Tarih: 22.11.2018 12:02

Tevhid nedir, muvahhidîn kimdir?

Facebook Twitter Linked-in

Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla,

Allah´a hamd, Rasulüne salat, selam olsun.

İnanç açısından insanların intisaplarını yazalım istedik. Beş bölümden oluştu.

1-Akâid ve İman nedir? Mü´min kimdir?

2-Tevhid nedir? Muvahhid kimdir?

3-Şirk nedir? Müşrik kimdir?

4-Nifak nedir? Münafık kimdir?

5-Küfür ve Tekfir nedir? Kafir kimdir?

Önemine binaen, bu konuları özetle dikkatlerinize arz etmek istiyoruz. İlkini yazmıştık.

Buyurun ikincisi tevhidi okuyalım.

Tevhid nedir? Muvahhid kimdir?

İslâm tevhid dinidir. Tevhid inancının ilk kavramlarından biri de ?ilâh?kelimesidir.

Tevhid inancını yeterince bilmek ve anlamak için ?ilah? kavramını iyi bilmek ve tanımak gerekir.

Kelime-i Tevhid içinde yer alan bu kavram, iman ile şirk (ortak koşma) arasındaki farkı ortaya koyar. Gerçek ilahın, Allah´ın olduğunu ilan eder.

A-?İlâh? kavramının anlam ve mahiyeti

Sözlük anlamı; kulluk edilen, mâ´bûd haline getirilen, kendisine yönelinen, alışılan, düşkün olunan demektir.

İlah kelimesinin  türediği ?elihe´ fiili; yönelmek, düşkün olmak, kulluk yapmak, örtmek-gizlemek, alışmak gibi anlamlara gelmektedir.

Kavram olarak ilâh; kendisine ibâdet edilen, ma´bûd sayılan şey, her şeyden çok sevilen, ta´zim edilen kutsal varlık anlamında kullanılmaktadır. Tapınılan, kendisine ibâdet edilen, üstün sayılan bütün ma´budların ortak adı ?ilâh´tır. Türkçede bunu ?tanrı´ kelimesi ile karşılarız.

İslâmî istılahta ise, ilâh; tapınılan, kendisine ibâdet edilen demektir.

İlâh; ibâdet edilmeye yani kudret ve kuvveti önünde huşû ile boyun eğilip kulluk ve itaat edilmeye lâyık, herşeyin O´na muhtaç olduğu bir varlık demektir.

Bazı kaynaklarda (Lisânü´l-?Arab, ?elh? md.; Tâcü´l-?arûs,?elh? md.), ilâh kelimesi, Allah kelimesinin aslını teşkil ettiği, başına elif ve lâm harfleri gelince hemzenin hazfedilmesiyle Allah şekline dönüştüğü şeklinde görüş de beyan edilmektedir.

B-Tarihçe

Tarihte ve günümüzde dinsiz insan olmadığı gibi ?ilâhsız´ insan da yoktur. Kimileri, hiç bir tanrıya inanmadığını söylese bile; onların içerisinde sığındığı, bağlandığı, yardım istediği, her şeyden çok sevdiği, her şeyden çok büyük saydığı bir ?şey? mutlaka vardır.

Bu ?şey?, insan üzerinde var sayılan ?güç´tür.

Bu kimine göre ateş, kimine göre güneş, bazılarına göre gökler, bazılarına göre yıldızlar, bazı kimselere göre madde, bazısına göre ataların rûhu, kimilerine göre tabiat (doğa), bazılarına göre devlet erki, bazısına göre de iyilik ve kötülük tanrılarıdır.

Nitekim eski İran dini Mazdeizm´in iki ilahı (tanrısı) vardı ve sürekli kavga ederlerdi.

Birisinin kötülükleri, diğerinin iyilikleri yarattığına inanılırdı.

Eski Azteklerin ilâhı zâlim bir savaşçıydı.

Eski Yunan ilâhları/tanrıları, insanlar gibi kavga ediyorlar, birbirlerinin hanımlarına göz koyuyorlardı.

Bazı kavimler, birtakım hayvanları, kimi insanlar zamanı, bazıları da ruhları kutsal sayıp, onlara bir ilâh gibi saygı göstermişlerdir.

Hatta bazı insanlar ve toplumlar, başlarındaki yöneticileri, kralları ilâh veya yarı tanrı saymışlardır.

Nitekim Firavun, elinin altındakilere ?Ben sizin en büyük Rabbinizım/ilâhınızım? (Naziat, 25) diyordu.

Nemrut da aynı şekilde kendini tanımlamıştır.

Ashab- Kehf´in (mağara ehli) mücadele ettikleri imparator Dakyanus da ilahlığını ilan etmiş sapkın bir sahtekardır.

Japon kralları tanrı sayılan güneşin oğlu, Çin kralları tanrının oğlu, bir çeşit Budist dini olan Lamaların büyüğü Dalay Lama yarı-tanrı sayılıyordu.

Tarihte, Tevhid Dininden uzaklaşmış bütün toplumlarda farklı ilâh düşünceleri gelişmiştir.

Kimileri inandıkları ilâhları adına putlar ve mâbetler yapıp, o putlara tapınmışlardır.

İnsanlar, ilâhları adına kendi elleriyle heykeller yapıp, sonra da buna, ilâhımız veya bizi ilâhımıza götürecek aracımız diyorlar ve o heykellere ilâh diye tapınıyorlardı.

Şair bu gerçeği ne güzel ifade etmiş;

?Beşerin böyle dalâletleri var.

Putunu kendi yapar, kendi tapar.? (Tevfik Fikret)

Üzülerek söylemek gerekirse, günümüzde bilimin bu kadar ilerlemesine rağmen bazı insanlar hâlâ geçmişteki sapık ilâh inançlarını terketmemişlerdir.

Bazı basın ve yayın organlarında görülen ?futbol ilâhı´, ?müziğin ilâhı´, ?sanat tanrısı´, ?seks tanrıçası´, ?ey falanca sana tapıyorum´ gibi vb. ifadeler işte bu yanlış ilâh fikrinin görüntüleridir.

İnsanların sevdiklerini ilahlaştırması hatta bazı şarkılarda geçen, sevgiliyi putlaştıran sözler de bu kabildendir.

İşte bu yanlış fikirler insanları sapık ilâh fikrine sürükler.

C-İslamda ilah inancı

Kur´ân-ı Kerim´e göre, yer, gök ve ikisinde olan her şey bir olan Allah´ındır.

Yoktan var eden yalnızca O´dur. Bütün nimetler O´nun elindedir.

Sonsuz güç ve kuvvet yalnızca O´nundur.  Bütün işler yani kader O´nun elindedir.

Yerde ve gökte olan her şey isteyerek veya istemeyerek O´na boyun eğerler.

Her şey O´nu tesbih eder (O´na ibâdet eder, O´nu zikreder).

Yerde ve gökte yalnızca O´nun hükmü geçer.

O´nun bir benzeri ve eşi yoktur. Hiç bir şey O´nun dengi olamaz.

O´nun Rabliğinin, ilâhlığının, hükmünün ve yaratıcılığının ortağı ve yardımcısı yoktur.

O hiç bir şeye muhtaç değildir. Mutlak anlamda yardım edici O´dur, mutlak anlamda ceza verici yine O´dur.

Bu anlamda O, mutlak ve tek ?ilâh´tır; O´ndan başka ilâh yoktur.

İnsanların ilâh diye düşündükleri şeylerin ötesinde bir ilâhtır O.

İslâm, bu sıfatları taşıyan Rabbe, ?Allah? der. Bu isim, ilâh kavramından farklıdır. Benzeri, eşi, ortağı, çoğulu, olmayan bir Allah kavramı. Bu, kâinatın sahibi, mutlak yaratıcı ve azamet sahibi ?ilâh´ın özel adıdır.

Allah, hem ilâhlık (ulûhiyet), hem Rablik (rubûbiyet), hem hâkimlik (hâkimiyet), hem de meliklik (mülûkiyet) sıfatlarına, işlevine sahiptir.

1-Kur´ân-ı Kerîm´de ilâh

Kur´ân-ı Kerîm´de ilâh kelimesi çoğul şekliyle birlikte 147 yerde geçmekte, Allah´tan başka bir ilâhın olmadığı, eşi, benzeri, ortağı ve çocuğunun bulunmadığı vurgulanmaktadır.

Genellikle gerçek mâbudun sadece Allah olduğunu göstermek üzere ?lâ ilâhe illâ hû, lâ ilâhe illallah? şeklinde nefiyden sonra ispata geçen kelime-i tevhid formülü kullanılır.

İslâm´ın ezelî, ebedî, değişmeyen ve evrensel ilkesi şudur:

 ?Lâ ilâhe illâllah, Muhammedü´r Rasûlüllah?

(Allah´tan başka ilah (tanrı) yoktur. Hz. Muhammed Allah´ın elçisidir).

?Âyetlerde belirtildiğine göre ilâh bizâtihi var olan, başkasına ihtiyacı bulunmayan, ebedî hayatla diri olan, yaratan, öldürüp dirilten, rızık veren, ilmiyle bütün varlıkları kuşatan, esirgeyen ve bağışlayan, evrenin yegâne hâkimi olup daima üstün gelen, en güzel isimlere sahip olan, peygamberleri vasıtasıyla insanlara mesaj gönderen en yüce varlıktır.

Bu nitelikleri taşımayanların ilâh olamayacağını bildiren Kur´an, insanların diğer bir insanı veya cansız nesneleri ilâh edinmelerine dikkat çeker ve bu kişileri şiddetle eleştirir?.  (M. F. Abdülbâk?, el-Mu?cem, ?ilâh? md.)

Kur´an´da ilah kavramı iki anlamda  kullanılmıştır.

Birincisi, hak olsun bâtıl olsun, bütün insanların kendisine ibâdet ettikleri ma´bud;

İkincisi, gerçek ibâdete lâyık olan, âlemlerin Rabbi olan Allah.

?İlâhınız bir tek ilâhtır. O´ndan başka ilâh yoktur. O, rahmândır, rahîmdir.? (Bakara,163)

2-Hadislerde ilah

İlâh kelimesi hadislerde de geçmektedir.  Allah´ın gerçek mâbud olduğu, O´ndan başka bir ilâhın bulunmadığı ve Müslümanlığa girebilmek için O´na inanıp şehâdette bulunmak gerektiği belirtilmiştir.

Ayrıca Hz. Peygamber´in Kureyşliler´in taptıkları ilâhlardan (putlar) yüz çevirdiği, bunların insanlara fayda veya zarar veremeyeceklerini belirttiği anlatılmış, putperestlerin de Resûl-i Ekrem´in, ilâhlarını küçük düşürdüğünü ve kendilerini onlardan uzaklaştırmak istediğini söyledikleri nakledilmiştir.

[Konuya devam edeceğiz]

Vesselam.

______________

(*) Emekli Müftü




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —