Tillerson neden geliyor?

Serdar Turgut- 14.02.2018

Tillerson neden geliyor?

ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, Ürdün, Mısır, Lübnan ve Kuveyt´i kapsayan bölgesel stratejik görüşmeleri bağlamında Türkiye´ye de geliyor. Ankara´daki görüşmelerde Tillerson´un bölgesel ekonomik yapılanma paketini açıklaması bekleniyor, ama tabii ki Münbiç ve Fırat´ın doğusuyla ilgili görüş alışverişi de yapılacak.

Tillerson bu konularda Amerika´nın tavrını çantasında getirdiği büyük stratejik plan çerçevesinde ele alıp somut bir şeyler söylemeye çalışacak. Özetle Amerika şimdiden Suriye´nin yeniden inşasıyla ilgili adımlar atma kararını aldı.

Tillerson, Suriye´nin yeniden inşası sürecinde Türkiye´nin de aktif rol almasını ve Fırat Kalkanı operasyonuyla bölgede kurduğu hayatı başka yerlerde de kurmasını istiyor. Yönetim ise böyle bir gelişme olduğu takdirde bunun Türkiye´nin Fırat´ın doğusuna yönelik yeni bir yaklaşım, yeni bir paradigma oluşmasına yol açacağını düşünüyor.

(Bu arada Rusya´nın ünlü Ortadoğu uzmanı Vitaly Naumkin´in, Putin´in Ortadoğu özel temsilcisi Bogdanov aracılığıyla Fırat´ın doğusu için ortaya attığı Kuzey Irak modelinin temelinde de Türkiye´nin ekonomik gücünü bölgede ortaya koymasının bulunduğunu hatırlamalıyız.)

4681 NO´LU YASA

Amerika´nın Suriye´nin yeniden inşası süreci için ne düşündüğünü iyi anlayabilmemiz için Kongre´den geçen 4681 No´lu yasayı bilmemiz lazım. H.R. (House Resolution) 4681 numaralı yasanın Washington´daki adı da çok ilginç: ?Esad´a Yardım Yok Yasası? (No Assistance for Assad Act).

Amerikan yönetimi, Suriye´nin önümüzdeki dönemde yeniden inşasına başlanacağı ve buna gerekecek kaynakların dağılımı üzerine düşünmeye başladı. Yasada deniyor ki, altyapı ve yeniden inşa için gerekecek kaynaklar Esad´ın hâkimiyeti altında olan bölgelere verilmeyecek ama diğer bölgelere kaynak aktarımı yapılacak.

Bu durum ?Acaba Amerikan yönetimi büyük kaynakları sadece Kürtlerin hâkimiyeti altındaki bölgeye mi aktaracak? şüphesini de doğuruyor tabii ki. Ama konuyu bana anlatan kaynak, asıl amacın dağıtılacak para kaynağını Esad´ın ele geçirmesinin engellenmesi olduğunu söyledi.

350 MİLYAR DOLAR

Yine yasa metninde Suriye´nin yeniden inşası için 200 ile 350 milyar dolar arasında kaynak gerekeceği de belirtiliyor. Bu büyük kaynak nedeniyle yeniden inşa döneminde Rusya´nın fazla rol alamayacağı, asıl oyun kurucunun ABD olacağı da söyleniyor. Ancak bu kadar büyük kaynağı Amerika da kendi bütçesinden karşılayamıyor.

Bunun yerine Dünya Bankası ve IMF ile Birleşmiş Milletler´in elindeki kaynakları Amerika´nın mobilize etmesi ve bunların Amerikan şirketleriyle işbirliği içinde çalışmaları öngörülüyor. Tillerson´un çıktığı bölge turunda yanında 100 Amerikan şirketinin de temsilcisinin bulunduğu ve bu gezide Irak model alınarak Suriye´deki yeniden inşa sürecinin zihin cimnastiğinin yapılacağı belirtildi. Tillerson´un gezisindeki duraklardan biri olan Kuveyt´te Irak´ın yeniden inşası konusunda bir toplantı da var.

Amerika, bölgenin yeniden inşasında Türkiye´nin büyük rol oynayabileceğine inanıyor. Türk şirketlerinin gerek tek başlarına gerekse Amerikan şirketleriyle ortaklık yapısı içinde Suriye´nin yeniden inşasında güçlü bir biçimde yer alacağı düşünülüyor Washington´da.

Bu arada Şam yönetimi, yeniden inşa konusundaki ihalelerin büyük bölümünü Rusya´ya verme niyetinde, ancak Washington bu son çıkarılan yasayla da bunun önüne geçmeye çalışıyor. Yeniden inşa sürecinde İran ve Suudi Arabistan´ın da çok istekli olduğu söyleniyor.

Büyük oyuncu olarak Çin de devreye girdi ve Suriye´nin sanayi parklarına 2 milyar dolarlık yatırım yaptı bile. Washington´daki kaynaklar, İran´ın da Halep çevresinde 5 enerji tesisine yatırım yapmış olduğunu söylüyor.

PASTADAN PAY ALMA YARIŞI

Anlayacağınız Suriye´nin yeniden inşası işinin çağın en büyük yatırım hamlelerinden biri olacağı düşünülüyor ve bu hamlenin yaratacağı kaynak pastasından pay alma yarışı biraz önce anlattığım gibi çoktan başlamış durumda.

Tillerson´un gezisi bu yarışta Amerika´yı öne çıkarma ve elini güçlendirme amacını da taşıyor. Diğer oyuncuların elinde büyük kaynaklar olsa da Türkiye´nin altyapı ve inşaat sektöründeki deneyimi ve jeopolitik konumu nedeniyle Suriye´deki her türlü yatırım ihalesinde doğal avantajları olabileceği de vurgulanıyor.