Turhan: Enflasyon Mayıs ayında zirveyi görecek

KARAR Yazarları Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un konuğu olan Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Ekonomist İbrahim Turhan, hükümetin ekonomi politikalarını ve Türkiye ekonomisini neler beklediğini değerlendirdi.

Turhan: Enflasyon Mayıs ayında zirveyi görecek

Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Ekonomist İbrahim Turhan KARAR TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtladı. Hükümetin ekonomi politikalarına değinen Turhan, ''Bu ay TÜİK'in performansına rağmen enflasyon yüzde 44-45 bandına çıkacak. Arkasından bu artış sürecek Mayıs ayında yüzde 50-60 arasında zirveyi göreceğiz'' ifadelerini kullandı.

 

Konu ile ilgili videonun linki: https://youtu.be/wendGWWB4Jw'

 

'KURU TEKRAR İSTİKRARA KAVUŞTURDUK"

"Geçtiğimiz Aralık ayının 20'sine kadar döviz kurunda yaşanan suni dalgalanmanın önünü nasıl kestiğimizi 20 Aralık itibarı ile biliyorsunuz" diyen Erdoğan "Önce piyasanın kendi dinamikleri içinde bu dalgalanmanın durulmasını bekledik. Baktık bu iş milletimize ciddi zararlar verecek bir yere doğru gidiyor hemen tedbirlerimizi aldık, mekanizmalarımızı kurduk ve kuru tekrar istikrara kavuşturduk" diye konuştu.

Erdoğan'ın sözlerini değerlendiren Turhan şunları söyledi:

''İstikrardan ne anladığınız gerçekten önemli, her düzeyde istikrar sağlanabilir. Kur bundan sonra yıl sonuna kadar 13 düzeyinde kalırsa, 2022 yılı için istikrar sağlamış olurunuz. Bunu hiç Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin başıyla karşılaştırmayalım. 2021 yılının ortalaması olan 8.90'la karşılaştırırsanız kurda yüzde 50 artış olduğu anlamına gelir. Özellikle dalgalı kur rejimi uygulanan ülkeler için uluslararası kabul edilen, akademik yayınlarda yer almış uluslararası para fonunun ölçüt olarak kabul ettiği bir gösterge vardır. Derler ki, dalgalı kur rejiminde kur bir yıl içinde yüzde 30 ve daha fazla artıyorsa literatür buna para krizi diyor. 2021 ve 2022 arasında yıl sonuna kadar kur hiç artmasa bugünkü düzeyinde yatay seyretse yüzde 50 artış olmuş olacak. Bu istikrar olarak nitelendirilirse şu söylenebilir, çok fantastik bir istikrar anlayışınız var'' dedi. Turhan sözlerine şunları ekledi:
''Son dönemde yaşadığımız sorunu kimse ekonomik bir sorun, bir kriz gibi düşünmesin bu bir yönetim krizi. Bu yönetim krizinin siyasette yansımalarını görüyoruz. Toplumu kutuplaştırma sürekli düşman yaratma söz konusu, muhalefet düşman demek değildir. Neticede herkes ülkenin yönetimiyle ilgili farklı görüşler ileri sürüyor. Yönetim krizi oluğu zaman bunun siyasal yansımasını toplumun her konusunda görebiliyorsunuz.

İKTİDAR SEÇİM EKONOMİSİ Mİ UYGULUYOR?

İktidarın seçime kadar günü kurtarmaya çalıştığını belirten Turhan, ''Seçime kadar faizleri düşürürüm, üretimi yatırımı teşvik edecek ne olursa yaparım böylelikle üretim artar, istihdam artar. İnsanların cebine para girmeye başlar, toplumun bütün kesimlerini memnun ederim, buradan sıyrılır çıkarım. Bu da bana seçimi kazanmam için yeter anlayışı uygulandı. Fakat iki problem çıkıyor ortaya enflasyon ve döviz kuru olmak üzere'' dedi. Turhan sözlerine şöyle devam etti:
''Bu ay TÜİK'in performansına rağmen enflasyon yüzde 44-45 bandına çıkacak. Arkasından bu artış sürecek Mayıs ayında yüzde 50-60 arasında zirveyi göreceğiz. Yıl sonuna kadar yatay seyredecek. Yine hükümetimiz Merkez Bankası faizini düşürerek diğer bütün faizleri arttırmayı başardığı için, hazinenin borçlanma maliyeti arttı, mevduat faizleri arttı, kredi faizleri arttı, vade farkları arttı, dolayısıyla bu aslında otomatik olarak bir faiz artışı etkisi yarattı. Bu da kur artışının sınırlanmasında etkili oldu, öte yandan bu olduğu zaman üretim aksıyor. Bu yüksek maliyetle bu kadar daralmada, finansal koşullarla üretici üretim yapamıyor. Kredilerde gaza basacaklar bunun riski de enflasyonu yükseltmesi. Kredilerde gaza basarken aynı anda Merkez Bankası kaynakları kullanılarak kurda frene basmaya çalışacaklar. Bir araçta aynı anda hem frene hem gaza basılınca ne olursa Türkiye ekonomisinde de o yaşanacak.''

ENFLASYON EN BÜYÜK EKONOMİK SUÇTUR

Enflasyonun kötü sonuçlarına değinen Turhan, ''Enflasyon ahlaksızlıktır, enflasyon hırsızlıktır. Enflasyon vatandaşın cebindeki parayı ona hissettirmeden çalmaktan farksızdır. Kanunsuz vergi toplamaktır. Enflasyon bir hükümetin yurttaşlarına karşı işleyebileceği en büyük ekonomik suçtur. En kötü yönlerinden bir tanesi insanların enflasyona alışmasıdır. Bu ekonomide yaratılan tahribat çok kısa süre içerisinde sadece yönetimin değişmesiyle ortadan kalkabilecek bir tahribat değil. Bu ciddi bir çalışma, emek, sabır, kararlılık ve uyum istiyor'' şeklinde konuştu.

EKONOMİ MODELLERİ GÜNÜ KURTARMA ÜZERİNE
İktidarın uyguladığı ekonomik modellere değinen Turhan, ''Dünyayı varlığı bütüncül bir çerçevede algılayamıyorsanız hiçbir zaman stratejik bir planlama yapamazsınız. Yaptığınız her şey günü kurtarma üzerine bina edilir. AK Parti çok ilginç bir ruh halinde geçmişiyle kavga ediyor. Geçmişte savunduğu tezlerin antitezi noktasında, dolayısıyla dün diye bir şey yok. Gelecekler ilgili uygulanacak bir kurgusu bir vizyonu olmadığı için gelecekte yok. Dünü yok, yarını yok o yüzden her gün yeniden bugünü yaşıyoruz. Bu yüzden de kapsamlı bir model uygulamak mümkün değil. Bir ekonomide 3 ay içerisinde Çin modelinden kur korumalı mevduat gibi iki uca bir ekonomi yönetimi savrulur mu? Akıl sağlığını korumak Türkiye'de bir mesele oldu'' ifadelerini kullandı.

JP MORGAN TARİH VERDİ DOLAR RALLİ YAPACAK

JP Morgan, Fed’in Mart ayında faizleri artırmasından sonra da doların kuvvetlenmeye devam edebileceğini belirtti. “Dolar büyük ihtimalle Fed faiz artırımdan 1-2 ay sonra zirveye ulaşacaktır” dedi. Konu üzerine konuşan Turhan şunları söyledi:

''Ben doların önümüzdeki dönemde güçlü bir seyir izleyeceğini 2020 Ağustos'undan beri söylüyorum. Bunun da temel bir sebebi küresel salgınını Amerika ekonomisi Covid-19'u iyi yönetti . Bu sebeple büyüme ve emek piyasasıyla ilgili güçlü bir görünüm sergiliyor, fakat enflasyon yüksek. Para politikası sıkılaşıyor bunu da kararlılıkla yapıyorlar. Bunun neticesinde de dolar bütün dünyada güçlenecek. Hem faizler yükselecek, hem de dolar bir miktar kıt hale gelecek bunu yapmalarının sebebi ekonominin çok güçlü olması, iyi performans göstermesi, emek piyasasının çok güçlü bir görünüm sergilemesi'' dedi.

Turhan sözlerine şunları ekledi:

''Bunun gelişen piyasa ekonomilerine özellikle Türkiye gibi kırılganlıkların yüksel olduğu bölgelere bazı olumsuz etkileri olacak. 1980'li yılların başında yaşadık buna benzer bir durumu. Hem ekonomi güçlendi hem faizler yükseldi. Amerikan Doları inanılmaz değer kazanmaya başladı.1985'de gelişmiş ülkeler bir araya getirip doları zayıflatmamız lazım dediler. Ülkeler borç krizlerine düştü, o dönemde 5 yıl boyunca İskandinav ülkelerinden tutun da ABD'nin kendi içine kadar finansal krizler yaşandı. Düşük faiz oranlarından yüksek faize geçişte uyum sağlamakta sektörler zorlandı. O ölçüde olmasa da ona yakın şokların yaşayacağını düşünüyorum. Bizim gibi ülkelerde sermayeye erişim daha da zorlaşacak. Her üretim sektöründe bir baskı oluşturacak hem de yerli para cinsinden varlıkların fiyatı üzerinde de baskı oluşturacak. Bu döneme olabilecek en kötü durumda giriyoruz. Bütün dünyada enflasyon yükselecek bizim enflasyonumuz zaten yüksek, bütün dünyada faizler yükselecek bizde zaten yüksek, bütün dünyada sermaye erişimi zorlaşacak bizde durum zaten zor.''