Trump da Putin de ikili oynuyor

Milli Gazete yazarı Abdülkadir ÖZKAN ANALİZ ETTİ...

Trump da Putin de ikili oynuyor

Bahçeli, Türkiye ile Rusya’nın stratejik ortak ve müttefik olmadığını belirterek, Putin’in ikili oynadığını söylemiş. Bu tespite katılmamak mümkün değil. Ancak, bu tespiti yapmak için bunca aldatılmaya gerek yoktu. Çünkü ABD’den gelen bir takım ekonomik ve askeri saldırıların ardından Rusya’ya yönelmenin hemen ertesinde ABD’ye olduğu gibi Rusya’ya güvenmenin de yeni aldanmaları gündeme getireceğine hem de birkaç kez dikkat çektik. Ne var ki, bu ülkede yıllardan beri toplumun ille de ABD ya da Rusya’nın yanında olunması gerektiği şartlandırılmışlığı sebebiyle maksadımızı anlatmakta güçlük çektiğimizi biliyoruz. Ancak, ikili aldatmaca Rusya ile yakınlaşmanın ardından çok geçmeden görüldü. Şimdi Rusya’nın ikili oynadığı Suriye rejimini Türkiye’ye tercih ettiği dillendiriliyor. Hâlbuki ABD ile Rusya’nın yıllar öncesinde dünyayı sömürü bazında paylaşmak için anlaştıkları bilinmiş ya da unutulmamış olsaydı sanıyorum daha işin başında Rusya’ya fazla güvenilmez, yeni bir adanmaya meydan verilmezdi.

Gelinen noktada Rusya’nın verdiği tüm sözlere, masada altına attığı imzaya arazide sadık kalmayarak verdiği sözleri bir kenara iterek Suriye rejiminin yanında açıktan yer alması karşısında belli ki Rusya’yı dost olunabilecek bir müttefik olarak görenlerde hayal kırıklığı oluşturmuş. Söz gelimi Suriyeli muhaliflerin İdlib’de M-4 karayoluna yakın Neyrab köyünü rejimden geri alırken, Rus savaş uçaklarının ertesi günü sabahtan itibaren bölgeyi bombardımana tuttuğu haberleri geldi. Kısacası, Rusya kendini Esed rejimini korumak ve kollamakla görevli sayıyor. Bunun sonucudur ki, günler öncesinde 5 Mart tarihinde bir araya gelecekleri duyurulan Erdoğan-Putin buluşmasının netlik kazanmadığı Rusya tarafından yapılan açıklamalarda ortaya çıktı. Sanki Rusya ikili zirve yerine İran’ı da içine alan üçlü bir görüşmeden yana görünüyor. Buna rağmen 5 Mart’ta ikili bir görüşmenin hiç gerçekleşmemesi de kimseyi yanıltmamalı.

Rusya ile ilişkilerin böylesine olumsuz bir noktaya geldiği şu günlerde ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İdlip konusunda yaptığı açıklamada, “Birlikte neler yapabileceğimizi görmek için Türkiye’yle görüşüyoruz. Rejim askeri bir zafer elde edemeyecek” diyor. Sanki ABD Suriye konusunda Türkiye ile nelerin yapılabileceğini şimdiye kadar görmemiş, anlayamamış da son görüşmelerde anlayacaklarmış gibi bir yaklaşım. Kısacası, samimiyetten uzak, Türkiye’yi oyalamaya dönük bir açıklama. Bu açıklamaya da Rusya gibi Türkiye’yi oyalamaya yönelik bir açıklama olduğu gözüyle bakmak yanlış olmayacaktır. Çünkü artık kesin olan husus ABD, PKK/YPG terör örgütü, Rusya’nın da Suriye rejiminden yana olan tavırlarını değiştirmeleri söz konusu değildir. ABD, güneyimizde yeni bir Kürt bölgesi oluşturmanın, Rusya da Suriye’deki varlığını daha da genişleterek korumaktan vazgeçmiş değiller. Bu gerçek dikkate alınmadan atılan adımların hepsi boşa çıkacaktır. Bu bakımdan bundan sonra olsun artık söylenen sözlere ve atılan imzalara inanmamak gerekiyor. İnandığımız takdirde yeni aldanmalar ve hayal kırıklıkları kaçınılmaz olacaktır.

Netice itibariyle Türkiye’nin ABD ve Rusya dışında dış politikada yeni bir alternatif oluşturması kaçınılmaz görünüyor. Bunun kolay olmadığı da açıkça görünüyor ama başka yol kalmamış durumda.