Dünyanın neresine giderseniz gidin, insanlar Amerika emperyalizminden ve İsrail Siyonizm´inden rahatsızdırlar. 7,5 milyarlık dünya nüfusunun hepsi mazlum konumdadır. Elinde gücü ve serveti bulunduranların sayısı 20-30 bini geçmez. Amerika, Avrupa, Asya halkları mazlumdurlar ama Afrika ve Latin Amerika halkları daha da mazlumdurlar. Bu mutlu azınlığın elindeki bütün güce rağmen emperyalist istekleri gerçekleşmeyecektir.
Devrim kutlamalarına katıldığımızın ertesi günü İran cumhurbaşkanlarından Sayın Mahmud Ahmedi Nejat ile bir röportaj yapmak istediğimiz gerçekleşti. Kendisi ile röportaj yapmak için müracaat ettiğimizde Milli Görüş´ten geldiğimizi ve Millî Gazete adına röportaj yapmak istediğimizi ilettiğimizde kabul ettiler ve ilk sırayı bize verdiler. Türkiyeli kardeşlerini çok sevdiğini iletirken elini kalbinin üzerine koyarak ?Ben de kalben Türkiyeli kardeşlerimi çok seviyorum? dedi.
- Sayın Cumhurbaşkanı; malum olduğu üzere bugün dünyada Yahudi ve Hıristiyan ittifakının dünyayı zulümle idare ettiği gerçeği ile İran´daki devrimden evvel ve sizin cumhurbaşkanlığınız dönemi ile şimdiki uygulamalarıyla bir mukayese ve analiz yapabilir misiniz?
- Maalesef bugün insanlık dışı ve zalim bir sulta sistemi dünyaya egemen olmuş durumda. Bugünün dünyasındaki yönetimler, idareler, milletler karşısında bir durum sergilemekteler. Elbette ki bugün insanlığın tekamül ve gelişimi mevcut sulta sistemlerini zayıflatmaktadır. Bugün tüm dünya milletleri, uygulanan mevcut durumdan rahatsızdırlar. Eğer mevcut sulta sistemlere alternatif olabilecek yeni bir adalet temelli bir sistem tesis edilirse kabul görecektir.
Elbette ki bu, oluşturulacak yeni sistemde insan kavramının yeniden tanımlanması gerekir. İnsanın taşıdığı hakikat doğru bir şekilde tanımlanırsa insan için gerekli olan siyasi, kültürel ve ekonomik araçlardan daha olumlu bir şekilde istifade edilebilir. Şu andaki emperyalist sistem de bir insan tanımı üzerine bina edilmiştir. Bu sistemdeki insan tanımı anlam itibarı ile küçüktür. Buradaki insani düşünce yapısı sadece kendini düşünen ve diğer insanlar üzerinde egemenlik kurmak isteyen bir emele sahiptir. Allah´a ulaşmak gibi ulvi bir hedefleri yoktur. Allah´ın sıfatlarını ve ilmini arayan insani bir düşünceleri yoktur.
Bizim tanımladığımız insan tipi ise yeryüzünde Allah´ın halifeliğini yapan insan tipidir. Bu insan, Allah´ın sahip olduğu sıfatları kendisinde toplayıp hareket eden bir insan tipidir. İslam´daki insani yapı; kemale erme zihniyeti, diğer insanlara hizmeti kendine vazife edinen bir yapıdır. İslam´da insanın ulaştığı tekâmül insanlara zulmetmek için değil, insanlara fedakârlık, dürüstlük ve adaletli bir davranış biçimidir ve insana hizmet amaçlıdır.
- Siyonist İsrail´in emeli olan Büyük Ortadoğu Projesi´nin Nil´den Fırat´a kadar olan sınırlar içinde Büyük İsrail İmparatorluğu´nu kurmak için 1. ve 2. Irak işgali ile Suriye´nin miladi 2011´de başlayan işgali, iç savaş ve mevcut hale gelmesinde ABD´nin müdahil olmasını nasıl analiz edersiniz?
- Dünyaya egemen olmak isteyen güçler öncelikle Ortadoğu´ya sahip olmak istiyorlar. Çünkü burası dünyanın kalbidir. Kültürün ve zenginliğin ana kalbidir. Coğrafi anlamda da dünyanın merkezi konumundadır. Buralara sahip olmak isteyen güç buradaki enerji kaynaklarını, kültürü ve insanlığı kontrol eder. Dünyayı yönetmek isteyenler ucuz enerjiye sahip olmak ister ve Ortadoğu da enerji kaynakları bakımından, su kaynakları ve tarıma elverişli topraklar bakımından zengin bir yerdir. Siyonist İsrail´in kurulmasındaki ana felsefe budur. Çünkü diğer toplumlara egemen olmanın yolunu açmak istiyorlar. Bu nedenle ülkeleri ve milletleri bölmek, parçalayarak yönetmek istiyorlar.
Siyonist hayallerini hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekler
Türkiye, İran, Arabistan ve Mısır´ı bölüp parçalamak istiyorlar. Bölgede güçlü bir devletin olmasını istemiyorlar. Bu düşünce insanlık dışıdır ve emperyalistçe bir yaklaşım biçimidir. Bu düşünüş ve davranışları ile bizim bölgemizde çok zarar vermişlerdir. Ancak bu emperyalist düşünce tüm dünyada yenilgiye uğramıştır. Dünyanın neresine giderseniz gidin insanlar Amerika emperyalizminden ve İsrail Siyonizm´inden rahatsızdırlar. 7,5 milyarlık dünya nüfusunun hepsi mazlum konumdadır. Elinde gücü ve serveti bulunduranların sayısı 20-30 bini geçmez. Amerika, Avrupa, Asya halkları mazlumdurlar ama Afrika ve Latin Amerika halkları daha da mazlumdurlar. Bu mutlu azınlığın elindeki bütün güce rağmen emperyalist istekleri gerçekleşmeyecektir.
Büyük İsrail projesini hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekler ve bunu gerçekleştirecek güç ve kuvvette de değiller. Artık dünya değişti ve bu projenin geçerlilik hükmü kalmadı. Sadece savaş çıkarıp kan dökmek dışında bir şey yapamıyorlar.
Bölgemizdeki sorunların kaynağı emperyalist düşünce
- Suriye sorununun ilk başlangıcında siz cumhurbaşkanıydınız. Siz, ?Suriye meselesine ABD´yi karıştırmadan İran, Türkiye, Mısır ve Suriye iktidarları ile birlikte bir çözüm bulalım? demiştiniz. Bunu biraz açar mısınız?
- Bölgemizde ve Ortadoğu´daki sorunların kaynağı emperyalist düşüncedir. Amaçları bölge halklarını birbirine düşürmektir. Ben milletlerin kendi sorunlarını kendi aralarında çözmesinden yanayım, Elbette ki Türkiye, Mısır, İran ve Arabistan gibi ülkeler gerek Suriye´de olsun gerekse diğer bölgelerde bulunan milletlerin kendi sorunlarını kendileri çözmeleri için elbirliği ile yardımcı olmalıdırlar. Bu ülkelerdeki sorunlar sadece o ülke ile sorunlu kalmamaktadır. Bundan dolayı emperyalist güçlerin her ülke için ayrı ayrı planları vardır. Onlar Türkiye, İran, Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin güçlenmesini istemiyor ve bizim zayıf olmamızı istiyorlar.
Cumhurbaşkanlığım sırasında ben Mekke´de düzenlenen İslam İşbirliği Konferansı´nda İslam ülkelerinden seçilmiş bir heyetin Suriye´ye gönderilmesini ve bu heyetin Suriye´de sorunun çözülmesine katkı sunmasını teklif etmiştim ancak bu teklifim ne yazık ki kabul edilmedi. Benim amacım, ihtilafın olması değil, vahdetin sağlanmasıydı. Bugünün çözümünde konuşma ve diyaloglar olabilir ancak Türkiye, İran, Arabistan ve Mısır arasında oluşacak bir rekabet bölgeye zarar verir. İşbirliği ve diyaloğumuz dışında başka bir çaremiz de yoktur. Dinimiz, Peygamberimiz ve Kitabımız da bizi vahdete davet etmekte, Allah´ımız da bizi vahdete çağırmakta?
Ben demiyorum ki bölge ülkeleri olarak birleşelim, diğer ülkelere ve milletlere saldıralım. Dünyada vahdetin gerçekleşmesi için hep birlikte çalışalım. Adalet, özgürlük ve izzet için tüm insanlığın aynı noktada birleşmesi gerekir ki, mazlumiyet ortadan kalkabilsin?
Emperyalist azınlığın elindeki gücü ellerinden almalıyız. Burada iki noktaya değinmek istiyorum. Dünyadaki bütün dinler Hıristiyan, Budist, Yahudi ve mezhepler emperyalistlerin elindeki bu gücü almak için bir vahdet oluşturmalıdırlar.
Burada ben araya girerek rahmetli Erbakan Hocamızın D-8 projesinde de bir böyle bir çalışması vardı ve bu proje genişleyerek D-60´lara kadar genişletilmesi hedefleniyordu dediğimde kendisi;
- Aynen öyle Allah ona rahmet eylesin dedi?
Konuşmasının devamında;
Peygamberler tüm insanlık için gönderilmişlerdir. Bu işaret etmek istediğim birinci noktaydı. İkinci nokta ise biz dünyadaki tüm mazlumların destekçisi ve koruyucusuyuz. Bugün ABD halkı, Avrupa ve diğer ülkelerde yaşayan halklar ve özellikle Afrika halkları mazlum konumundadır. O halde sorunların çözümü savaş ile değil, toplumların ve milletlerin vahdeti ve birlikte hareket etmesiyle sağlanabilir. Böyle bir durumda füzeler, savaş uçakları ve tüm silahların bir anlamı kalmayacaktır.
Tüm dünya milletlerinin vahdeti yolunda çalışmalıyız ki tevhit ve ortak insani değerler etrafında bileşilebilinsin. Sadece Allah´a ibadet edelim ve insanlığın izzet, keramet ve hikmeti yolunda çaba sarf edelim. Çünkü adalet, özgürlük ve izzet tüm insanlığın ortak değerleridir.
Birbirimizden ayrılıp kopar ve küçülürsek çaresiz oluruz
- Suriye savaşının başlaması ile birlikte İslam coğrafyasında ABD´nin müdahalesi ile birlikte ortaya çıkan cepheleşme ve ortaya çıkarılan terör guruplarının çatışmalara müdahil olması ile birlikte oluşan tabloda ABD ve İsrail´in yer alan bazı Arap ülkelerinin bu davranışını nasıl görüyorsunuz?
Egemen emperyalist güçler bizleri birbirine düşürüp ayırmak istiyor ve hatta iki kardeşi ve karı ile kocayı bile birbirlerinden ayırmak istiyorlar. Çünkü bunlar şeytandırlar ve insanları zelil etmek istiyorlar. Bugün dünyada yaptıkları şeyler hep şeytanlıktır. Amaçları milletleri zayıflatmak, milletler üzerinde tahakküm kurup milletlerin zenginliklerini çalmak ve sömürmektir. Bu, onlardaki şeytani arzu ve emellerin neticesidir.
I. Dünya Savaşı´ndan sonra bu güçler sınırlarımıza kavga tohumları ekmek istediler. Bölgedeki ülkelerin sınırlarına bu tohumları ektiler. Bu konuda iki noktaya değinmek istiyorum. Birinci nokta insanların kendi kaderlerini tayin hakkı İlahi bir haktır. Bu hakkı kimse kimsenin elinden alamaz. Başka bir konuya değinmek istiyorum. Buna karşılık eğer birbirimizden ayrılıp kopar ve küçülürsek çaresiz oluruz.
ERBAKAN BÜYÜK BİR DEHAYDI
Milli Görüş hareketinin lideri rahmetli Erbakan Hoca hayattayken Irak´a ABD´nin müdahalesi esnasında şöyle demişti: ?Eğer Irak´tan sonra Suriye´ye girerlerse bilin ki hedef Türkiye ve İran´dır tespitine katılıyor musunuz?
Erbakan büyük bir deha, büyük bir insan ve aynı zamanda önemli bir siyaset adamıydı. Yaptığı projelerin yanı sıra İslam Birliği için attığı adımlar büyük takdire şayan çok önemli çalışmalardı. Bursa´ya davet edildiğimde Türk halkının gösterdiği büyük sevgi ve Cuma namazındaki büyük teveccüh ile karşılama çok anlamlıydı. Türk halkına duyduğum sevgi ve kardeşlik kalbidir. Tüm Türkiye halkına selam ve sevgilerimi sunuyorum.