ABD Ulusal Savunma Strateji Belgesi´nde ABD için öncelikli kaygının artık terörizm değil başta Rusya ve Çin olmak üzere uluslararasındaki güç rekabeti olduğu ifade edildi.
Beyaz Saray´ın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi´ni yayımlamasından kısa bir süre sonra ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) da Amerikan ordusunun stratejik hedeflerinin çerçevesini çizen ABD Ulusal Savunma Strateji Belgesi´ni yayımladı.
Yaklaşık 60 sayfalık belgenin 11 sayfası kamuya açıklanırken geri kalanının gizli bırakıldığı ifade edildi.
ABD´nin askeri üstünlüğünün aşındığına vurgu yapılan belgede uluslararası sistemin küresel çapta bir kargaşa ile karşı karşıya kaldığı ve uluslararası güvenliğin daha karmaşık ve belirsiz hale geldiği kaydedildi.
11 Eylül saldırılarından bu yana "küresel terörizmle mücadele" öncelik listesinin başına konulurken belgede, "ABD ulusal güvenliği açısından şimdi terörizm değil devletler arası rekabet öncelikli kaygıdır." ifadesi dikkati çekti.
Çin ve Rusya´nın ABD´ye karşı askeri ve teknolojik rekabetinin yanı sıra İran ve Kuzey Kore´nin nükleer balistik füze programına atıfta bulunan belgede şu ifadelere yer verildi:
"ABD´nin refah ve güvenliğine karşı en büyük sorun Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi´nde revizyonist olarak sınıflandırılan güçlerin uzun dönem stratejik rekabetinin tekrar ortaya çıkmasıdır. Başka ülkelerin ekonomik, diplomatik ve güvenlikle ilgili kararları üzerinde bir veto hakkı elde eden Rusya ve Çin´in dünyayı kendi otoriter modellerine uygun bir şekilde şekillendirmek istedikleri açıktır."
Çin´in yakın dönemde Hint-Pasifik bölgesinde egemen olma hedefinin yanı sıra uzun dönemde de ABD´yi bölgeden çıkarma amacı güttüğü ifade edilen belgede Pekin ile Washington arasında "şeffaf ve saldırgan olmayan" bir askeri ilişki geliştirilmesi tavsiyesinde bulunuluyor.
Belgede Rusya´ya karşı ise ABD´nin askeri caydırıcılığının ilerletilmesi dışında ilişkiler konusunda herhangi tavsiyede bulunulmazken ABD´nin ittifaklarının "halen küresel güvenliğin bel kemiği olduğu" ifade edildi.
Diğer taraftan İran ve Kuzey Kore rejimlerinin de "haydut rejimler" olarak tanımlanan belgede, bu iki ülkenin de ABD askeri üstünlüğüne karşı "tüm güç boyutlarında rekabet ettiği" kaydedildi.
ABD´nin uzun yıllar karşı konulamaz küresel bir üstünlüğe sahip olduğu belirtilen belgede, "Genellikle kuvvetlerimizi istediğimiz zaman sevk eder istediğimiz yerde toplardık ve istediğimiz gibi harekat icra ettirirdik. Bugün kara, hava, deniz, uzay ve siber güvenlik gibi tüm alanlar ihtilaflıdır." ifadelerine yer verildi.
Teknolojik gelişmeler ve terör tehditleri ile "savaşın karakterinin değiştiği" savunulan belgede ABD´nin artık bir güvenli liman olmayıp gerek terör veya siber güvenlik tehdidine gerekse siyasi ve bilgi merkezli saldırılara hedef olduğu iddia edildi.
ABD´nin karşı karşıya kaldığı tehditlere yönelik kendi askeri unsurlarını güçlendirmesinin yanı sıra belgede ittifaklarını güçlendirmesi ve Hint-Pasifik, Avrupa ve Ortadoğu´da bölgesel güç dengelerinin korunmasına vurgu yapıldı.
Yeni Ulusal Savunma Stratejisi kapsamında ordunun konvansiyonel kapasitesinin güçlendirilmesine işaret edilen belgede nükleer, uzay ve siber alan, füze savunma, keşif kapasitelerinin modernizasyonun 2019-2013 yıllarındaki bütçeye ağırlıklı olarak yansıtılması öngörülüyor.
Müttefiklerle de ortak saygı ve sorumluluk paylaşımının yanı sıra danışma mekanizmaların geliştirilmesine dikkat çekilen belgede, ortak çalışılabilirliği sağlamak üzere müttefiklere silah satışlarında kolaylıklar sağlanmasına öncelik tanınması öngörülüyor.
"Ortak çalışabilirlik" konusunun ABD Ulusal Savunma Stratejisi´nde bir başlık olarak yer alması dikkati çekti.
Türkiye´ye Patriot hava savunma sistemlerinin satışında yaşanan sorunların Türkiye´yi Rusya´dan S-400 sistemlerini almaya itmişken Suudi Arabistan gibi bazı ABD müttefiklerine de silahlı insansız hava araçlarının satılmamasından dolayı Riyad silahlı İHA ihtiyacını Çin´den karşılama yoluna gitmişti.