Böyle bir algıyı ana muhalefet partisinin oturtmaya çalıştığı, bazen bizlerin de bu duyguya kapılma eğilimi gösterdiğimiz görülse de işin aslı öyle değil. Referandum sürecinde, Suriye meselesinde, terör konusunda haksızlıklara maruz kaldığımız doğru. Bunun öfke yaratması da doğal. Ancak tüm dünyanın Türkiye´ye karşı olduğu görüşü doğru değil.
Son birkaç gelişmeyi burada sıralarsak bunu ispatlayabiliriz de?
Mesela son olarak çok önemli bir kuruluş olan Dünya Denizcilik Örgütü´ndeki seçimlerde 157 üye ülkenin 138´inin oyunu alarak Singapur´dan sonra, ki bu ülke denizcilikte açık ara önde bir ülke, Türkiye ikinci olarak seçildi.
Yine UNESCO İcra Komitesi´ne 134 oyla aday üç ülkeyi geçerek seçildik. Bu adaylar Almanya, Finlandiya ve Portekiz´di. En güçlü aday Almanya´yı geçmek büyük bir başarıydı.
Kudüs konusunda Türkiye´nin öncülüğünde BM´de yapılan oylamada, ABD dışındaki 13 üye ülke lehte oy verdi. Bugün yapılacak BM Genel Kurulu´ndaki oylamada da üçte ikilik bir destek almayı beklemekteyiz. Bu gerçekleşirse, Kudüs kararını yalnızlaştırma konusunda ciddi bir başarıyı yakalamış olacağız. Türkiye, Kudüs kararına karşı birkaç ülke dışında tüm devletleri birleştirmiş durumda.
Suriye´de daha bir yıl önce Halep dramı yaşanırken, bugün Türkiye, Rusya ve İran´ın öncülüğünde çatışmasızlık süreci siyasal geçiş sürecine evrilmek üzere. Burada YPG´nin temsil edilmemesi noktasında İran´ın desteği alınmış durumda. İdlib´de ise çatışmasızlık bölgesi oluşturulması konusunda olumlu süreç devam ediyor.
Almanya ile ilişkilerde şundan birkaç ay evvelki duruma göre çok daha pozitif bir sürecin içine girilmiş durumda. Adil Öksüz için arama kararının çıkartılmasının yanında, PKK´ya dönük çok daha kararlı tedbirlerin alınmaya başladığını görüyoruz.
Kuzey Irak´ta Türkiye referandum öncesi ve sonrasında ilkeli ve dürüst duruşu ile bölgedeki halklar arasında takdir topladı. Türkiye burada yaşayan sivillerin zarar görmemesi için azami gayret gösterirken, referandumun bölgeye felaket getireceği noktasındaki dik duruşunu muhafaza etti. Böylelikle bu çok zor durumu dahi, son derece iyi yönetmiş olduk. Bunun yanında da Merkezi Yönetim ile sıkı işbirliği devam etmekte.
Rusya ile uçak ve büyükelçi cinayetleri kumpaslarından sonra belki kötü yönetilmesi halinde büyük hasara yol açacak krizler tam tersine iki ülkeyi yakınlaştıran birer fırsata dönüştürüldü. Putin ilişkilerin kriz öncesi duruma geri döndüğünü açıkça deklare etti.
Türkiye´nin iyi yönetildiğini söylerken siyasi bir mülahazada bulunmuyoruz. Ankara mütevazı kaynaklarla lakin güçlü siyasi irade ile mucizeler yaratmaya devam ediyor.