Bahattin Gönültaş, Berlin
"Önce Amerika" dediği yönetim yaklaşımıyla ABD ekonomisini büyütme konusunda selefi Barack Obama´dan rakamsal olarak daha iyi bir performans ortaya koyan ABD Başkanı Donald Trump, tehdit ve tutarsızlıklar içeren mesajları ile küresel ekonomiyi sıkıntıya sokarak belirsizlikleri de artırıyor.
Trump´ın, sürpriz seçim zaferinin ardından başkanlık yemini ederek görevi devralmasının ikinci yılı bugün dolacak.
Başkan olur olmaz KOBİ ve esnaf kesiminin refahını hedefleyen çeşitli mali teşvik politikaları sayesinde ülke ekonomisi genişleten Trump´ın "Önce Amerika" politikasından kaynaklanan, "tehdit" içeren ve "tutarsız" açıklamaları, küresel ticareti sıkıntıya sokarak dünyadaki belirsizliği artırdı.
Trump, başkanlığının ilk yıl dönümünü, bilet fiyatlarının çiftler için 100 bin dolardan başladığı Florida´daki partide kutladı. ABD Kongresi´ndeki Demokratlar ile Trump arasında yaşanan ´Meksika duvarı ödeneği´ tartışmalarının ülke tarihinin "en uzun süreli hükümet kapanmasına" neden olması dolayısıyla Trump, başkanlığının ikinci yıl dönümünde sessiz kalmayı tercih etti.
ABD ekonomisi, Trump yönetiminin ilk 2 yılında küresel büyüme rüzgarını da arkasına alarak özellikle sanayi, enerji ve finans sektöründeki güçlenmeyle ivme kazandı. Trump; borsadaki rekor yükselişler, petrol fiyatlarının düşük kalması, tüketici ve küçük işletmelerin artan harcamaları ve yatırımları ile işsizlikteki düşüşe kadar yaşanan her olumlu gelişmeyi kendisine mal etti.
Geçen yılın mart ayında ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 ek gümrük vergisi getirerek küresel ticaret ihtilaflarını "ticaret savaşına" çeviren Trump, bunu da "Cumhuriyetçi liderlik sayesinde Amerika yeniden kazanıyor ve yeniden saygın bir ülke oluyor. Çünkü biz sonunda Amerika´yı ilk sıraya koyuyoruz." şeklinde açıkladı.
AA muhabirinin derlediği verilere göre, eski Başkan Barack Obama´nın son görev yılı olan 2016´da reel olarak yüzde 1,5 genişleyen ABD ekonomisi, Trump´ın ilk yılı olan 2017´de yüzde 2,2, geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,2, ikinci çeyreğinde yüzde 4,2 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 3,4 büyüdü.
Yılın son çeyreğine yönelik büyüme rakamları henüz belli olmazken, 2018´nin son aylarına dair veriler, büyümenin bu dönemde de gücünü koruyacağına ve yüzde 2,8 seviyelerinde olacağına işaret ediyor.
Uluslararası finans kuruluşları, son veriler ışığında ABD ekonomisinde 2018´de yıllık büyümenin yüzde 3´ün üzerinde gerçekleşeceğini öngörüyor. ABD Merkez Bankası´nın (Fed) kademeli faiz artışları ve Donald Trump´ın vergi indirimlerinin etkisinin azalmasıyla ABD ekonomisinde büyümenin önemli ölçüde yavaşlaması bekleniyor. Büyümenin bu yıl yüzde 2,5´e, 2020´de ise yüzde 2´ye gerileyeceği tahmin ediliyor.
ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre, ülke ekonomisi, 2017 yılı boyunca 2 milyon 200 bin kişiye iş sağladı. Söz konusu rakam, 2018 yılında yüzde 18 artarak 2 milyon 600 bin kişiye ulaştı.
Ülkede işsizlik oranı, Eylül 2018´de yüzde 3,7´ye gerileyerek son 49 yılın en düşük seviyesini geriledi. Son açıklanan rakamlara göre, işsizlik, Aralık 2018´de yüzde 3,9 oldu.
Obama yönetiminin, 8 yıldaki istihdam üretimi 10 milyon kişiyi aşarken, kampanyası sırasında 10 yıl içinde 25 milyon iş yaratacağını ve "en büyük istihdam başkanı" olacağını iddia eden Trump ise seçilmesinden bu yana ABD ekonomisi için 5 milyon istihdam oluşturdu.
Rakamlar, Trump´ın, başkanlık döneminde yatırımlar açısından da başarılı bir tablo çizdiğini ortaya koyuyor.
Verilere göre, GSYH´nin hesaplanmasında kullanılan özel yurt içi yatırımlar Ekim 2016´da 3 trilyon 227 milyar dolar olurken, Nisan 2018´de 3 trilyon 580 milyar dolara ulaştı. Trump´ın başkan olarak seçilmesinden itibaren özel yatırımlar yaklaşık yüzde 11 artış kaydetti.
2008 yılındaki küresel krize giden süreçte ABD´nin KOBİ ve esnaf kesimi, ciddi yara almıştı. Çok uluslu şirketlerin üretim ve iş bağlantılarını Çin ve Uzak Doğu´ya kaydırması, ABD´de ciddi istihdam ve iş kaybına yol açmıştı.
Ekonominin büyümesine karşın Obama yönetimindeki Demokrat Parti politikaları, bu kesimin derdine derman olamamıştı. 2016´da KOBİ ve esnaf kesimini arkasına almayı başaran Donald Trump, 2016´daki seçimden zaferle çıkarken, başa gelir gelmez de söz konusu kesimin refahını hedefleyen çeşitli mali teşvik politikalarını hızlıca devreye aldı.
Finansal kriz sonrası genişlemekte olan ABD ekonomisinin yavaşlaması beklenirken, Fed´in faiz artırımlarının da eklenmesiyle piyasadaki genel kanı ABD´nin durgunluğa girmesi yönünde oldu. Ekonomik beklentileri fiyatlayan verim eğrisinde ciddi bir "yataylaşma" ile karşılandı.
Söz konusu gelişmelere karşın Trump´ın politikaları, ABD halkı tarafından benimsendi. Tüketici güveni, 1990´lı yıllardaki zirve seviyelere yeniden yükseldi. Özellikle KOBİ güven endeksinin tarihi rekor seviyelere çıkmasıyla Trump´ın kendi seçmenine yönelik ekonomi politikalarının hedefe ulaştığı belirtiliyor.
Trump, "Önce Amerika" dediği yönetim yaklaşımıyla diğer ülkelere aynı şekilde davranmadı. Çin ile yükselen dış ticaret gerilimi de geçen yıl küresel ticareti ve dünya ekonomisini olumsuz etkiledi. Almanya üçüncü çeyrekte daralırken, küresel tüm varlık sınıflarında ciddi satış baskıları oldu ve değer kayıpları yaşandı.
Söz konusu gelişmelerin sonucu olarak, ABD ekonomisi de Trump´ın dış politikasından olumsuz etkilenir hale geldi. İç piyasaya yönelik teşviklerin geride kalması ve küresel şartların da birleşmesi, ABD ekonomisinin gelecek çeyreklerde hız kaybedeceği anlamına geliyor.