TÜRDEB Sirkeci Garı’nda yeni bir dergi fuarı düzenliyor. Bu, on birincisi. Pandemiden ötürü ara verilmişti. Yeniden hayata döner gibi kalındığı yerden kültürel faaliyetlere başlandı. Kitap fuarları, etkinlikler, söyleşiler, paneller. Bunlar hayata hareket ve canlılık getirdi.
Merhum Asım Gültekin’in öncülüğünde başlayan bu faaliyet iyi niyetle başlanmıştı. O zaman sadece bir çevrenin dergileri davet ediliyordu. Onur konuğu bulunduğum bir fuar açılışında karşı mahallenin de dergilerinin davet edilmesi gerektiğini ifade etmiştim. Buna itibar edilmedi. Bu ayrışma, gerçeği söylersek bu taraftan kaynaklı değil. Sol, liberal çevreler bu tür etkinliklere muhafazakâr, sağcı, İslâmî düşünüşlü çevrelere hiç itibar etmezlerdi, güçleri eskisi gibi olmasa da gene etmezler. Bu ayrışmaya karşı çıkması gereken, bütünlük sağlaması gereken bizler olmalıyız.
1980 darbesi sonrası bir yakınlaşma oldu, birlikte paneller, etkinlikler yapıldı. Karşılıklı edebiyat dergilerinde buluşuldu. Bu yakınlaşmadan rahatsız olan derin güçler tarafından karşı tarafın önemli aydınları katledildi. Bu İslâmî düşünüşlü çevrelere yüklendi, başta Ankara sokaklarında olmak üzere, “Kahrolsun şeriat, şeriatçılar İran’a, Arabistan’a” sloganları atıldı, Sağ, sol, İslâmî çevrelerle olan ayrışmalar derinleştirildi. Bu ayrışmanın etkileri bugün de devam ediyor. Bundan yararlanan siyasal çevreler var. Bununla ayakta durmaya çalışıyorlar. Oysa bu tür yakınlaşmalar hem huzur getiriyor hem de etkilenmelere neden oluyor.
Bu fuarda bunun önüne geçilmiş. Bundan ötürü TÜRDEB Başkanı Fatih Bayhan’ı kutlarım. Çok olmasa da birçok dergi, yayınlarıyla birlikte katılmış durumda.
Açılışa davet edildim, hem bir konuşma yapmak hem de açılış kurdelesi kesilmesi için.
Bu toprakta yaşayanların birbirine ihtiyacı var. Dayanışma kazanım sağlar. Ayrışmalar çatışmalara neden olur. Bugün de farklı çatışma nedenleri var. Bunları derinleştirmeye gerek yok. Birlikte olmayı sağlamak gerekiyor.
Dergiler bir medeniyet toprağının kılcal damarlardır. Bunlar kültür ve düşünce hayatına canlılık kazandırır. Günümüz kültür hayatında ciddî boşalmalar ve savruluşlar var. Dergiler geçmişte düşünce, sanat ve kültür merkezleriydi. Dergilerin başında bulunanlar özel insanlardı. Sırat-ı Müstakim, Sebillurraşad dergilerinin çıkarıcısı Eşref Edip Fergan olmasına karşın derginin merkezinde Mehmet Âkif Ersoy vardı, daha çok onunla anılıyor. Büyük Doğu Necip Fazıl, Hareket Nurettin Topçu, Diriliş Sezai Karakoç, Edebiyat Dergisi Nuri Pakdil, Mavera Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Akif İnan, Yönelişler dergisi Ebubekir Eroğlu ile anılır. Böyle olması bir bakıma dergilerin gücünü de gösteriyor. Varlık Nabi Nayır, Yeni Dergi Memet Fuat, Papirüs Cemal Süreya ile anılır.
Günümüz dergileri kolektif, arkadaş gurupları veya kimi kurumların desteğiyle yayımlanıyor.
Gençlik yıllarımızda okullarda duvar gazeteleri olurdu. İmkânlar geliştikçe dergiler çıkarmaya başlandı. Şimdilerde okullarda gençler bir araya geliyor fanzinler ve e-dergiler yayımlıyorlar.
Geleneksel düşünce hareketlerine bağlı dergiler aynı doğrultuda yayınlar yapıyorlar. Bizim Yedi İklim dergisini de çıkarışımız böyle. Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera ve Yönelişler dergilerinin izleğindeyiz. Bu, İslâm düşüncesinin ve medeniyetinin özünü ve ruhunu taşıyor. Estetik ve düşünüşleri bu özle olmuştur. Düşünce hareketleri de daha çok dergiler etrafında şekillenmiştir. Büyük Doğu ve Diriliş ekolü, devamındaki dergiler bizim için ana izlektir.
Sağcı, muhafazakâr, milliyetçi dergiler olduğu gibi geçmişte sol diye bilinen dergilerin de izleği devam ediyor. Artık Marksist sol düşüncenin bir ağırlığı kalmadığından daha çok Batıcı, seküler bir anlayışta varlıklarını sürdürüyorlar.
Dergiler kültür ve düşünce hayatını canlı tutuyor. Kılcal damarlara benzetişim bundan. Etkilerini yitirenler, kuruyanlar söz konusu olunca ortam çölleşir, kuraklaşır. Düşünceye dergilerin varlığı ve sürekliliği bu anlamda önemli.