Tarih: 02.02.2020 15:51

Tuba ÇİÇEK; Öteki Mahalle (Elazığ- Mustafa Paşa) Seko

Facebook Twitter Linked-in

Kandilli Rasathanesi büyüklüğünü 6,8 olarak açıkladı. 

Deprem Türkiye’nin birçok ilinde ve hatta çevre ülkelerde de hissedildi.

Onlarca kişinin öldüğü, bin kişiden fazla insanın yaralandığı, yüzlerce binanın ağır hasar gördüğü depremde, Arama motoru google’ da Elazığ Türk’mü Kürt’mü sorusu en fazla sorulan konular arasında olunca ve seko mahallesi uzun yıllarca yaşadığım mahalle olması nedeniyle, birkaç kelam yazma isteği duydum. 

Diğer bir tabirle az biraz "Zülfü Yâre" dokunayım dedim. Malumunuz söz uçar yazı kalır ve seko mahallesi bu yazıyla birlikte hep akıllarda kalsın istedim.

1933 yılında Elazığ Belediyesi tarafından Mustafa Kemal (Atatürk'e) Paşa’ya atfen Seko mahallesinin adı "Mustafa Paşa Mahallesi" olarak değiştirilmiştir. Halen eskiler ve halk arasında "Seko Mahallesi" eski adıyla bilinir ve kullanılır.

"Seko" mahallesinin adıyla ilgili birçok tevatür vardır, örneğin; Anne’min duyup anlattığına göre "seko" mahallesinde eskiden Ermenilerin tehcir edilmediği dönemlerde olmalı ismi Sakine olan Ermeni bir kadın varmış "seko nun mahallesi" diye halkın literatür’üne geçmiş.  

Yine eskiden Elazığ- Harput’ta halk ağzında ceket ve Palto’ya "Sako" denirmiş. Harput köylerinden gelen erkeklerin çoğu kış aylarında kalın kumaştan yapılmış Palto (sako) giyerlermiş bu sebepten Sako’luların mahallesi anlamına gelen "Sako Mahalle"si olarak adlandırıldığı söylenir.  

Yeni bir ülke kurulurken yeni adlar tevdi edilmişti. "seko" yâda, Türkiye cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal'in adı verilmiştir. Tarih okuyanlar bilir o yıllarda binlerce mekân ismi değiştirilmişti. Örneğin Elazığ, eskiden Mezire, Mamüratül Aziz olarak bilinirken cumhuriyetin isim revizyonu ile birlikte El’azık sonrada Elazığ olmuştur.

 Seko mahallesinde eskilerin anlattığına göre çoğunlukla Türkler ve Ermeniler yaşamışlardır.

Elazığ’ın en eski ve kalabalık şimdilerde ise en kozmopolit mahallesi olan Seko Mahallesi yeni adı ile (Mustafa Paşa Mahallesinde) Dersim’li Kürtler, Palulu ve Bingöllü kurmanç -zazalar hatta halen Ermeniler dahi varmış.

Eskiden "seko mahallesi" tek katlı, önü bahçeli, çiçeklerle, ağaçlarla süslü kerpiç yapılı cumbalı evler ile Arnavut kaldırımlar ile döşeli bir yermiş. Daha karakterli, huzur dolu, tek katlı yapıların olduğu, şahane mimarisi ile sanatçılara ilham olacak düzeyde güzel bir yer olduğu söylenir.

Mimari anlamda Osmanlı ülkesi, cumhuriyet Türkiye’sinden daha önde olduğunu, geçmişin izdüşümlerini takip edince buna şahit oluyoruz. Ermenilerin sınır dışı (Tehcir) edilişi ve Harputlu Türklerinde büyük şehir hevesleri ile seko mahallesi farklı bir dokuya büründü. Artık seko öteki mahalledir. Alevi’ler, Kürtler, zaza’lar azda olsalar Ermeni-Hıristiyan’ların birbirlerinin mekânına dokunmadan, kendi içlerinde yaşadıkları bir yerdir. 

Farklılıkların; kültür, inanç, dil, etnisite yasalar eşliğinde soldurulduğu, çarpık, çirkin, karaktersiz, anlamsız yapıların oluşturulduğu bir varoştur artık Seko. Çarpıktır artık "Seko"nun kültürü de, binaları gibi.

Geçmişe ait olan; kerpiç, taş, tuğlalı, cumbalı, bahçeli evler yıkıldı yok edildi. Yeni bir mimari tarz türedi öteki mahallede seko (Mustafa Paşa) da. Varoş mütahit’lerin iştirakiyle. öyle diplomalı, mimar Sinan bakışlı, değil bu mütahit’ler; Alaylı, alaycı, menfaatçi, günübirlik düşünen sıradan şahıslardır. 

Bugünkü çarpık görünümlü, karaktersiz, doğadan, topraktan, insandan, hayvandan kopuk, düzensiz dizilimli beton blokların doldurduğu şehir’mi- kent’mi olduğu belli olmayan bu çirkin mekânları ürettiler. El birliğiyle onlar; amirleri yerel yöneticiler ve onların amirleri genel yöneticilerin imzaları, onaylarıyla.

Cumhuriyet Türkiye’sinde bu mahalleye "Seko" ya Ülke kurucusu olduğu için, gurur duyulan, ulu bir itkiyle sevgi gösterilen, sevgisi ve saygısı anayasal kanunla garanti altına alınan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ismini verdiler. 

Kimin eseri bir sarsıntıda yerle bir olan bu çirkin, beton müsvetteleri? Tabi ki bu ülkeyi yönetenlerin aklının, ruhunun serencamıdır. bu anlamsız, çirkin, güvenliksiz, korku duyulan ve mutsuz eden yapılar. Bu ülkenin en üst makamlarında oturan rantçı, menfaatçi, yöneticiler ve onların imzalarıyla önüne gelenin mütahit olduğu kişilerin aklının ruhunun eseridir. 

Özetle; Elazığ depremiyle birlikte internetten Elazığ Kürt mü, Türk mü? Diye merak edenler Elazığ’da Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Zaza, Hıristiyan birçok farklılığı barındıran bir yer. İnsanın ırkını, dilini, dinini önceleyeceğinize bu kentimsi mekânların çarpıklığını araştırın, şu çirkinlikler kimin eseridir diye. Ve yargılayın bu çirkin, anlamsız korku yuvalarını bizlere reva görenleri… 

SivilSiyasetHareketi




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —