece iki lisede Moldovanca eğitim veriliyor. Hatta Bulgarca eğitim veren lise bile olmasına rağmen, halkın çoğunluğunun ana dili olan Gagauzca´da eğitim veren tek bir okul dahi yok.

Gagauz Halk Topluşu´nun resmi sitesinde yer alan verilere göre, özerk bölgede 23 bin 293 öğrenciden 22 bin 163´ü Rusça okuyor.

Türkiye´nin ciddi desteklerde bulunduğu Komrat Üniversitesi´nde sadece bir fakültenin iki farklı bölümünde Gagauz Türkçesi´nde eğitim veriliyor. Diğer fakülteler ve bölümlerde ise eğitim dili Rusça. 2016 senesine kadar "Gagauz halkının tarihi, kültürü ve gelenekleri? adlı ders bile kanunen Rusça okutuluyordu. 2016 senesinde Gagauz Yeri´nde ?Gagauz halkının tarihi, kültürü ve gelenekleri? adlı dersin Gagauzca okutulmasını da öngören yeni bir kanun kabul edildi, fakat sadece bu kanun fiili durumu değiştiremedi ? çünkü evvela, yeteri kadar kitap ve öğretmen bulunmuyor, öte yandan, Moldova, Gagauz Yeri yönetiminin bu kanunla yetkilerini aştığını savunuyor.

?Gagauzca´nın kullanımının yaygınlaştırılması hakkında? yasa tasarısı ise yerel parlamentoda onay bekliyor. Gagauzca´nın bölgedeki hakimiyetini sağlama taraftarı olan milletvekillerince hazırlanan tasarı uzun tartışmalardan sonra geçtiğimiz nisan ayında ilk okumada Halk Topluşu´nun 35 üyesinden 24´nün oyları ile kabul edildi. Nihai oylamanın ne zaman yapılacağı ise henüz meçhul.

Gagauz yönetimi, Gagauzca eğitimle ilgili sorunları paraya bağlıyor. Ayrıca okul kitaplarını Gagauzca yazmak için yeterli sayıda uzman ve bilim insanının olmadığından şikayet ediliyor. Gagauz Türkçesi´nin yeteri kadar gelişmiş bir dil olmaması, fen bilimlerinin Gagauzca´da anlatılmasının çok zor olduğu da öne sürülen gerekçeler arasında.

Fakat uzmanlara göre, en önemli sorun, Moldova´nın Romanya´ya birleştirilmesi korkusu ile Rusya´nın 200 yıllık yoğun propagandası arasında sıkışıp kalmış Gagauzlar için artık kendi ana dillerinin cazip olmaması. Gagauzların büyük çoğunluğu, kendi dillerindeki eğitimin onların hayatını olumlu yönde etkilemeyeceğini düşünüyor. Bu durumu değiştirebilecek milliyetçi Gagauz elitinin bölge halkı üzerindeki etkisi ise Gagauz Yeri´nin özerklik kazandığı yıllara göre defalarca düşük.

Türkiye´nin yardımları

Gagauz Özerk Yeri´nde Gagauzca´nın yok olma tehlikesi ile karşı-karşıya kalmasının tek sorumlusu Rusya veya Gagauzlar değil, elbette. Moldova yönetiminin bu konudaki hataları ve sorumluluğu da çok büyük. Gagauzların Moldova devletine entegrasyonu konusunda hiçbir çaba gösterilmemesi bir yana, Kişinev, 1994 senesinde Türkiye´nin müdahalesiyle Gagauz Yeri´ni kazanıp Komrat´la sorunu çözerek bölgeye idari özerklik verdikten sonra kontrolü tamamen Rusya´ya bırakmış. Moldova´daki ?unionistlerin? Romanya ile birleşme arzuları da Rusya´nın propaganda dehası ile birleşince Gagauzlar milli kimlik davasından ziyade ?yok edilmek? korkusuyla yüzünü tamamen Moskova´ya dönmüş. Fiziksel ?yok edilme? korkusu, dili kaybetme tehlikesinin önüne geçmiş ve sonuç ortada.

Türkiye, Gagauz Özerk Yeri´ne karşılıksız ve samimi yardımlarda bulunan tek ülke; bu, bölgeyle az çok ilgisi olan herkesin bildiği bir gerçek. Bölgedeki en etkili yardım kuruluşu konumundaki TİKA aracılığıyla Gagauz Yeri´ne yapılan yardımların ölçeği çok büyük. Gagauz Yeri´nin en önemli sıkıntısı olan içme suyu sorunu, TİKA´nın yardımlarıyla büyük ölçüde çözülmüş durumda. Gagauz Radyo Televizyonu´nun altyapısının güçlendirilmesinden Atatürk Kütüphanesinin kurulmasına, Komrat Üniversitesi´nin desteklenmesinden huzurevi inşasına, Halk Meclisi binasının onarımından, statların, hastanelerin tadilatına, kreşlerin, okulların inşasına kadar yüzlerce projede TİKA´nın imzası bulunuyor. Türkiye, bütün bunları yaparken Gagauz Özerk Yeri´nin veya Moldova´nın iç işlerine müdahalede bulunmuyor, taraf olmuyor, tam tersi, bölgede istikrar aktörü olarak öne çıkma gayretini sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın Komrat´taki konuşmasında yer verdiği diğer önemli mesajı, ?Moldova´nın toprak bütünlüğü bizim için hayati öneme sahiptir? cümlesini de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Ankara, Gagauz Özerk Yeri´nin Rusya ile Batı´nın Moldova üzerindeki nüfuz savaşında bir çatışma aracı olarak kullanılmasını arzu etmiyor. Moldova da belli ki Türkiye´nin Gagauz Yeri´ndeki varlığının istikrar teminatı olduğunu düşünüyor. Bu açıdan, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın Gagauzların Moldova ile entegrasyonuna ve Moldova´nın bütünlüğüne defalarca vurgu yapması, hem kendi dillerini ?harcayan? Gagauzlara, hem Moldova´daki Romanya ile birleşme yanlısı ?unionistlere? ve bu çizginin Batı´daki ideologlarına, hem de eski Sovyet coğrafyası üzerindeki nüfuz savaşında her yöntemi mübah gören Rusya´ya mesaj olarak değerlendirilebilir.

[Kırım´ın Ruslar tarafından işgalinin anlatıldığı Kırım Ateşi kitabının yazarı olan Gönül Şamilkızı bölge ülkelerinde uzun yıllar muhabir olarak çalışmıştır]