Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Bakanlığının ve bağlı kurumların 2019 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Bakanlıkta görevde bulunduğu 4 ayda çok güzel işler başardıklarını dile getiren Pekcan, "Bu doğrultuda devam edeceğiz. Yaptığımız işten memnunuz. İnşallah hep beraber daha güzel şeyleri yaşamak için daha fazla çaba sarf edeceğiz. Amacımız, ihracatın önünü açmak." diye konuştu.
Turquality destekleri hakkında da bilgi veren Pekcan, bugüne kadar 162 firmanın 173 markasının söz konusu uygulama kapsamında olduğunu kaydetti. Pekcan, 87 firmanın aynı sayıda markasının da marka programı kapsamında desteklendiğini, hizmet ihracatı anlamında da 21 firmanın destek aldığını belirtti.
Doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin bir soru üzerine Pekcan, Türkiye´de doğrudan yabancı yatırımların serbest olduğunu hatırlatarak, "Yabancı sermayeyi ülkemize davet ederken ´Gelin ama size teşvik veremiyoruz´ diyemiyoruz. Ticaret Bakanlığı olarak uluslararası platformlarda Türkiye´ye yatırımcı davet ediyoruz." ifadesini kullandı.
"Güvenilir firmalarımıza potansiyel suçlu muamelesi yapmıyoruz"
Gümrük faaliyetlerine değinen Pekcan, gümrüklerin dijitalleşmesi konusunda çok önemli adımlar attıklarını dile getirerek, "Bugün, yetkilendirilmiş yükümlülük konusunda Rusya´nın gümrüklerine ´know how´ veriyoruz." dedi.
Pekcan, 380 firmanın yetkilendirilmiş yükümlü konumunda olduğunu bildirerek, "Onlara kaşelerini veriyoruz. Kendi gümrük işlemlerini tasdik edebiliyorlar. Yani güvenilir firmalarımıza potansiyel suçlu muamelesi yapmıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Ruhsar Pekcan, tasfiye hizmetlerinde biriken araç ve eşyalar için online açık artırma satış sistemini hayata geçirdiklerini kaydetti.
"356 firma konkordato ilan etti"
Son günlerde artan konkordato ilanlarına de değinen Pekcan, hem alacaklıyı hem de borçluyu koruyan bir taslak üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Pekcan, bugüne kadar 356 firmanın konkordato ilan ettiğini belirtti, İstanbul´da 132, Ankara´da 50, İzmir´de 27, Kocaeli´nde 26, Bursa 13, Hatay 11, Mersin 9, diğer illerde ise 88 firmanın konkordato ilanında bulunduğunu ifade etti.
"HAK diğer kurumları akredite edecek"
Helal ürün ticareti ve bu alandaki akreditasyon kurumlarına ilişkin de konuşan Pekcan, dünya genelinde 3,9 milyar dolarlık helal ürün ticareti yapıldığını söyledi.
Söz konusu ticaret kapsamında sertifika veren birçok kurum bulunduğunu anlatan Pekcan, "Ama bu kurumların akreditasyonunun yapıldığı bir kurum yok. Bizim Helal Akreditasyon Kurumumuz (HAK) dünyada helal sertifikası verecek olan diğer kurumları akredite edecek bir kurum olacak." diye konuştu.
"Fiyatlardaki spekülatif artışları takip ediyoruz"
Pekcan, bir başka soru üzerine, girdileri döviz cinsinden olmayan ürünlerin fiyatlarındaki spekülatif artışları takip ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bu takip, serbest piyasanın sağlıklı işlemesi açısından da bir gerekliliktir. Biz bu denetimleri geçici olarak yapıyoruz. Bunlara devam etmeyeceğiz ama öyle bir dönemden geçtik ki burada gerçekten fırsatçılar türedi. Biz bakanlık olarak tespitte bulunuyoruz ama ceza kesmiyoruz. Bunları tespit edip kendilerinden savunma istiyoruz, bunları değerlendiriyoruz. İlgili kurulu var, kurul kararıyla ceza uygulanıyor."
"AB ile katılım müzakerelerinin yeniden canlandırılmasını hedefliyoruz"
Pekcan, Gümrük Birliği Anlaşması´nın güncellenmesine ilişkin bir soru üzerine, Türkiye´nin, Avrupa Birliğiyle (AB) hedefin tam üyelik olduğu yarım asrı aşan bir ilişki olduğunu söyledi.
Türkiye´nin adaylık sürecine bağlılığının sürdüğüne işaret eden Pekcan, "AB, katılım müzakerelerini samimi bir şekilde sürdürdüğü sürece bu irade baki kalacaktır. Hedefimiz AB ile katılım müzakerelerinin yeniden canlandırılmasıdır." ifadesini kullandı.
Pekcan, gelecek dönemde siyasi ve ekonomik reformlara hız vereceklerinin altını çizerek, bu reformları sadece Türkiye´nin AB üyeliği için değil, Türk milletinin refahını artırmak için gerçekleştirmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi.
Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası ile ilgili bir soru üzerine, bankanın kaynak ve imkanlarından en fazla yararlanan ülkenin Türkiye olduğuna değinen Pekcan, bankanın kuruluşundan bu yana Türkiye tarafından kümülatif olarak 1 milyar 57 milyon avro kredi kullanıldığını belirtti.
Pekcan, fındık sektöründeki şirketlere finansman desteği verilmesi talebine ilişkin de bu firmalara ekim 2018 itibarıyla 465 milyon dolar finansman desteği sağlandığını ifade ederek, 2018 yılında sektöre verilen kredide önceki seneye göre yüzde 400 civarında bir artışın gerçekleştiğini vurguladı.
Kasım 2018´den itibaren finansman ihtiyacı fazla olan tarıma dayalı sektörlerde konjonktürel olarak pozitif ayrımcılık yapmaya başladıklarını anlatan Pekcan, bu sektörlerdeki firmaların taleplerine kasım, aralık aylarında fonların izin verdiği ölçüde öncelik tanıyacaklarını bildirdi.
Pekcan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi´nde iki bakanlığın birleştirilmiş olmasının çok net ve etkin sonuçlarını yaşayarak gördüklerini, karar süreçlerinin çok hızlı hayata geçtiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bunu biz un ihracatında da yaşadık. Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında aylık yaklaşık 200 ton un ihracatımız vardı. Dövizin artış trendine girdiği süreçte 17 Ağustos itibarıyla DİR kapsamında ´önce ithalat sonra ihracat´ şartı getirdik. Çünkü ´ihracat yapar sonra döviz artar ithal edemez açığa düşerler´ diye tereddüt ettim ve ağustos ayında bir miktar unda ihracat artışı bekledik ve 68 bin ton oldu. Eylül ayında takibe aldık. Eylül ayının başında 217 bin ton un ihracat için tescil yapılmıştı. Biz anında gece saatlerinde ihracatın engellenmesi için karar aldık. Gümrüklerde bilgisayar üzerinden un çıkışını kilitledik. Ama iki bakanlık birleşmemiş olsaydı, herhalde bizim bunu gerçekleştirmemiz 1 ayı bulacaktı, unlar da çıkmış olacaktı. O zaman ekmek fiyatını kontrol edemeyecektik. 100 bin ton, ben de iş hayatından geliyorum 5 bin tır eder bu, 75 kilometrelik bir uzunluğu ifade eder. Bunlar doğru değil, hepsi geri çektiler. Aynı çatı altında olmasaydık, bunu gerçekleştiremeyecektik, un da ekmek de çalkalanacaktı. Çok şükür orada da bir sıkıntı yaşamadık."
Hasat döneminde üreticileri desteklediklerini belirten Pekcan, hasat döneminde gümrük vergilerini artırdıklarını, ayrıca piyasada spekülatif artışları önlemek için ise Toprak Mahsulleri Ofisine kota ayırdıklarını aktardı.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun için, Türkiye´de yatırımların yüzde 70´inin AB ülkelerinden olduğunu dikkate alarak, AB´nin rekabet ile ilgili düzenlemelerinin hepsini kapsayan bir taslak çalışması yaptıklarını belirtti.
Rekabet Kurumuna 96 milyon lira bütçe
Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak da kuruma ilişkin soruları yanıtlayarak, 2019 yılı bütçelerinin 96 milyon 190 bin lira olduğunu, bunun üçte ikisinin personel ve sosyal güvenlik giderlerini kapsadığını kaydetti.
Torlak, Et ve Süt Kurumu´nun (ESK) marketlere ucuz et satmasının perakende ticarete etkisinin sorulması üzerine, burada toptanda pazarın yüzde 3´ünü, perakendede de yüzde 5´ini etkileyecek bir durumdan bahsedildiğini anlattı.
ESK´nin, özellikle alt gelir gruplarının kırmızı ete daha uygun fiyata ulaşabilmesi için satış noktası sayısı çok olan iki zincir market ile anlaşma yaptığını hatırlatan Torlak, bunun da rekabeti engelleyecek veya kasap esnafını zor duruma sokacak bir sonuç üretmediğini bildirdi.
Torlak, bazı basın yayın organlarının devralınmasına ilişkin bir soru üzerine de şöyle konuştu:
"2009´daki Doğan Medya´nın ilgili birtakım medya gruplarını devralması sırasındaki haliyle oradaki pazar oranları çok farklıydı. 2018´de, bu defa Doğan Medya´nın elindeki bazı gazete ve televizyonların Demirören Grubu´na devri ile ilgili gerekçeli kararı yayımlanmıştı.
Çok ayrıntılı bir şekilde web sitemizde bu da vardır. Bütün bahsedilen basılı medya, internet medyası, reklam gelirleri başta olmak üzere hiçbirinde yüzde 40 eşiği aşılmamıştır. Dolayısıyla rekabet hukukuna uygun bir karardır."
Toplantıda, daha sonra Ticaret Bakanlığının 2019 yılı bütçesi kabul edildi.