2016’da ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın yönetiminde “Ulusalcılar”, “Küreselciler” , “Malî Muhafazâkârlar”, “Hıristiyan Siyonist Evanjelikler”, hatta John Bolton gibi bazı “Neoconlar” bile kendilerine yer buldular. Bu hizipler kendi siyasi ajandalarını Trump’a uygulatmaya çalıştılar. Hizipleri memnun etmeye çalışan Trump kendi seçmenlerine verdiği sözleriyse yerine getirmedi. Trump iki partili seçkinlerin yerleşik hükümranlığını “Washington bataklığı” ve “Derin Devlet” olarak betimlemişti. Başkan seçilmesi halinde bu bataklığı kurutacağı vaadinde bulunmuştu. Ne ki “Washington Bataklığı” Trump’ı da içerisine çekti.
Trump döneminde en üst düzey pozisyonlardan birçok isim ya istifa etti, ya Trump tarafından azledildi. Önceki dönemlere kıyasla bu ayrılmalar rekor sayılara ulaştı. Trump’ın ikinci dönem Başkanlığı kazandığında Federal bürokrasiyi tepeden tırnağa değiştirmeyi plânladığına dair haberler medyaya yansımıştı. Buna göre Trump, ABD yönetimini “Amerika’yı yeniden büyük yap(MAGA)” veya “Önce Amerika” programına sadık isimlerle teçhiz etmeyi plânlıyordu.
2020’deki Başkanlık seçimlerini kaybeden Trump, seçim sonuçlarını kabul etmedi. Kendisiyle aynı görüşte olmayan Cumhuriyetçiler’e ise adeta savaş ilan etti. 2022 seçimleri için Trump, “2020 seçimleri”ni meşru görmeyen birçok ismin ön seçimlerde kazanmalarını sağladı. Ne var ki Trump’ın gözde adaylarının çoğu 8 Kasım seçimlerinde kaybetti. Ancak Trump çok hızlı davranarak, 2024 seçimleri için üçüncü kez Amerikan Başkanlığı’na aday olduğunu ilân etti.
2016’dan bu yana her seçimde Trump’ı destekleyen “Trumpçı koalisyon” ise kendi içinde çatlamaya başladı. Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi Hıristiyan Siyonist liderlerin bir kısmı Trump ile yollarını ayırdılar veya ön seçimlerde tarafsız kalacaklarını beyan ettiler. Trump’ı destekleyen birçok milyarder bağışçıysa Florida Valisi Ron Desantis’e göz kırpıyor.
Hakkında birçok başlıkta adlî soruşturma yürütülen Trump, Cumhuriyetçi seçmenlerin favori adayı olmasına rağmen eski gücünde değil. Trump’ın ülke dışında en büyük destekçilerinden, İngiltere’nin “Avrupa Birliği”nden çıkmasında öncü rol oynayan radikal Sağcı politikacı Nigel Farage bile Trump ile DeSantis arasında devasa bir çatışmanın mayalandığını vurguluyordu.
Donald Trump, Ron DeSantis ile Fox News’ın şöhretli programcılarından Tucker Carlson, “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap(MAGA)” ve” Önce Amerika” hareketinin üçlü lideri olarak niteleniyordu. Cumhuriyetçi Parti’nin en Sağ’daki seçmenlerinin eğilimlerini temsil eden Carlson’ın Trump’ın Başkan adaylığı konusunda herhangi bir açıklamama yapmaması dikkat çekiyor. Öte yandan daha önce, Trump’ın aday olması halinde aday olmayacaklarını ilân etmiş birçok Cumhuriyetçi siyasetçiyse bu tutumlarının değiştiğini dillendirmeye başladılar.
ABD’de su şıralar medyanın ana gündemlerinden birisiyse Trump’ın Florida’daki “Mar-a-Lago” malikânesinde ünlü rap şarkıcısı Kanye West ve Nick Fuentes ile bir akşam yemeğinde buluşmasıydı. 22 Kasım’da gerçekleşen buluşmanın medyaya sızdırılmasıysa Trump’ı zor durumda bıraktı. Yahudi karşıtı açıklamalarda bulunduğu gerekçesiyle West aleyhinde şiddetli bir kampanya başlatılmıştı. “Beyaz Üstünlükçü” eylemleriyle tanınan Fuentes ise “Yahudi karşıtı” olarak etiketlenmiş bir isim. Trump, Fuentes’i tanımadığını, görüşlerinden haberdar olmadığını ve yemeğe katılacağını da bilmediğini söyleyerek kendisini savunuyor.
Cumhuriyetçi Parti’nin Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell başta olmak üzere önde gelen isimleriyse Trump’a sert eleştiriler yönelttiler. Hatta McConnell, West ve Fuentes gibi isimlerle oturan bir siyasetçinin ABD Başkanı seçilmesinin mümkün olmadığını savunuyordu. Trump ise McConnell için, “onayım olmadan yeniden seçilemeyecek bir ezik” diyordu.
2024’te başkan adayı olacağı söylenen isimlerden Mike Pence ise Trump’ın Yahudilerden özür dilemesini istiyordu. Trump’ın “Yahudi karşıtı” olmadığını da belirten Pence, “İnsanlar başkanın kızının Yahudi olduğunu, damadının dindar bir Yahudi olduğunu, torunlarının Yahudi olduğunu unutuyor” diye konuşuyordu. “Temsilciler Meclisi Başkanı” olmak isteyen Kevin McCarthy ise Trump’ı kollayan, West ve Fuantes’i ise kınayan bir açıklamayla yetindi.
ABD’de Başkanlık seçimlerine daha çok zaman var, ama Cumhuriyetçi Parti içindeki kanama çok şiddetli. Cumhuriyetçi Parti keskin bir yol ayırımında ve Trump bu ayrımın en baş aktörü.